Bölüm 19 'Tam orada öldüm, Azrail hiç gelmedi'

1.1K 90 14
                                    

🥀

Bölüm başlığı;

Çok sevdiğim bir yalandın. O yüzden çok dinledim, hepte kandım.

V E Y L

Telefonu kulağından indirdi ve kısa bir süre gözlerime baktı. Orada hükmü verildi günahımın, orada bir şeyler kaybettim, orada emri verildi yıllarımın ve ben sadece durdum, sadece sustum. İtiraz edemedim, isyan edemedim ben orada o an ağlayamadım bile. Sonra arkasını dönüp gitti ve kıpırdayamadım. Uzandım tutamadım. 

Orada, tam orada öldüm oysa ama Azrail hiç gelmedi bayım...

Sonra gücü çekilen bacaklarım bedenimi taşıyamadı, yere düştüm ama o beni tutmadı. Ellerimle tutunduğum soğuk betonda nefes alamaya çalıştım. Hayatta kalmaya, yaşamaya çalıştım. "Korkma Elimiel, sinirli olduğu için öyle konuştu." diyerek içimdeki miniği sanki onun söylediklerini duyup korkmuş gibi sakinleştirmeye çalıştım. "Korkma," dedim deli gibi korkarken, "Sakın ağlama," Gözyaşlarım ıslatırken soğuk betonu onu teselli ediyordum. "Yalvarırım, korkup ağlama!" Kendime mi diyordum yoksa ruhu yarım bir cenine mi bilmiyordum.

"Lina iyi misin?" diyerek ileriden bizi izleyen Jae Rim koşarak gelip yanımda çömeldi ve kolumdan tutarak yüzümü görebilmek için eğildi.

"Sanırım," dedim yutkunmaya çalışarak, başımı kaldırdım ve sürekli dolan gözlerimle net bir şekilde göremesem de ona baktım. "Sanırım iyi değilim," dedim ve elimi kaldırdım ama neresi olduğunu kestiremedim, "Bir yer acıyor," dedim kesik kesik, "Bir yerim acıyor içimde ama neresi olduğunu bile bilmiyorum." Havada kalan elimi kanımın üzerine koydum usulca.

***

Üzerinden saatler geçmiş olmasına rağmen banyoda öylece oturuyordum. Dışarı çıkamıyor, Jae Rim ile karşılaşmaktan JiSun'un beni aramasından korkuyordum. Oysa söylediklerinde ciddi miydi onu bile bilmiyordum ama yine içimde bir korku vardı ve onu ben kontrol edemiyordum. Ne karşı koyup itiraz edecek bir cesaretim vardı, ne de o çağırdığında ne olacağını bilmeden gidebilecek bir özgüven. Korkuyordum çünkü ne olacağını bilmiyordum ve eğer düşündüğüm gibi ödümü koparan bir şey olacak olursa Elimiel'i tehlikeye atabilirdim ve beni saklanma ihtiyacında hissettirenlerden biri de buydu.

Onu durduracak bir zekâya sahip değildim, ne bahane uydurabilirdim ki? Böyle bir şey gelişse korkumdan konuşamazdım bile. Evet, bu kalbimin ritmini bozabiliyordu ancak içimdeki korku onun bana dokunmasından çok bunun hesabını nasıl verebileceğimle alakalı olduğu için bunu kimseye açıklayamazdım. Zor kullanırsa karşı koyacak gücüm olmazdı bu da bir cinayete sessiz kalmaktı ve ben o an bir itirafta bulunmaktan deli gibi korkuyordum. Ona bir bebeğimiz olduğunu söylemem onu durdurabilirdi ancak duracak tek şey o olmazdı, benim dünyamda durabilirdi.

Bunu göze alamazdım.

Çünkü bunu göze alırsam, onlarda benden Elimiel'i alabilirdi.

Belki de dediği gibi sadece o hikâyeyi anlatacaktı bana. Günlerce düşünmek için yorulduğum ancak fırsatın ona bir türlü gelmemesi yüzünden bir kenara bıraktığım şu iki kadın. Hayatına giren iki kadınında kendini para için heba ettiğini söylemişti ve onlar sadece kendilerine değil, ona da zarar vermişlerdi. Onu bir şekilde yaralamışlardı ve nasıl olduğunu bilmesem de onu terk etmişlerdi. Belki de daha farklı şeyler olmuştu, düşündüğüm gibi trajik bir dramdan fazlası vardı onun hikâyesinde, olabilirdi fakat olmasını istemezdim. 

VEYL "Affetme Beni!" (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin