Multimedya: Jason & Prof. Agata
(Matt Bomer & Odette Yustman)~~~~~~~~~~~~
Listeyi inceledikten sonra en sondaki sayfaya dikkat ettim. Bomboştu. Yanımda sessizce beni izleyen Flex’e baktım.
“Neden bu sayfa boş?”
Önündeki kağıdı bükmekle meşgul olan Flex bana boncuk gözlerle bakarak
“Bilmem!”
Çenemi elime yaslayarak Flex’i izledim.
“Diğerleri gelmeyecek değil mi?”
“Onu da bilmiyorum.”
“Peki sen neden buradasın?”
“Ders dinlemek için.”
“Pekala biz başlayalım. Belki gelirler. Bu gün lük onlara karışmayacağım. Ama bundan sonra asla affetmem.”
Flex’in gözleri fal taşı gibi açıldı. Eliyle ağzını kapatarak bana bakıyordu.
“Ne oldu?”
Minik ellerini yavaşça ağzından çekti ve konuştu.
“Kanını emmeyeceksin değil mi onların?”
Kahkahalarla gülmeye başladım. Çok ilginç bir çocuktu. Gülmeyi keserek cevap verdim.
“Hayır Flex! Benden bu yüzden korkuyorsun değil mi? Onların kanını emmeyeceğim. Ama onlara ceza vereceğim. Bana karşı saygısızlık yapıyorlar. Sence de hak etmiyorlar mı?”
Parmaklarıyla kafasını kaşıdı.
“Aslında hepsi çok iyiler. Onları sende çok seversin. Ama cezayı hak ediyorlarsa ceza verebilirsin.”
Yerinde olmayan iki ön dişini bana göstererek gülümsedi.
O sırada kapı açıldı. Mat ve Ray içeri girdiler. Ray koşarak yanıma oturdu. Gülümsüyordu.
“Lily’ değil mi?”
Kafamı salladım.
Flex söze girerek
“Ama o büyük neden öyle diyorsun?”
Ray gülümseyerek
“Sadece bir yaş büyük neden ismiyle hitap edemeyeyim ki?”
Ben gülümseyerek
“Sıkıntı yok Flex! Sende bana Lily diye bilirsin.”
Mat se karşımdaki sandalyeye geçti. Gülümsemiyordu. Ve gözlerime bakıp kollarını göğsünde birleştirdi. Ardından gözlerini Listeye kaydırarak
“Sanırım bizimle ilgili araştırma yapmışsın bile!” Bakışları soğuk değil ama samimide değildi.
“Evet bilgilerinizi okudum ama burada pekte bilgi yok hakkınızda. Ben hepinizi daha yakından tanımak istiyorum.”
Bu arada boşta kalan sandalyelerde gözümü gezdirerek
“Flex, Keen nerede?”
“O Profesör ile birlikte bir deney üzerinde çalışıyor bize biraz geç katılacak.”
Tekrar Mat ve Ray a bakarak
“Bildiğim kadarıyla Sem de sizinle aynı odada kalıyordu o nerede?”
O anda yanımdaki boş sandalyeden ses geldi.
“Hemen yanında!”
Oraya bakınca durumu anladım. Görünmez olarak gelmeyi neden tercih etmişti ki bu şimdi.
“Sem kıyafetlerin üzerinde değil mi?”
Hala göremiyordum ama sesini gayet iyi duyuyordum.
“Bilmem bakalım mı üstümde mi? Görmek ister misin?”
O anda birden sandalyede belirdi. Kıyafetleri üzerindeydi. Tuhaf çocuk. Mat gibi değil bu çocuk kesinlikle soğuktu. Anlaşmamız zor olacak gibiydi.
Son kez boşta olan 3 sandalyenin 2 sinde göz gezdirirken Mat ne düşündüğümü anlamış olmalı ki bana cevap verdi.
“Açık olayım sana!”
Sorgulayan gözlerle ona baktım. Devam etti.
“Seni pek takmadılar. Gereksiz bir ders ve eğitmen olarak görüyorlar. Açıkçası bizde pek farklı şeyler düşünmüyoruz.”
“Tamam bu biraz ağır oldu. Ben burada size yardım etmek için bulunuyorum. Ama yinele düşüncelerinizi bilmek güzel.”
Mat kaşlarını kaldırarak
“Lily seninle bir derdim yok ama bende seni araştırdım. Senin dönüşümün le benim mutasyona uğramam ayni yıl gerçekleşti. Yani benim düşüncem, ben ne kadar biliyorsam sende o kadar biliyorsundur. Sana saygı duymamı da bekleme. Yaşıtız sonuçta.”
“Haklı olabilirsin ama sizin barındırdığınız güçlerin bir çoğunu ben zaten barındırıyorum. Ve emin ol faydamın olmayacağını bilsem bu işe asla kalkışmam.”
Flex araya girerek
“Bir kere ben onu ve dersini sevdim. Kendi adına konuş.”
Ray kafasını sallayarak
“Bu küçük dostuma hak veriyorum. Kendi adına konuş. Bende sevdim.”
Sem ellerini açarak
“ Siz kafayı mı yediniz? Daha ders bile işlemedik ama siz dersi çok sevdiniz.”
Flex
“Olsun biz sevdik.”
Mat imalı imalı bakarak
“Peki ne anlatacaksın bize?”
Mat denen çocuğa cidden gıcık olmuştum. Benden küçük olsa biraz korkutabilirdim. Ama benden büyük olabileceğinden bile şüphelenmeye başladım.
“Bu gün sizi tanımak istemiştim. Ama güzel konuşman sayesinde içimdeki heves bütünüyle kaçtı. Ne yapalım sen söyle!”
Ray ayağa fırlayarak
“Bakın e yapalım. Bence önce ikinizde sakinleşin. Sonrada...”
O sözünü tamamlayamadan kapı tekrar açıldı. Keen içeriye girdi.
“Merhaba Lily, merhaba çocuklar!”
Ben moralim bozuk bir şekilde
“Merhaba!”
Keen bana bakarak
“Mat ile mi konuştun. İnsanda hep böyle etki bırakır da ama merak etme alışırsın.” Gülümsedi.
Moralim bozulduğunda genelde bir vampir gibi güç gösterisi yapmayı severim ama Flex’i korkutmak falan istemiyordum.
“Pekala bu gün bana kendinizden bahsetseniz nasıl olur.”
Ray
“Olur tabi ki!”
“O zaman sen başla.”
“Işınlanma sorunları işte. Çok egzersiz yapmıyorum. Ve bazen kendimi hiç bilmediğim yerlerde bulabiliyorum.”
“Evet okumuştum kağıtta. Başka ekleyeceğin bir şey yok mu?”
“Hayır!”
“Pekala! Sem sen devam eder misin?”
“Hadi ama kağıtta okudun ya zaten neden sorup duruyorsun ki?”
“Sem yeter. Sizinle arkadaş olmaya çalışıyorum. Sizse beni çıldırtmaya çalışıyorsunuz. O kağıtları okuduğumu bende biliyorum ama birde sizden duymanın bir zararının olmayacağından eminim.”
Flex araya girerek
“Lily gözlerin renk değiştirdi.”
Hemen ellerimle gözlerimi kapatıp sandalyeden fırladım. Onlara arkamı dönüp duvara doğru ilerlemeye başladım. Onlardan biraz uzaklaşınca durdum ve sakinleşmeye çalıştım. Bir el bileğimden tuttu. Bu Flex’ti.
“İyi misin?”
Gülümseyerek kafamı salladım. Bileğimden tuttu beni masaya kadar çekiştirdi. Oturunca bileğimi bıraktı.
“Pekala ne yapmak istiyorsunuz siz bana söyleyin?”
Sem
“O zaman sanırım ders bitti. Hadi gidelim.”
Yerinden kalktı. Kapıya doğru ilerledi sesimi çıkartmadım.
Keen bana bakarak
“Ders yoksa bende gidebilir miyim? Profesörle bir deney üzerinde çalışıyorduk ta”
Kafamı salladım. O da sandalyesinden kalktı ve kapıdan çıktı. Mat’e de sinir olmuştum. Ama o yerinden kalkmamıştı. Ray ve Flex gözlerimin içine bakıyorlardı.
“Sizde gitmek istiyorsanız gidebilirsiniz.”
Ray ve Flex de istemsizce yerinden kalktı. Kapıdan çıktığı sırada Luke içeri girdi.
“Neden herkes gidiyor? Ders bitti mi?”
Mat
“Sadece öğrencilerini idare etmeyi beceremedi.”
Luke şaşırarak
“Bu ne şimdi? Sen neden buradasın?”
“Bilmem dersi bitmemişe benziyordu. Kendimizi anlatıyoruz ya sıranın bana gelmesini bekliyorum.”
Bense şaşırarak
“Mat gidebilirsin. Ders falan yok. Beni iyice sinir etmeye çalışıyorsan başarmak üzeresin.”
