Taehyung otel tabelasının önünde durdu ve odalardan yanan sarı ışıkların aydınlattığı pencereleri izledi bir süre. İçlerinden birinde gözüne Hoseok'un silüetinin çarpmasını dilemişti fakat bu dileği gerçekleşmedi.
Otel, ne fazla ihtişamlı ne de fazla kötü durumdaydı. Butik oteldi ve temiz, bakımlı olmasına rağmen şirinliğinden ödün vermemiş, beş yıldızlı normal oteller gibi ciddileşmemişti.
Taehyung içeri girdi ve gözleri yukarı katları tararken resepsiyonun önüne geldi. Masanın arkasındaki genç kız ona gülümsemiş ve sevimli bir ses tonu ile 'Hoşgeldiniz.' demişti.
"Merhaba, hoşbuldum."
Elleri masaya yerleşti Taehyung'un ve gerginlikle ritim tutmaya başladı.
"Bir oda kiralamak için mi gelmiştiniz?" diye sordu genç kız. Taehyung elini hızla masadan çekip bir süre kıza öylece bakmıştı. Gerginliğinden dolayı konuşmayı unuttuğunu yeni fark ediyordu.
"Oh...evet, hayır. Ben geçen gün otelinizi aradım ve bir bey ile sohbet ettim. Ona burada kalma ihtimali olan bir arkadaşımı sormuştum fakat o yanıt vermedi. Şimdi de, bilgiyi yüz yüze almak için buradayım."
Taehyung'un aniden sıraladığı uzun cümleleriyle genç kız ondan biraz da olsa çekinmişti. Onu tanımıyor ve ne kadar güvenilir bir insan olduğunu bilmiyordu.
"Ne tür bir bilgi istiyorsunuz?"
Taehyung anlamsız ifadesinden kurtulmuş ve bir kaç saniyede daha normal gözüken bir hale bürünmüştü.
"Bana Jung Hoseok isimli birinin burada kalıp kalmadığını söyleyebilir misiniz?"
Genç kız duyduğu isimle kaşlarını çattı.
"Bu bilgiyi size verirsem ne yapacağınızı sorabilir miyim acaba?"
Taehyung tekrar ellerini masaya yaslayıp birazcık öne eğildi.
"Bakın genç hanım, bu önemli bir konu. Arkadaşımı günlerdir arıyor fakat bulamıyorum ve onun burada olma olasılığı çok yüksek. Yani lütfen bana yardım edin."
Genç kız sıkıntıyla derin bir nefes vermişti dışarı. Ne yapacağını bilmiyordu. Bir olayın ortasında kalmayı ise hiç istemiyordu. Bu yüzden aklına gelen ilk şeyi uygulamaya karar verdi.
"Peki. Durum buysa size yardım ederim. Jung Hoseok isimli biri kalıyor burada, evet."
Taehyung'un gözleri parlamıştı.
"Hangi odada?!"
Heyecanla sordu.
"205 numara."
Taehyung içten bir şekilde gülümseyip teşekkür etti. O, odaların olduğu yere doğru yönelirken genç kız da yetkili kişiyi bulmaya gitmişti.
Eğer bir olay çıkacaksa, sorumluluğu büyüklere bırakmak en iyisiydi.
***
Taehyung ikinci kata neredeyse ışık hızında çıkmıştı. Koridoru, bütün kapı numaralarına bakarak geçti ve en sonunda 205 numaraya ulaştı. Beklemeden, düşünmeden kapıyı tıklatmıştı. Hoseok karşısına çıktığında boynuna sarılmaktan başka bir şey yapacağını düşünmüyordu.
Sarılacak ve defalarca af dileyecekti.
Belki, eskisi gibi olmasa da, affedilirdi.
Kapı açılmayınca bir kez daha çaldı.
Yaklaşık iki dakika bekledikten sonra hala tek bir hareketlilik yoktu. Kulağını kapıya yaslayıp herhangi bir ses duymayı denedi. Hiçbir şey yoktu.Endişelenmeye başlıyordu.
Geldiği an ki hızıyla aşağı indi. Ya Hoseok'a bir şey olduysa diye düşünmeden edemiyordu. Odadan ses bile gelmiyorsa ne olmuş olabilirdi? Bundan iyi bir şey çıkma olasılığı neydi?
Gözleri, altından kayan zemine sabitlenmişti. Telaşla resepsiyona doğru yürüdü.
"Söylediğiniz odaya gittim fakat odadan hiçbir cevap gelmedi. Bir sorun olabi...lir mi?"
Ve başını kaldırdı. Gördüğü kişi, dudaklarının ve bacaklarının mühürlenmesine sebep olmuştu.
Hoseok tam karşısında, siyah gözleri ve daha da koyulaşmış kahverengi saçlarıyla öylece duruyordu. Resepsiyon masasının önüne geçmiş, resepsiyonist üniforması giymişti. O da Taehyung gibi şaşkındı.
Taehyung yavaşça çatılan kaşları ve dolan gözleriyle büyüğüne yaklaştı.
Düşündüklerini birebir uygulayacağını asla tahmin etmezdi ama duruma bakılırsa, uygulayacaktı.
"Hoseok hyung..." dedi sessizce.
İyice yaklaştığında da ona sıkıca sarıldı.
Ellerinin birini beline, birini ensesine koydu ve onu kendine daha çok çekti. Başı, onun boyun girintisini bulmuştu."Taehyung..."
Kokusunu içine çekebildiğine inanamıyordu. Ona dokunabildiğine inanamıyordu. Oysa bir yerde, o bile Hoseok'un ölü olduğunu düşünmeden edememişti. Ama buradaydı işte, yaşıyordu.
"Özür dilerim." dedi, Hoseok da yavaşça ellerini onun beline dolarken. Bunca zaman, içinde bir nefret büyüttüğünü düşünürken bunun aslında özlem olduğunu yeni fark ediyor olmalıydı büyük olan.
Taehyung'u sıkıca sardı ve küçüğü hala özür dilemeye devam ederken gülümsedi.
İkisi de çok özlemişti.
Fakat neyse ki, artık birliktelerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gospel #bts
Fanfiction- Jung Hoseok; depresif, intihara meyilli, kayıp. Başlangıç: 7 Ocak 2017 Bitiş: 16 Şubat 2017