5.bölüm

1.4K 35 2
                                    

okuyucum henüz az ama destekleyenlere teşekkür ederim :)

"bir yeremi gidiyordunuz gençler"

"şey biz hava almaya çıkmıştık" dedim. aptalca.

adam bi kahaha koydu.

"hahahahah bu kadar hava yeter sanırım. zorluk kullanmadan geçin arabaya."

kerem her an patlıcakmış gibi duruyordu.

ve bileğimden sıkıca tutup hemen hemen yolun kenarındaki yani arkamızdaki ormanı gösterdi. beni aniden çekişmeye başladı.

"koş derin koş!"

hala bileğimden sıkıca tutarken çok hızlı koşuyorduk. arkamızdaki adamların da bize nerdeyse yetişecek olduğunu hissettim. yoruldum ve keremide ben yavaşlatıyordum. ama benim elimde değildi. 

"hadi derin acele et!"

ben iyice bitmiş bi haldeyken iki büklüm oldum.

 birden kendimi keremin omzunda buldum. başım sırtına doğru uzanıyordu. ayaklarımda karnına. ayaklarımla karın kaslarını hissediyordum. of ne diyorum ben be bu durumda bunu düşünemem!

kerem deli gibi çok hızlı koşuyor benim üstünde olmama rağmen. arkadaki adamlar geride almıştı. arada tahminim bi 20 25 metre filan vardır heralde. şuan görünmüylarda.

hemen mağara yada bi sığınak gibi bişeyin önünde durdu.

beni indirip girmem için işaret etti. çok dardı burası ve çok pis görünüyordu. heryerinde otlar çevriliydi. dışardan bi sığınak olduğu bile belli olmuyordu. yakından anlaşılıyor sadece.

"ben buraya hayatta girmem" dedim

"başka çaremiz yok. adamları istiyorsan gelirler birazdan. girceksen acele et hadi!"

fazla diretmeden küçücük deilktenönce kafamı uzattm ve sonra kendimi içeri attım. tahmin ettiğim gibi kötü kokuyordu ve içersi çok küçüktü. ikimiz nasıl sığıcaz ço merak ediyorum doğrusu.

keremde önce kafasını sokup yanıma geldi. dipdibeydik resmen yapışık ikizler gibi. ama kaycak yer yoktu mecburdum.

"nereye gitti lan bunlar" o adamın sesini duydum biraz uzaktan geliyordu sanki.

"geliyorlar!" dedim ve anında ağzımı kapattı.

gözlerinde sadece endişe vardı. benim gözlerimde ise korku ve endişe.

"sesini çıkarma" çok sessiz bi şekilde söyledi zor duydum.

"dağılın lan hemen arayın şunları! patron bizi öldürcek! diye bağırıyordu gorilin adamı.

ikimizde nefeslerimizi tutmuş bekliyorduk. buraya girmeseydik çoktan yakalanırdık belkide. kerem konuşmucamı anlayınca elini ağzımdan çekti.

bi yarım saat daha öyle durduktan sonra bu kez başka bi adamın sesini duydum yine uzaktan geliyordu ses.

"ormandan çıktılar heralda yürüyün başka yeri arayalım" 

sonra çalılardan çıkan hışırtı sesleri uzaklaştı

ikimizde nefeslerimizi verip birbirimize baktık. ben 'ne' dercesine bi bakış attım. oda önüne döndü.

"ne yapıcaz?" dedim

"gittiklerinden emin olasaya kadar bekliycez" kendinden emin bi şekilde konuştu.

"bu daracık alanda daha fazla nasıl seninle durucam bilmiyorum"

"bende sana meraklı değilim ufaklık. işim için burdayım" dedi.

yine sinir etmeyi başardı. tebrikler!

"deve!"

"ufaklık"

"deveeee!"

"bu durumda bile tartışabiliyorsun benimle" dedi

"sinir etme sende" dedi.

"çalıştırdığın yetmiyomuş gibi bide sinir oluyosun" dedi imalı bi şekilde. kantinde ona yaptığım hakaretleri hatırlatmaya çalışıyordu.

"şeyy benn" dedim ama çümlemi yarıda kesti.

"hadi çıkalım sanırım gittiler" dedi 

o çıkınca bende peşinden çıtım içerde 1 buçuk saat falan kalmıştık ve popom uyuşmuş ayağa kalkınca bi değişiik oldum.

geldiğimiz orman yolundan geri yürümeye başladık anayola.

yol boyunca hiç konuşmadık sadece araba bana dönüp bakıyordu.

anayola vardığımızda o arabaları durdurmaya çalışıyor ama yine kimse durmuyordu. sonunda bi yaşlı adam ilerde durunca kerem onun yanına gitti bişeyler konuştular ama duymadım.

sonra kerem bana gel anlamında el işareti yapınca oraya doğru ilerledim. arka kapının kapısını açtı ve bindi daha sonrada ben bindim.

yaşlı adam bize "ee gençler çocuğunuz varmı?"

bende hemen atladım "ne çocuğu"

"yok amcacım biz daha evleneli 2 ay oldu düşünmüyoruz henüz" dedi 

ben kereme anlamamışçasına bakışlar atıyordum ama sonradan dank etti. demek kerem evli olduğumuzu söyledi. onla ben evli olmak? ıyy.     adam yaşlı tabi kabul etmesini kolaylaştırmak için demiştir.

yaşlı adam da "valla ben oğlanı çok sevdim kıymetini bil kızım, benim hanım benim kıymetimi bilmez"

bende "biliyorum zaten" dedim. yalan söylemek o kadarda kötü bişey değilmiş.

bi yarım saat sonra eve yakın olan bi sokağın başında durduk. yaşlı adama teşekkür edip indik aşağı.

"evli olduğumuzu söylemene gerek yoktu olamaz zaten" dedim ve çimdikledim kolunu

"manyakmısın sen ya neler yaşadık ve senin düşündüğün te şey bu. al işte evine geliyoruz"

"tamam" diye kestirip attım.

işte evim görünmüştü. evi bu kadar özlüceğimi tahmin etmezdim.

biraz kısa oldu ama her zamanki gibi bugün bitane daha bölüm gelicek :)

Yeni ŞoförümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin