Z.A.
Evet şu anda bizli günümüzün sona ermesine tamı tamına 2 dakika 54 saniye var. 53. 52. 51. 50. Zaman hiç durmadan akıp gidiyor. Hiç bitmesin istiyorum bugün. Ama bitecek. Biliyorum. 'Bitmesin o zaman affet' diyor bir yanım. Ama bir diğer yanımsa 'Sana yaptıklarını unutma diyor'.
Arada kalmışlığın verdiği hisle ciğerim yanarken daha da sokuluyorum sevdiğime. Ne kadar kötü değil mi sevip de kavuşamamak? Belki e buna engel olan benimdir. Belki de kavuşmamıza ben engel oluyorumdur. Hayır Zeynep sana yaşattıklarını hatırla. Ne hale geldiğini hatırla. Ama bilerek yapmadı. Kendisi istemedi. Onu benimle tehdit ettiler. Son 20 saniye. Karar vermem için. 15. Çok az zamanım var. 10. Ya şimdi bitecek. 5. Ya da sonsuza kadar devam edecek. 0. Bekledim. Kollarının arasında öylece hiçbir şey yapmadan bekledim.
K:Zaman doldu.
Z:Evet.
K:Şimdi nolucak?
Z:Kerem...
K:Biliyorum. Şimdi olucakları. Yine benden gidiceksin. Ama sadece fiziksel olarak. Sen benimsin. Benden istesen de gidemezsin.
Z:Sana geri dönmeyi o kadar istiyorum ki...
K:O zaman dön.
Z:Kerem... Bilmiyorum. Yaptıkların hâlâ aklımda yer ediniyor. Onları bir türlü savuramıyorum. Kalbim her şeyi unutmaya hazır. Ama aklım buna izin vermiyor.
K:Zeynep. Bir kez olsun kalbini dinlesen. Bir kez olsun affetsen? Olmaz mı?
Yüzüne uzunca baktım. Her bir detayını aklıma kazırcasına. Sonra ayağa kalktım. Onun da kalktığını hissettiğimde ona döndüm.
Z:Olur.
Önce yüzüme baktı. Aynı benim gibi. Her bir detayını aklına kazırcasına. Sonra düşündü. Hayal mi acaba diye. Biliyorum. Çünkü ona o kadar bağlıyım ki. Kafasını yere eğdi. Gözlerini sımsıkı kapattı. Biliyorum. Bu da ağlamamak için. Ama dayanamadı. Gözünden damlayan o yaş benim acılarımmış gibi hissettim. Onu kollarımın arasına çektim. O büyük bedenine rağmen. Boynuna kollarımı sarıp onun da belime sarılmasına izin verdim. Burnunu boynuma dayayıp hıçkırarak ağlamaya başladı. İşte acılarım. Acılarımız. Bir bir onun gözlerinden dökülüyordu. Ağlamak istedim. Ama yapamadım. Sebebini bilmeden ağlayamadım ve sadece sarıldım.
Normal bir sarılma değildi bu. Yaşadıklarımızı unutturup birbirimize karışmamızı sağlamıştı. İki boya gibiydik. Siyah ve Beyaz. Birbirimize karışıp grinin en güzel tonunu oluşturuyorduk.
Kollarımı ondan ayırdım. Kafasını hâlâ kaldırmamıştı. Ellerimi yüzünün iki yanına koyup yüzüme bakmasını sağladım. Başparmaklarımla gözyaşlarını silip sağ gözüne dudaklarımı bastırdım. Yüzüne bakıp gülümsedim ve bu sefer dudaklarımı tapılası dudaklarına esir ettim.
(Azıcık +18 bi kısım. İstemeyen okumayabilir.)
Dudaklarımız birbirinin üstünde dans ederken Keremin ağzımın içine dilini ilerletmesiyle istemsizce inledim. Bu onu mutlu etmiş olacak ki kalçalarımdan kavrayıl beni kucağına aldı ve yatak odasına doğru yürümeye başladı. Bir anda sendelediğinde kahkahamı tutamadım.
Z:Dikkatli ol.
K:Şu anda mı? Sağol almayayım.
