Bölüm 11 'Dünya Sussun, Sen Ağla...'

2.8K 127 35
                                    

Bölüm şarkısı; Haluk Levent - Elfida

Bölüm Başlığı;

Çocuk bedenimde yaşlı bir ruh vardı, sanırım be gece öldürdünüz siz onu bayım.



V E Y L

VESNAN

Yine mi o gecelik! Yine mi o sahne! Yine mi aynı yerdeyim. Diye başlayan isyanlar zihnimin duvarlarına çarpıyordu. Artık rüyalarıma kâbus olarak doğuyordu o oda. Orayı göreceğimi sandım ancak oda tamamen farklı bir şekilde kurulmuş ve beni bekliyordu. Öncesinde çekmemiz gereken küçük bir kısım vardı. Yaram her ne kadar hala mor ve çürüklerle kaplı olsa da bunu silmeden daha da belirginleştirmiş ve aynı odaya yine ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde koymuşlardı beni.

O adam ise elinde ki kemeri kenara atacağı sahnenin çekilmesi için hazır bir şekilde bekliyordu. Adam durgun ve oldukça yıpranmış bir durumdaydı. Ona da mı makyaj yapmışlardı? Yönetmen birkaç kez tekrar etmişti, "Sakın sert davranayım deme!" diye, bu adamı köşeye çekmiş birkaç kez tekrar tekrar aynı şeyi söylemişti. "Bu kez kurtaramayız seni, sakın canını yakma." Ne kadar köşe bucak konuşsalar da onları duyabilmiştim. Odada zaten tek ben vardım. Birde konuşmanın yarısında gelen menajerim.

Onlar gidene kadar göz ucuyla onlara bakıp sahnelerimi ve repliklerimi bana tekrar ederken, onlar gidip odada yalnız kaldığımız an direk repliği yarıda kesir önümde çömeldi. "Dün sen gittikten sonra neler oldu biliyor musun?" diye sordu bana alelacele. Tavrına bakarak hafifçe ona doğru eğildim. "Bir şey mi oldu?" diye sordum onun gibi sessizce.

"JiSun," dedi omzunun üstünden kapıya bakarak sesini biraz daha alçalttı. Kapının biraz ilerisinde görebildiğim bir açıda JiSun'un saçlarıyla ilgilenirken bir kız,ö elinde kâğıtlar hem okuyor hem de yanında ki adama başını sallayarak onay veriyor arada başını kaldırıp ona bakarak tekrar kâğıdı okuyordu JiSun. Ona baktığımda uzunca bir süre bakışlarım yüzünde kaldığı için menajerim olan kızı duymamıştım bile. Beni küçük bir çimdikle kendime getirip minik bir iniltiyle sıçratmıştı.

"Sana diyorum, burada mısın?" diyerek elini birkaç santim önünde salladı yüzümün. "Ne?" dedim bacağımı ovarken.

"JiSun, o adamla kavga etti gece sen gittikten sonra set dağılırken. Herkes dışarı döküldü." Sesi kısıl ve neredeyse ağzımın içinde nefes nefese bunları anlatırken bayağı bir paniklemişti. Ben ne kadar tepkisizde olsam her JiSun deyişinde damağım kuruyordu. "Birbirlerine girdiler. Adamın yüzünde ne kadar makyaj var görmedin mi? Yönetmenle kavga etti JiSun bu yüzden, zor ayırdılar. Kızım nasıl haberin olmaz, adamla aynı evde kalıyormuşsun!"

Cümlesini bitirmesiyle birlikte JiSun'un kavga ettiğini söylediği o adam girdi içeri. Dışarıdan hazırlanmamız için komut verilirken, "Sonra konuşalım." diyerek önümden doğruldu elindeki bandı açıp ağzıma bantlayıp, o adama bakmamak için takip ettiğim kadarıyla hızlı bir şekilde yanından geçerek dışarı çıktı. Adama gözlerimi hafifçe kısıp daha dikkatli bakmak istediğimde bana bakıyor olduğunu yine yeni fark edip doğrularak başımı başka yöne çevirdim.

Kalkıp yere yan bir şekilde uzandım. Ve ellerim öncekine göre biraz daha gevşek bağlandığı için geriye doğru sürüne bileceğim bir pozisyon aldım. Oysa bunu ben söylememiştim. Neden böyle bir şey yapmaya karar vermişlerdi bilmiyordum.

İçeriden başlamamız için komut geldiğinde o iri yarı adam elindeki kemeri bir köşeye fırlattı ve tüm korkunçluğunu yüzüne maske yaparak üzerime gelmeye başladı. Ben geriye doğru sürünürken onun bana ulaşması çok zaman almadı. Beni tek eliyle kolumdan tutarak ayağa kaldırdı. Yatağa doğru kendi peşinde sürükledi. Karnım her darbede daha da acıdığı için ağzımdan iniltiler çıkıyor ancak havaya yayılamıyordu. Sessiz bir şekilde canımı acıttığını da söyleyemiyordum ağzım kapalıydı. Gözlerim dolarken, beni yatağın üzerine çıkarttı.

VEYL "Affetme Beni!" (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin