Bölüm 6 'Şeytan'ın oğlu: Vesnan'

3K 91 17
                                    

Multide - Min Hyuk

Ahmet Kaya - İçimde ölen biri var.

Ah bayım, niye ben uyurken kesmediniz bileklerimi, böyle uzun uzun öldürmek hoşunuza mı gitti?

O senaryoda ki ismi gibi tam olarak bana yaptığı şey buydu. Şeytan'ı oynuyordu ve Şeytan'ın işlediği büyük günahlarından biri olan zina ile görevlendirilmiş olan o Şeytan'ın adı verilmişti ona. Onların dilinde her günaha verilen isim Şeytan olsada bizim dilimizde bu Şeytan'ın adı farklıydı. Onun adı: Vesnan'dı. Uyku Şeytan'ı. Haram için vesvese veren bir Şeytan tohumu... 

Derime çarpan her soğuk su parçasında sanki bölünüyordum. Minik parçalara ayrılıyor, suyun yüzeyine dağılıyordum. Sanki nefes alan bir iskelet kalana kadar durmadan kanıma gerecek her damlaya kucak açıyordum. Öylece yaslandığım duvarda üzerimde o gecelikle birlikte soğuk suyun altında sanki kirlenmiş ve arınıyormuşum gibi saatlerdir bekliyordum. Sanki o incecik gecelikte yanıyordu geceden beri, onunda soğuk suya ihtiyacı vardı, söndürmek istiyordu alevini. Kötü olanıysa yanıyorduk saatlerce soğuk suyun altında, ne söne biliyor, ne de kül kalabiliyorduk... İzin vermiyordu bu yangın nefes almamıza.

Kendime dokunamıyordum. Dokunursam tenim yanacaktı ve bu canımı yakacaktı. Biliyordum. Bu yüzden dokunamıyordum sadece su alsın üzerimdeki ağırlığı, beni ondan arındırsın istiyordum. Ama daha ne kadar sürecekti bu? 

Koca evin içine tıkılmıştım yine. Yürüdüğüm yolu tahmin etmiş gibi set ekibinden birini gönderip beni bulması ve eve götürmesi için tembihlemişlerdi. Yürümek istesemde yürümeme izin vermeden beni arabaya bindirip bu eve getirmişti. Yürüsem de nereye gideceğimi bile bilmiyordum, geri nasıl döneceğimi de. Kaybolsam kime güvenebileceğimi. Üzerimde bir gecelik ve JiSun'un kokusunu taşıyan bir ceketle beni bu halde gören biri pek dostça davranabilirmiş gibi de hissetmiyordum. 

Yine o eve gelmiştim, kimse sormamıştı da gelmek isteyip istemediğimi. JiSun'un evine. Onun evi olduğunu sahne adı olan 51K'nin evin duvarını boydan kaplamasıyla anlayabiliyordum. Daha önce bunun neden burada olduğunu sorgulamamıştım. Eğer sorgulasaydım o gece onu bir odada dinlemek zorunda kalmazdım. Ve onun olduğunu öğrenerek içimde bir yerleri katletmezdim. Ne salaktım. Şimdi bile onun evindeydim. Gidemezdim. Gitmekte istemiyordum ama... Nereye gidecektim ki hem? İzin vermezlerdi. Beni burada istemediğini biliyordum. Benim istememin bir önemi yoktu zaten. Bunu kolayca hissedebiliyordum. Beni görmemek için hala eve gelmediğini de biliyordum... Beni gördüğünde yüzünün aldığı o ifade... Beni sevmiyordu. Benden hoşlanmıyordu ve ben onun evinde kalakalmış bir asalak gibiydim.

Allah'ım... Çaresizliği hissedebiliyor musunuz?

Usulca kaydım duvardan. Artık soğuk fayans bile işlemiyordu hislerime. Derim neredeyse buruşmuştu, yumuşayan parmak dokularım gibi. Katlanan bacaklarıma kollarımı sardım ve alnımı dizlerime yasladım. Bir koku insana ne kadar anı biriktire bilirdi sadece bir gece? Neden hala onun kokusunu alıyordum? Hemde kendimi bu şekilde hapsetmişken.

Başımı kaldırdım hızla. Açık kapıdan odaya baktım. O burada değildi. Gelse zaten sesini duyardım. Gelmemişti, ben buradaydım ve eminim bunun için o, gelmeyecekti. Peki bu koku... Başımı kaldırdığımda kokunun kırıntıları vardı sadece. Tekrar aynı pozisyonu aldım. Alnımı dizlerime dayadım. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. JiSun'un kokusu olduğunu gibi içime doldu.

VEYL "Affetme Beni!" (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin