Oda yine doktor ve hemşireyle doldu. Ve yine durumum iyi oldu. Duvarın kösesine sindim. Üstündeki korku hissini atmaya çalıştım. Ama zamanım yoktu. Her an ölebilirdim ve Diana’yı kurtarma şansım kalmazdı. En iyisi biran önce olanları anlatmaktı.
Odadan çıktım. Koşarak Sense’in odasına gittim. Orada yoktu. Ders salonuna geçtim. Orada hep beraber duruyorlardı. Sense’e yaklaştım. Ellerimi yüzüne yaklaştırdım. Önce irkilse de hemen ardından
“Lily!” diye seslendi.
Herkes ona dönmüştü. Luke’un gözleri beni arıyordu.
Sense’e her şeyi anlattım. O da diğerlerine anlattı.
Sense
“Lily yaşam taşını odasındaki gizli bir bölmede sakladığını söyledi. Ona dokunamamış. Bu iş bize kaldı.”
Mat
“Ben giderim almak için.”
Luke
“Tek gitmene izin veremem. Bende seninle geliyorum.”
Vel
“Yine de ikiniz yetersiz kalırsınız.”
Sem
“O zaman bende geliyorum.”
Mat
“Olmaz! Bundan sonra başka kimseyi tehlikeye atamam. Tek gidiyorum.”
Luke
“Seni dinlemeyeceğimin farkındasın değil mi? Hem belki Diana’yı uyandırmayı başarırsak Lily’e de bir yol bulabiliriz.”
Mat ve Luke odadan çıktılar. Onlarla giderdim ama şuanda çok savunmasızdım. O beni görebiliyor ve bana dokunabiliyor. Ve ona gücüm yetmiyordu bile. En iyisi onları burada beklemektir.
Saatler geçiyordu. Ama ikisinden de bir haber yoktu. Agata’dan gizli yapılmıştı bu görev. O fark etmeden geri dönmeleri çok iyi olabilirdi. Tek endişelenen ben değildim. Keen ve Flex’e kadar herkes tedirgindi. Onlar da durumun tehlikeli olduğunun gayet farkındaydılar.
İki saat geçmişti. Ve sonunda ikisi de kapıdan girdiler. Suratlarından her şey anlaşılıyordu. Mat sırıtarak herkeste gözünü gezdirdi.
“Onu aldık. Ve bizi hiç fark edemeden oradan çıkmayı başardık.”
Luke
“Peki simdi ne yapacağız bu taşı.”
Yine Sense ile konuştum.
Sense onlara bakarak
“Lily onu büyüyle uyandırabileceğimizi söylüyor.”
Luke
“Sansa bak ki elimizdeki tek büyücü Lily’di.”
Vel
“O bir büyücü müydü?”
Luke
“Hem vampir hem büyücü. Yani melez. Her neyse o size her şeyi uyanınca anlatır zaten.”
O anda ağlamak istedim. ‘Uyanınca’ derken gözleri parlıyordu. Benim uyanacağıma inanıyordu. Ama yanılıyordu. Ben Diana gibi nasıl uyanacağımı bilmiyordum ki! Sonum belliydi. Bedenim dayanmıyordu. Son çırpınışlarıydı. Ve yine aynı şeyler ben yine bedenimin başındaydım. Ölüyordum. Doktor koştu. Hemşireye bakarak
“Fazla zamanı kalmadı. Kurtaramayabiliriz. Acele etmeliyiz.”
Bense bedenimin etrafında dört dönüyordum. Tekrar bedenimin içine girmeyi deneyecektim. Başka ne yapabilirdim ki? Bu sefer bedenim beni itmiyordu. Tam tersine içine çekiyordu. Çok geçmeden karanlık bir tünele girmiş gibi hissettim. Karanlık... karanlık... ve yine karanlık...
~~~~~~~~~
Gözlerimi o kadar hızlı açmıştım ki tepemde duran ışıkla gözlerimi yeniden kapatmak zorunda kaldım. Etrafı net olarak görmeye başlayınca durumumu fark ettim. Hasta yatağındaydım. Oda da Diana ve benden başka kimse yoktu.
Bir kaç şey vücuduma bağlıydı. Hepsini bir anda tuttu. Ve vücudumdan çıkarttım. Sol kolumdan çıkan iğnenin yeri kanamaya başladı. Pekte umursamıyordum. Olduğum yerde doğruldum. Üzerimde ameliyat elbisesi vardı. Üzerime örtülen ince battaniyeyi kaldırdım. Diz kapağına zor ulaşan ameliyat elbisesinden bacaklarımın morluklar ve kabuk bağlamış yaralarla dolu olduğunu gördüm. Onu da pek umursamıyordum. Vücudum kısa zaman da eski gücüne kavuşacaktı nasıl olsa. Ben bir vampirim. Ve bunun iyi yanlarından biri hızlı iyileşmem.