Yürümeye devam etti. Sırtım yumuşak bir zemine değdiğinde bunun yatak olduğunu anlamam uzun sürmedi. Beni öpmeye devam etti. Ben üzerindeki tişörtü çıkartıp bir kenara fırlatırken o da doğrulmamı sağlayıp üzerimdekini bambaşka bir kenara fırlattı. Tekrar dudaklarıma kapanacağını sandığım sırada boynuma yöneldi. Bıraktığı öpücükler ve ısırıklar inlememe sebep oluyordu. Boynumun sadece bir kısmına odaklandığında canımın acısıyla bağırdım.
Z:Kerem...
K:Bu iz senin benim olduğunu ve sonsuza kadar da öyle kalacağının işareti. Bu geçtikçe yerine yenisi gelecek.
Tekrar işine döndüğünde artık ikimiz de dayanamıyorduk. Vücutlarımızın birleşmesiyle bıraktığımız inlemeler geceye armağan olmuştu.
(+18 son)
Gözlerimi yavaşça araladım. Yüzüme vuran gün ışığı gözlerimi acıtıyordu. Kafamı tekrardan Keremin göğsüne gömdüm. Sonra kafamı kaldırıp güneşten parlayan saçlarına ellerimi götürdüm. Bu adamı nasıl bırakabilirdim ki? Onu bu kadar severken onu terk edemezdim. Aşık olmak bu işte. Ne kadar istesen de onu bırakamıyorsun. Gözlerini kırpıştırarak açtı ve yüzüme baktı.
K:Bu bir rüya mı?
Z:Hayır. Eğer rüyaysa bile hiç bitmeyecek.
K: Beni bırakmadın.
Z:Hayır bırakmadım. Bırakamadım. Bırakamam.
K:Sana o kadar aşığım ki... Bunu kelimelere sığdıramıyorum. İstesem de anlatamıyorum. Sadece aşığım işte.
Yüzüne yaklaşıp tapılası dudaklarına bir öpücük bıraktım. Geri çekildiğimde gözleri kapalıydı ve yüzünde anlamını belirleyemediğim bir sırıtış yer alıyordu.
Z:Kerem?
K:Hmm.
Z:Nedem öyle gülüyorsun?
K:Bilmem sadece içimden gülmek geliyor. Ve... Gülüyorum işte. Neden sordun? Gülmeyeyim mi?
Z:Hayır hayır. Gül. Sadece... Seni ilk defa böyle gülümserken görüyorum. Ve bu hoşuma gitti ama aynı zamanda da kötü hissettirdi.
K:Pekala kötü hissettirmesinin sebebini öğrenebilir miyim acaba?
Z:Şöyle ki, sen genellikle gülen bir insansın ve-
Kaşlarını olabildiğince çatarak sözümü kesti.
K:Orada dur bakalım. İlk olarak ben genellikle gülen bir insan değilim. İkinci olarak ise ben sadece senin yanında bu kadar gülümsüyorum.
Z:Peki o halde teşekkür ediyorum ve devam ediyorum. Eğer sen dışarıdayken de aynen bu şekilde gülümsersen muhtemelen oradan pek fazla kız sağ çıkamaz. Bilmiyorum... Sadece seni sadece ben görmek istiyorum. Sadece ben kokunu alayım. O turuncu saçlarını sadece ben karıştırayım. Seni sadece ben seveyim istiyorum.
K:Güzelim. Ben zaten sana aitim. Bu da bütün kullanım haklarımın sana ait olduğunu gösterir. Bu anlattıklarının hepsine sadece sen sahipsin. Beni sadece sen sevebilirsin. Ha diyelim ki başkası da sevdi. En fazla ne olabilir ki? Sonuçta ben seni seviyorum. başkası neden umrumda olsun?
İşte bu adam. Benim aşık olduğum adam. Onun yanında her şeyi unuttuğum adam. Benim adamım.
Bölüm sonu.
Selam. Ben geldim. Bir kitap tanıtacağım. @8superisi12 Küçük Kasaba adlı bir kitap yazıyor. Henüz 1 bölümü var ve oldukça iyi görünüyor. Kitabına bakmanızı öneririm.
xoxo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ortak (ZeyKer)
FanfictionGözlerimi açtığımda bi odadaydım ama burası benim odam değildi. Yatakta doğrulacağım sırada kapı açıldı. İki yeşil göz bana bakıyordu.