Güneş yavaşça dağların arkasından belirmeye başlamıştı. Hala durmadan yol alıyorduk. Flex yavaştan gözlerini açtı. Gözlerini ovaladıktan sonra bana bakarak
“Daha ne kadar gideceğiz ki?”“Bende bilmiyorum!”
Luke sürücü koltuğundan gözlerini yoldan ayırmadan konuştu.
“1 ya da 2 saatlik yolumuz var. Dayanmalısınız.”
Mat gözlerini açtı ve derin bir iç çekti.
Luke a bakarak“Kusura bakma dışarıyı izlerken uykuya dalmışım. İstersen biraz yer değiştirebiliriz.”
“Sorun yok ben gayet rahatım burada.”
Mat bana döndü.
“Dün anlattığından beri aklıma takıldı. Sense gerçekten kurtulabilecek mi? Diğerleri ölürken o nasıl hayatta kalıyor.”
Bir an Flex’i unutarak konuşmuştu.
Flex
“Kim ölüyor?”
Ben hemen araya girerek
“Kimse tatlım. Kabus gördü galiba. Ondan böyle konuşuyor.”
Mat’a bakarak
“Bende bilmiyorum.” Demekle geçiştirdim. Flex’ten dolayı konuşamıyorduk bile.
Bir saat geçmişti. Orman yolu son bulmuş. Ve bir tabela belirdi.
“Blue Strel’e hoş geldiniz!”
Hepimiz sessizdik. Benim içimdeki huzurun Luke ve Mat’ta da olduğundan emindim. Çünkü bilmediğimiz bu yolculuk belli bir yerden sonra uçsuz bucaksızmış gibi gelmeye başlamıştı. Kasabaya girdiğimizde ilk olarak harabe yıkık dökük bir kaç eve denk geldik. Ardından fazlasıyla gizemli bir mezarlık... Hepimiz etrafı inceliyorduk. Bir insana bile denk gelmedik. İlerlemeye devam ediyorduk ki yağmur başladı. Yol zar zor görünür bir hale geldi.
Luke yavaşlayarak
“Birilerine sormadan ‘Simon’ isimli kişiyi bulmamız zor olacak.”
Mat
“Sense ne düşünüyordu. Bu kız niye her zaman bu kadar gizemli.”
O sırada cama biri yapıştı. Bu aniden gelen kişiyi beklemediğimden çığlığı bastım. Luke camını açtı.
Adam direk konuşmaya başladı.
“Siz Sense’in arkadaşları olmalısınız.”
Luke
“Evet öyleyiz.”
“Ben Simon! Sizi bulduğuma sevindim. Acele edip sizi benim evime götüreyim. Az sonra yağmur daha da hızlanacak yolları sel alacak.”
Arabanın arka kapısını açtı ve yanıma oturdu. Luke ona bakıyordu.
Simon
“Düz devam et yolun sonuna gelince sola dön.”
Luke arabayı tekrar çalıştırdı. Ben hala adama bakıyordum. Bana gülümseyerek
“Sen Lily olmalısın. Sense bahsedişti.”Mat adama ters ter bakarak
“Sense’i uzun süredir tanıyorum. 40 yaşında ki bir adama bizi anlatacak kadar ne gibi bir yakınlığı olduğunu merak ediyorum.”
Simon mahcup bir şekilde
“Ben onun babasıyım.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir VAMPIRE Aşık Olmak 2!
VampirgeschichtenKaranlığın içinde karanlık... Gecenin içinde gölge... Beni bitiren korku..! Karanlığın sonunda aydınlık... Güneşin ardında yine gölge... Ve hala beni bitiren korku..!