Mat de cevap vermeden kalktı ve kapıdan çıktı. Luke bana bakarak
“Sinirlenme elbet sonunda dinleyecekler seni! Sadece ne yapmalısın biliyor musun onları köşeye sıkıştırmanın bir yolunu bulmalısın.”
“İyide nasıl olacak o iş. Benimle iletişim bile kurmak istemiyorlar. Hatırlıyor musun dün ‘2 3 ergenle uğraşmanın neresi zor ki’ demiştim. İşte o sözleri geri alıyorum.”
Güldü.
“Biliyor musun bazen sende cidden çocuk gibi davranıyorsun! Onlarla anlaşman lazım. Onlar gibi olmaya çalış. Ne demek istediğimi yakında anlarsın!”
Omuzlarımı devirdim. Fazlasıyla isteksizleşmiştim. Luke yanıma oturdu. Bende ona bakarak
“E sen ne yaptın? Alec ile ilgili bir şeyler bulabildin mi?”
“Kafam karma karışık. Nerde bu adam? Biliyor musun şu Jason denen adamı hiç gözüm tutmadı. Alec onları hizmetini artık istemediğine göre bir sebebi vardır. Yani bilemiyorum. Adam fazlasıyla iyiydi.”
“Yani yine elimizde hiç bir şey yok öyle mi?”
“Aslında var. Dün gece Sam’i aradım. Alec’i o da tanıyor. Bir kaç arkadaşını araştırmasını istedim. Bana yardımcı olacak.”
“İyi bari oradan bir şeyler çıksın.” Ayağa kalktım. “Ben gidip bir bakınayım. Mutasyon öğrencilerim neler yapıyor.”
“Tamam sen git. Bende birazdan çıkacağım. Biriyle görüşmem gerek. Alec meselesinde yardımı olacak birisi.”
“İyi tamam sonra görüşürüz.” Onu öptüm ve sınıftan çıktım. Koridorda ilerlerken antrenman odasında ki Mat ve Ray’i gördüm. Birbirleriyle dövüşüyorlardı. Mat tam onu tutacakken Ray kaçıyor. Ve arkasında beliriyordu. Onu bir kere devirmeyi başarmıştı. Mat buna sinirlenip tekrar kalktı. Onu tuttu. Ray kaçamıyordu. Bu sefer yere devrilen Ray olmuştu. Mat Ray’e el uzattı ve onu yerden kaldırdı. Beni fark edince duraksadı. Gözlerinde gerçekten bana karşı bir nefret yoktu bunun farkındaydım. Neden böyle sert konuşuyordu?
Koridorda ilerlemeye devam ettim. Evet! Sense ve Vel! Tam karşımdalardı.
Sense bana bakarak
“Anlaşılan fazla üzerine gelmişler. Düşüncelerini saklayamıyorsun bile. Biraz daha devam edersen Vel bile neler düşündüğünü anlayacak.”
Hiç bir şey olmamış gülümseyerek onlara baktım.
“Pekala bu günlük gelmemenize bir şey demiyorum. Ama yarın sınıfı tam olarak görmek istiyorum.”
Vel
“Yonsa ne olur?” tamamıyla umursamaz görünüyordu. Ve gözlerime bakmayı kesip yürüdü. Mat ve Ray’ın bulunduğu odaya girdiler. Kımıldamadan koridorda öylece duruyordum.
“Vay be konuşmanın sonu ne güzel bitti.”
Duyduğum sesle irkildim. Etrafıma baktım kimse yoktu.
“Sem şunu yapmayı keser misin?”
“Tabiki de hayır! Sen nasıl vampirsin ya. Ödleklikten kurtul.”
“Her neyse bu şekilde sessizce durman sinirimi bozmaya başladı.”
“Bende halimden memnun değilim ama maalesef antrenman yapıyorum. Kendi rekorumu kırmaya çalışıyorum."
" İyi de yan etkileri vardı. Kendini yormadan yapmanın bir yolunu bulmak daha mantıklı değil mi?”
“Bul o zaman. Eğitmen olan sen değil misin?”
“İyide size yardım etmeme izin vermiyorsunuz ki?”
“O zaman izin verdirtmeyi bil sende!” içini çekti. “Neyse sen boş boş gezmeye devam et. Ben gidiyorum.”
Bunların benimle derdi ne? Kafayı yemek üzereyim.
![](https://img.wattpad.com/cover/92553558-288-k779066.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir VAMPIRE Aşık Olmak 2!
VampirosKaranlığın içinde karanlık... Gecenin içinde gölge... Beni bitiren korku..! Karanlığın sonunda aydınlık... Güneşin ardında yine gölge... Ve hala beni bitiren korku..!