"238 gün."
"Saymayı bırak artık."
Yoongi elindeki kalemi yere bıraktı. Ona ağır gelen bedenini ise güç bela Jimin'in yanına bırakmıştı.
Enerjisi yoktu eskisi gibi. İsteği yoktu hiçbir şey için. İçindeki suçluluk duygusu yakıp bitiriyordu, bu duygu o kadar yoğundu ki başka bir duyguya izin vermiyordu.
Jimin ise ondan farklı olarak korkuyordu. Kendisi adına değil, arkadaşları adına değil, Hoseok için korkuyordu.
Ya ölmüşse ne olurdu?
Ya saydıkları tüm o günler bir hebaysa ne olurdu?
Hoseok'un kaybolduğu gün, evinde intihar etmiş olmasına dair bir kanıt bulunmamıştı. Yakınlardaki köprüde, boş araziler ve terk edilmiş evlerde de iz yoktu.
Ölmüş olmamalıydı ama olabilirdi. Yaşıyor da olabilirdi.
Jimin'in duyguları çok karışıktı.
Çünkü ne Hoseok'un yaptıklarını affedebiliyor, ne de ona söylediklerine karşı pişman olmaktan kendini alıkoyabiliyordu.
Dibe batmıştı, altı bedenle birlikte denizin dibini boylamıştı.
Şimdi ise ölmesini dilediği Hoseok'tan gelmesini diliyordu.
Gelip altısını birden yüzeye çıkarmasını diliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gospel #bts
Fiksi Penggemar- Jung Hoseok; depresif, intihara meyilli, kayıp. Başlangıç: 7 Ocak 2017 Bitiş: 16 Şubat 2017