Çıplak ayaklarımı soğuk betona değdirdim. Biraz üşüyor gibiydim ama bu benim ayağa kalkmama engel olamazdı. Doğruldum. Diana’nın yattığı yatağa yaklaştım. Hala hareketsiz yatan bedene bir kez bakmam. Her şeyi hatırlamama yetti. Ve yaşam taşına ulaşmak için kapıya yöneldim. Dengemi sağlamak zordu. Bazen fark etmeden duvara yapışıyordum. Biraz dinlenip devam ediyordum. İki genç koridordan yanımdan geçtiler. Üzerimdekileri inceleyip pis pis sırıttılar. Akıllarından ne geçiriyorlardı anlayamıyordum ama iyi olunca onlara bir görünmemin iyi olacağını biliyordum. Bende onlara bir güzel sırıtacaktım. Ama şuan ki önceliklerim bambaşkaydı. Önce Diana, sonra bu iki genç. Bir koridor daha geçmiştim ki odalardan birinden Mat karşıma çıktı. Ona çarpıp dengemi kaybettim. Yere kapaklandım.
Mat bana şaşkınlıkla bakıyordu.
“Lily! Sen... senin burada ne isin var?” beni yerden kaldırdı.
Zorla ağzımdan iki kelime çıktı.
“Diana’ya yardım etmeliyim.”
Mat odaya doğru bakarak bağırdı.
“Luke! Buraya bir gelmen lazım.”
Bense ısrarla
“Hayır! Luke değil, Diana! Bana yaşam taşını ver.”
Çok geçmeden Luke kapıdan çıktı. Arkasından bir kaç kişi daha çıkmıştı. Kim olduklarını kestiremiyordum.
Luke bana doğru koşarak
“Lily? Ne, neler oluyor?”
O beni tutunca Mat geriye çekildi. Luke’a baktım ve
“Bana yaşam taşını vermelisiniz. Onun hayatı da pek güvende değil.” Nefesim kesilmişti. Derin bir nefes almak için konuşmayı kestim. Ve biraz kendime gelince devam ettim. “Kötü ruhlardan ne kadar kaçabilir ki?”
Luke
“Tamam sakin ol onu iyileştireceğiz ama önce sen bir kendine gelmelisin.” Ve beni kucağına aldı. Boynuna sıkıca tutundum.
Luke’un sesi kulağımı okşadı.
“Geri dönmene sevindim.”
Gözlerimi kapattım başımı ona yasladım. Kokusunu içime çektim. Ona geri dokunabilmek beni rahatlatmıştı.
Beni tekrar Diana’nın olduğu odaya götürdüler. Yatağıma yatırdılar. Doktor o aletleri takmak istese de ben inatla istemiyordum. Ve kazanan ben olmuştum. Vaz geçip sadece bir iğne yaptı ve odadan çıktı.
Luke baş ucumda oturmuş bana bakıyordu.
“Hayatımda senin gibisiyle hiç karşılaşmadım.”
Yorgun bir halde cevap verdim.
“Nasıl yani?”
“Sürekli kendini sakatlamayı becerebilen kimse yok. Başkaları için kendini tehlikeye atmayı ne zaman keseceksin merak ediyorum.”
“Vampirlerin yüz karasıyım sanırım.”
Derin bir iç çekti ve “Diana’yı kalkar kalkmaz bu kadar düşünüyorsun. Kafayı mı yedin. Ayakta bile duramıyorken başkasının canı için savaşıyorsun.”
“Sen şimdi bunları boş ver. Başka önemli meselelerimiz var. Jason ruhları yönetiyor. Ve ben o haldeyken o kadar savunmasızdım ki neredeyse beni öldürüyordu.”
“Nasıl?”
“Bilemiyorum. Beni tutabildi. Ve kalbime neredeyse elinde tuttuğu o değişik bıçağını saplayacaktı.”
“O bunu nasıl yapıyor ki?”
“Bilemiyorum ama işimiz zor olacak.”
“Har neyse sen şimdi bunları düşünme yatman lazım. İyice dinlen!”
“Ama Diana?”
“kendine gelince onunla ilgilenirsin. Çabuk topla kendini sana ihtiyacımız var. Benim sana ihtiyacım var.” Başka Bir şey demeden ayağa kalktı. O anda bileğinden tuttum. Bana bakınca bende kalktım ve ellerimle yüzünü kavrayıp onu öpmeye başladım. Bana karşılık verdi. Bir eliyle yüzümü kavrarken diğer elini belime doladı. Öperken de fazlasıyla kibardı. Ve çok geçmeden geriye çekildi.
“Hadi uyu!”
“Bilemiyorum. Sen gitmek zorunda mısın?”
“Ne istiyorsun?”
“En azından ben uykuya dalana kadar yanımda kalsan.”
Gülümsedi. Yanıma tattı. Çok geçmeden uykuya dalmıştım.
Uyandığımda Luke yanımda yoktu. Yerimde doğruldum. Hemşire kapıdan girdi. Bana gülümseyerek
“Demek uyandın! Nasılsın?”
Kendime bakarak
“Sanırım kusursuz denecek kadar iyiyim.” Gülümsedim ve “Artık şu salak yatakta yatmak zorunda değilim.”
Hemşire bana bakmayı kesmişti ve baş ucumdaki ekranda sonuçlara bakıyordu. Dikkat edince onu ilk kez gördüğümü fark ettim. Diğer hemşire neredeydi?
Hala gözü ekrandaydı. Bende ondan gözümü ayırmıyordum.
“Diğer hemşire nerede? Sen neden geldin?”
Bana bakmıyordu. Hızla ekrandakileri inceliyordu. Ve artık gülümsemiyordu.
“Vampir olmanın yararları sanırım. Çok hızlı toplamışsın kendini. İnanılmaz güzel. Ama o kadar kemik kırığı... yazık oldu.”
“Ne?” yazık mı oldu? İçimden tekrarladım. Bu ne saçmalıyordu. Ona tekrar baktığımda üzerime atılmıştı. Bende refleks olarak kendimi yere attım. Yatağın üstüne düştü. Ben yerden kalkana kadar kendisi zaten karşımdaydı.
“Ama bu sefer iş sağlama almalıyım. Ölmelisin! O küçük kız da uyanmamalı. Önce seni sonra onun işini bitirmeliyim. Ama hala şaşırıyorum. Bir insan olsa o kadar kırıkla 3 saat bile dayanamazdı. Sen iyi dayandın.”
“Sen o ruhsun!”
“Sonunda anladın.” Ayağa kalktım. Üzerime doğru yürüyordu.
“Nasıl girdin içeriye?”
“Bundan sana ne? Sonuç olarak buradayım zaten.”
Üzerine atıldım. Beni bir bez parçasıymışımcasına tuttu ve duvara fırlattı. Kıvranıyordum. Üzerime doğru gelmeye devam ediyordu. Nefesim kesilmişti. Kalkamıyordum. Destek almak için yere dayadığım elimin üzerine ayağıyla bastırmaya başladı. Kırılma seslerini çok net bir şekilde duyabiliyordum. Çığlık attım. Ayağımla ona vurdum ve biraz geri sendelemişti. Ama yine üzerime geliyordu. Ama tuhaf olan çok cooldu. Çok zarif ve kibar adımlar atarak bana yaklaşıyordu. Sanki beni yine duvara yapıştırmak için değil de dansa kaldırmak için geliyordu. Ayağa kalktım. Bir iki adım öne gittim.
Bana bakarak “Fazla direniyorsun!”
Ve o anda ayağının tabanı mideme yapıştı. Beni yine duvara yapıştırdı. Ayağıyla o kadar kötü vurmuştu ki duvara çarptıktan sonra sırtımdan çıkan omurga sesleri daha da bir bağırmama neden oldu. Ayağını çeker çekmez yere yığıldım. Ağzımdan kan geliyordu ve nefesim kesilmişti. Psikopat gibi kafasını yana eğdi ve hafiften bana eğildi.
“ Son hamlemi sonra yapacağım. Sanırım önce şu küçük kızın işini halletmeliyim.”
Ben yerde ölmekle meşgulken kendisi Diana’nın yatağına yöneldi. Boğazımda biriken kanı tükürdüm. Ve son bir güçle ayağa kalktım. Boynuna atıldım. Onu yere devirmeyi başarmıştım. Ama hemen ardından duvarla yeniden buluşmaya gittim. Bu duvarla fazla samimi olmuştum. Yine yerdeydim. Nefes almak daha da zordu. Boğazımdan tutup beni yerden kaldırdı. Ayağımı yerden kesmişti. Hala o kadar sakin bir surat ifadesi vardı ki insanın korkutacak kadar.
“Ölmemekte inat ediyorsun. Ama sanırım bu son olacak.”
Nefes alamıyordum. Sanırım haklıydı. Bu sonumdu. Ama son çare ise yardım istemekti.
“İm... İmdat!”
Sesim yeterince yüksekti. Ama anlaşılan beni duyan olmamıştı. Kimse odanın kapısını açmıyordu.
“Farkında mısın boşuna çırpınıyorsun. Diana’nın ruhunu bulsam buraya kadar gelmezdim. Ama kaçma konusunda üstüne yok.”
Ellerimle itiyordum. Karnına ve yüzüne yumruklar atıyordum. Fakat hiç bir şekilde canını acıtamıyordum.
O anda odanın kapısı açıldı. Biri onu benden ayırmayı başarmıştı. Bu Mat’tı. Onu sonunda durdurmayı başarmıştı. O sırada Luke, Ray ve Sem de odaya girdiler. Olanlar karşısında şok olmuşlardı. Bense nefes almaya çalışıyordum. Boğazımda biriken kanı kusuyordum. Uyanık kalmak için fazla çaba gösteriyordum. Luke baş ucuma geldi. Bana baktı ve beni bir kez daha kucakladı. Bense nefes almakta hala zorluk çekiyordum.~~~~~~~
Hikaye kapağı nasıl? Ben bu kapağı çok beğendim. 😍 kendim yaptım tabi güzel olcak. 😍
Ne mütevazi bir yazar dimi😂😂😂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir VAMPIRE Aşık Olmak 2!
VampirosKaranlığın içinde karanlık... Gecenin içinde gölge... Beni bitiren korku..! Karanlığın sonunda aydınlık... Güneşin ardında yine gölge... Ve hala beni bitiren korku..!