Bölüm 2 'Mucizem Ol, Sun'

4.7K 123 30
                                    

Bölümde bir replik olan Ajusshi, Güney Korede bayanların kendilerinden büyük tanımadığı adamlara Bayım deme şekli. Bunu bu kitapta çokça göreceğiniz için umarım garip gelmez. Çok sevdiğim bir repliktir. Bir isim gibi de varsayabilirsiniz, isterseniz.

Geceyle gündüz gibiydik biz onunla. Asla bir araya gelemeyecek iki kişiydik. O kadar güzel, o kadar imkansızdık. Şimdi ise o imkanı önüme sunuyorlardı ve mümkünmüş gibi bir de seçenek veriyorlardı. Çok fazla hayranı vardı ve bu sözleşmeyi her halükarda kabul edeceklerini biliyorum. Şu an daha neyi düşünüyordum? Geceyi gündüze sunuyorlardı, gecenin haberi olmasa da...

Ve hiç olmayacak olsa da!

Bu fırsatı bir daha bulamayacaksın.

İşte istediğin o mucize, daha ne bekliyorsun? Ondan mucizen olmasını istemedin mi? Oldu işte kes düşünmeyi ve imzala şu sözleşmeyi! Eğer buradan kalkıp gidersen akli dengeni kaybedebilirsin, yapma bunu kendine, imzala şu kağıdı! Diye söylenen bir yanım diğeriyle bir kavgaya tutmuştu ama o daha baskındı. İçimde onun adının karşısında protesto yapacak hiçbir düşüncem olamazdı. Öyle düşünmek istesem bile bu düşünceler diğerleri tarafından kendileri gibi onu silmek isteyenlerden oluşan bir mezbahada kesiliyor olacaklardı.

Başımı iki yana sallayarak derin bir nefesi doldurdum alabildiğince ciğerlerime. Gözlerimi sıkıca kapattım. Göz kapaklarıma saklamıştım onu ve gözlerimi kapatmam dünyama güneşin doğmasını sağladı, havanın bu kadar kararmasına nispeten içimde ki dünya aydınlandı. Onu tam karşımda görmek inancımı mümkünmüş gibi daha da alevlendirirken, Dünyama doğan güneşin tohumları yanaklarımda filizlendi. 

Aldığım derin nefesi ağır bir şekilde verip, istemeyerek gözlerimi araladım. Onu her gün bu şekilde görecektim! Göz kapaklarıma sakladığım o adamı tam yanı başımda varlığını hissederek kokusunu içime çekerek, onu duyarak şereflendirecektim ona hasret kalan tüm duyularımı. Bu sözleşmeyi imzalamak istiyordum, rayından sapıp sürüklenen bir tren gibiydi zaten hayatım. O trenin takla atması pek bir fark yapmayacaktı benim için. Göreceği hasarı fazlasıyla görmüştü zaten.

İleride masanın üzerinde atılmış gibi duran kalemi aldım. 

Karamsar bir şekilde kağıda baktığım sırada yeniden derin bir nefes alıp, sanki son nefesimmiş gibi nefesimi tutarak imzaladım sözleşmeyi. Gözlerimi kapattığım için attığım imzaya bakmak isteyip bir an korkunun etrafımı sardığını hissettim. 100.000.00 ₺ gibi bir miktarın altına aşkımı yatırmıştım sanki. Sanki o para külçe külçe sevgimle şişirdiğim bir balonun üzerine tonca ağırlık yapmış ve ben balon patlamasın diye tüm gücümle yeniden yeniden şişirmeye devam ediyordum sevgimi. Ciğerlerimin buna ne kadar dayanacağını bilmeden... Bunun gibi bir şeydi işte. Fedakarlık istiyordu, ben de ciğerimi feda ediyordum. Fazla ağır bir yüktü bu paranın altına imza atmak fakat ucunda beş yıllık bir aşk vardı. Daha önce canlı olarak görüp, duymadan sevdiğim bir aşk... Hayatımı feda ediyordum.

Attığım imzaya kalbimin titremesini bir kenara bırakıp bakmak istediğimde kalemi elimde sıkarak araladım gözlerimi. Kıstığım ve heyecandan hayatım gibi rayından çıkan kalbimi bir kenara bırakarak imzama bakmak istedim, ancak imzamı göremedim. Kağıtta kalemle çizdiğimi gösteren ince çökmeler olmuştu fakat o ince çizgileri mürekkep takip etmemişti. Bu kez gözlerimi kapatmadan imzaladığım yeri tekrar imzalamak istedim ancak mürekkep ihanet ederek doldurmadı kalemin bıraktığı izleri. Kalemle masanın üzerinde duran bir kağıdı öylesine karaladığım da kalemin yazmadığını fark ettim. 

VEYL "Affetme Beni!" (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin