when you step harder

2K 337 223
                                    

"Jungkook! Bu da ne demek?!"

Yoongi sinirle çıkışmıştı küçük olana. Jungkook Seokjin'e iyice yanaşmış, gözyaşları birikmişti göz pınarlarında.

"Hoseok suçsuz muydu Jungkook?! CEVAP VER BANA!"

Seokjin bir hışımla ayağa kalktı ve Yoongi'ye işaret parmağını doğrulttu.

"Ona bağırma Yoongi!"

Diğerleri de bir yandan sorular sormaya ve Jungkook'a baskı yapmaya devam ediyordu. Yoongi sinirle soluyup geri yerine geçti.

"Herkes çenesini kapatıp otursun ve Jungkook'un açıklama yapmasına müsaade etsin."

Namjoon konuştuğunda herkes ona döndü ve kısa bir sessizliğin ardından dediğini yaptılar. Mülakattaymış gibi hepsi bir sıraya, Seokjin ve Jungkook'ta onların karşılarına oturmuştu.

"Anlatmak istiyor musun?" diye sordu Seokjin sadece Jungkook'un duyabileceği bir sesle. "Anlatmak zorunda değilsin."

Jungkook sonunda dayanamamış ve küçük bir bebek gibi ağlamaya başlamıştı. Yüzü acıyla buruşmuş gözlerinden durmadan akan yaşlar dudaklarının bükülmesine sebep olmuştu.

"Anlatmam gerek... Hoseok hyung-" dedi ve bir hıçkırık kaçtı dudaklarından. "B-benim yüzümden öldüyse..."

"Hayır, hayır kimse ölmedi Jungkook sakinleş ve anlat. Kimse sana kızmayacak, kimse sana bağırmayacak. Hepimiz söz veriyoruz."

Seokjin sinirli bakışlarını beş arkadaşına çevirdi.

"Öyle değil mi?"

Diğerleri sessizce onaylamıştı.
Jungkook bedenini dikleştirdi ve bir kaç kere burnunu çekip gözyaşlarını sildi. Anlatmak çok zor olacaktı ama Hoseok için yapmalıydı.

Bundan tam 256 gün önce yapması gereken işi şimdi bitirmeliydi.

Herkesten, özellikle onlardan korksa bile artık bunu gizlememeliydi.

"Ben... Hoseok hyunga suç attığımda gerçekten bana o şeyleri yapan biri vardı. Birileri. Yani, kendi kendime zarar verip Hoseok hyungun hayatını mahvetmek istemedim asla istemedim... benim arkadaşımdı o."

Tekrar gözyaşlarının geldiğini düşündüğü bir anda başını geri atıp elini yelpaze yaptı gözlerinde. Boğazını temizleyip eski haline dönerek konuşmaya devam etti.

"Birileri bana zarar verdi, doğru. Size anlattığım her şeyi birebir yaptılar bu da doğru... ama Hoseok hyung değildi. Hoseok hyung, o beni kurtarmaya çalışmıştı."

Seokjin şaşkınlıkla kaşlarını çattı. Diğerlerinden daha kötü hissediyor olmalıydı kendini, sonuçta Jungkook'a koşulsuz inanan oydu.

"Seni kurtarmaya mı çalışmıştı?"

"Soru yok dedin Seokjin."

Taehyung sinirle solumuştu büyüğüne. Jungkook'u pür dikkat dinliyordu çünkü biliyordu. Hoseok'u bulmanın yolu ondan geçiyordu.

"O...birileri yine bana o şeyleri yapıp eğlenirlerken Hoseok hyung bir anda girdi evime. Kapıyı açan olmayınca posta kutusundaki anahtarları bulmuş. Beni öyle görünce ortalığı ayağa kaldırdı, bir tanesine yumruk attı ve diğerini tekmeledi. Kurtardı işte beni! Fakat hata yaptı, bırakıp gitmeli, görmemiş gibi davranmalıydı. Onların elinden bir kere kurtulmuştum ama devamı gelmedi. Yanlarına geldiğim her anda bana Hoseok hyungada aynı şeyleri yapacaklarını söyleyip tehdit ettiler. Sonra içlerinden biri herşeyi, tanıdığım herkese anlatmamı istedi. İlk başta onu anlamadım kendini neden açığa çıkarmak istediğini bilmiyordum ama sonra... sonra suçu Hoseok hyunga atmamı istedi. Dediğini yapmazsam öldüreceğini söyledi."

"Sende yaptın ve Hoseok 'un ölmesini göze aldın."

"Hayır hayır Jimin asla öyle birşey istemedim. Bana söylenenleri birebir Hoseok hyunga anlattım ve o kabul etti bunu. Benden bilsinler dedi, seni bir şekilde kurtardığımızda anlatırız dedi ama dayanamayacağını ve sizin, onun üstüne bu kadar gideceğinizi tahmin edemedik ikimizde. Sonuç olarakta dayanamadı zaten. Çok, çok üzgünüm. Hoseok hyungu geri istiyorum aramıza dönsün istiyorum..."

Taehyung derin bir iç çekti ve saçlarını karıştırdı oturduğu yerde. Ne yapacağını bilmiyordu. Hiçbir ipucu yoktu. Hiçbir şey. Sadece Hoseok'un suçsuz olduğuna sevinebilirdi şuan ama, o çoktan canına kıydıysa.. bunu nasıl yapabilirdi?

"Kimdi peki?" dedi Yoongi. "Kim yaptı sana bunları?"

Jungkook endişeyle gözlerini kaçırıp başını aşağı eğdi odadakilere karşı. Herkesin duyabileceği bir şekilde, yinede acı dolu bir mırıltı çıkmıştı dudaklarının arasından.

"Üvey anne ve babam."

gospel #btsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin