Kızlarla çılgınlar gibi dedikodu yaptıktan sonra çalan kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda bir adet ağzı burnu dağılmış Karabela bir adet de kaşı ve dudağı patlamış Kashayvanı. Kısacası ölümüne kavga etmiş Kerem ve Aksel.
Z:Ya ben sizi sakinleşin diye göndermedim mi? Ayrıca Can ve Barış nerde?
K:Güzelim önce bizi içeri alsan nasıl olur?
Onlar sendeleye sendeleye içeri geçerken ben de derin bir nefes alıp arkalarından ilerledim. Yağmur ve Begüm tam soru sormaya başlayacakları sırada onları durdurdum.
Z:Lütfen bişey sormayın. Ben de bilmiyorum.
Mutfağa gidip ilkyardım malzemelerini aldım. Salona geri döndüğümde suçlu birer çocuk gibi başlarını eğmiş oturuyorlardı.
Z:Anlatın bakalım. Noldu size?
A:Ya bişey olduğu yok. Enişte sinirlendi biraz.
K:Güzelim sen mi susturursun yoksa ben halledeyim mi?
Z:İkiniz de biraz sakin olur musunuz? Canla Barış nerde siz onu söyleyin.
K:Ya onlar aramızda kalıcaktı. Biz de gidin diyince itiraz etmediler. Muhtemelen bişeyler içmeye falan gitmişlerdir.
Kızlar bana 'gidelim mi' dercesine bakınca onları onaylayarak başımı salladım. Onlar fırladıkları sırada aşağıya doğru inen Edayı gördüm. Tam geri döneceği sırada konuştum.
Z:Bana yardım eder misin? İki öküze birden doktorluk yapabileceğimi sanmıyorum.
Hiçbirşey söylemeden yanıma geldi. Keremin yarası az olduğu için önce onu hallettik. Dudağına bir öpücük kondurup gülümsedim. Ardından ona yukarı çıkıp biraz dinlenmesini söyledim. Kerem yukarı çıkarken Akselin yaralarına pansuman yapmaya başlamıştım bile. Eda bana malzemeleri uzatırken hiçbir şey söylemiyordu. Bu sessizlik canımı sıkmaya başlamıştı. Belki Akselle konuşarak keyfim yerine gelirdi.
Z:Vallah sana Karabela derdim ama güzel dayak yemişsin.
A:Benim dikkatim dağıldı o yüzden vuramadım. Seninki de maşallah yememiş içmemiş kas yapmış. Adamda öküz cüssesi var lan!
Eda da ben de bu söylediğine hafif bur kahakaha atmıştık. Bana ne yaparsa yapsın o benim kardeşimdi. Onun üzümesine dayanamam. Yüzü gülünce benim de gülesim gelir. Ağlayınca benim de canın yanar. O benim bi parçam.
Ben lafa girmeden Eda konuşmuştu.
E:Benden nefret ediyor musun?
Z:Senden asla nefret edemem. Etmem.
E:Ama bana kızgınsın.
Z:Hayır. Sadece kırgınım. Bunu neden yaptığını hala anlamış değilim.
E:O gece annemlerle kavga etmiştim. Bana sürekli 'biraz ablana çekseymişsin' falan diyince sinirlendim. Evden kaçtım. Sonra Melis beni buldu. Konuştuk ve sana olan
-aslında olmaması gereken- öfkemle hareket ettim. Özür dilerim.Yanımızda olan Akseli tamamen unutmuştuk.
A:Tamam bu kadar duygusallık yeter. Bana Melisi ayarlıyo musunuz yoksa-Keremimizin deyimiyle- ben halledeyim mi?
Z:Yarın İstanbula dönelim. Artık saklanmak istemiyorum. Merak etme Melisle konuşurum. En azından denerim.
A:Ah be Zeyno! Keşke herkes senin kaar mükemmel olsa.
Z:Keşke. Ama bu dünyada benim gibisini bulamazsın.
Aksele sarıldım. Eda yanımızdan ayrılırken Kerem de yanımıza geldi. E tabi Kerem bu durur mu hiç. Beni kolumdan tutup Akselin koynundan aldı. Hayır yani elli kere dedim o benim abim diye ama dinleyen kim? Karşıdaki koltuğa oturup benide üzerine çekti. Ben onun göğsüne kurulurken Aksel konuştu.
A:Ah be güzelim! Daha öküzü yok muydu da bunu buldun?
Z:Aksel yeter artık. Kavga etmenizden bıktım.
Keremin koynuna daha da yerleştim. Boynunun kenarına küçük bi öpücük kondurdum. Kasılan çenesi onu ayrı çekici yapıyordu.
K:Güzelim zaten zor duruyorum kaşınma istersen.
Kıkıradayıp yerimde daha çok yayıldım. Kerem de kolunu arkadan bana sardı.
A:Zeynep konuşalım mı biraz?
Z:Tabi konuşalım.
Gözleri ve kaşlarıyla Keremi işaret etti.
A:Özel.
Kafamla onayladım. Keremin yanağı güven verircesine bir öpücük kondurup Akselin arkasından gittim. Mutfağa vardığında aniden durdu ve bana döndü.
A:Aramızda neler olduğunu gerçekten merak ediyo musun?
Z:Hayır.
A:Neden?
Z:Çünkü artık öğrenmek istemiyorum. Boşver gitsin. Sonuçta bişey yaşamışsınız ve bu sizi düşman yapmış. Tekrar dile getirmenin bir alemi yok.
Aksel burukça gülümsedi.
A:Ya sen ne kadar büyümüşsün ya. Ama yine de bunu bilmelisin belki de. Bu sadece bizimle ilgili değil seninle de ilgili.
Z:Anlamıyorum Aksel. Ne demek istiyosun?
A:Bizim Keremle zaten sıkıntılarımız vardı. Sonra biz bişey öğrendik. Daha doğrusu-
K:AKSEL! ONA NLATTIN MI LAN? HA! SÖYLESENE ONA BİŞEY SÖYLEDİN Mİ?
A:Sakin ol. Bişey söyleyemeden sen geldin.
Z:Yeter artık. Sırlarla yaşamak istemiyorum. Noluyo bana da anlatın artık.
K:Güzelim olmaz.
Z:Kerem nolur. Artık hayatımda neler olup bittiğini öğrenmek istiyorum. Ben bıktım tamam mı? Ben artık tükendim. Anlatın artık şunu.
Gözyaşlarım benden izinsin gözlerime veda ediyordu.
A:Kerem bunu ona yapamam. Bilmesi gerek.
K:Ya öğrendiğinde? O zaman sence de daha kötü olmayacak mı?
A:Tamam anlatma. Ama bizi asla affetmicek.
K:Affedicek.
A:Kendini kandırmaktan başka yaptığın birşey yok senin. Affetmicek.
Z:Yeter. Tamam boşverin. Hiç olmamış gibi davranalım.
Ardından arkamı dönüp odama ilerledim. Ağlamaya devam ediyordum. Birkaç günde ne de çok ağladım böyle. Kapımı kapatıp valizimi çıkarttım. Eşyalarımı içine yerleştirmeye başladım. Telefonumu açıp mesajları kontol ettim. Onlarca mesaj onlarca arama. Hepsini es geçip valizi kapatıp yatağımdan indirdim. Yerini ben aldım. Ve tahmin edin hadi... Evet yine ağıyorum. Bi de nedenini bilsem daha da mükemmel olucak. Belki de Keremin benden bu derece önemli birşey saklaması ağırıma gitti. Bilmiyorum. Keşke o sırada Aksel gelmeseydi de Kerem söyleseydi. Acaba neydi o çok önemli olan şey? Düşüncelerimi bölen kapının açılması oldu.
K:Gelebilir miyim?
Kapıdan kafasını uzatmış bana masum masum bakıyordu.
Z:Evet.
Yatağa doğru yaklaşıp yüzümün önünde eğildi ve yere oturdu.
K:Neden ağlıyorsun?
Z:Bilmiyorum.
Kereme sırtımı döndüm.
K:Bana arkanı dönme. Söyleyemem.
Ona dönmeden konuştum.
Z:Neden?
K:Canın yanar...
Bölüm sonu.
Ben geldim! Haftanın her günü voleybol antrenmanım var ve eve aşırı gorgun geliyorum. Bulabildiğim her fırsatta yazmaya çalışıyorum. Bölümleri votelamayı ve yorum yapmayı unutmayın. 😊😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ortak (ZeyKer)
FanficGözlerimi açtığımda bi odadaydım ama burası benim odam değildi. Yatakta doğrulacağım sırada kapı açıldı. İki yeşil göz bana bakıyordu.