and he's gonna forgive you

2.1K 300 128
                                    

"Seni affediyorum."

Hoseok bağdaş kurmuş, yatağında oturuyordu. Bir saat kadar önce kaldığı yere gelmişlerdi. Hoş, küçük bir otel odasıydı. Ellerini, cümlesini düzeltmek ister gibi havada salladı.

"Hayır, sizi affediyorum."

Taehyung gülümsemişti. İçten, kocaman bir gülümseme sunmuştu.

"Biliyor musun, korkmuştum. Affetmezsin diye. Ama sanki çok kolay oldu. Aslında her şey kolay oldu. Seni bulmak, seninle konuşmak..." dedi odadaki sandalyeden kalkıp Hoseok'un karşısına otururken.

"Belki saçma dersin Tae ama sanırım nedenini tahmin edebiliyorum."

Hoseok kendini Taehyung'a yaklaştırdı.

"Beni bulmanızı istedim. Gittiğimden beri, neredeyse iki ayda bir geri döndüm evime ama hiçbirinizin izi kalmamıştı artık. Sonra aramak istedim, kızgındım, vazgeçtim. Konuştuğum tek kişi Jungkook'un üvey babasıydı."

Son cümlesinden sonra, ağzından kaçırmış gibi dudaklarını eliyle kapatmıştı. Diğerlerinin gerçeği bildiğinden hala haberi yoktu.

Taehyung'un kaşları çatıldı. O pisliklerin hala Jungkook'u rahatsız ettiklerini biliyordu fakat Hoseok'a nasıl ulaştıklarını anlayamamıştı.

"Seni nereden tanıyorlar?"

Hoseok bir kez daha ellerini havada salladı.

"Boşver. Önemsiz bir şey."

Taehyung onun havadaki elini tutmuş ve indirmişti. Bırakmadı.

"Her şeyi biliyoruz Hoseok. Artık anlatabilirsin. Gittiğinden beri neler olduğunu baştan anlat bana."

Hoseok ellerini sıkan ele baktı bir süre. Demek ki bu yüzden gelmişti Taehyung. Bu yüzden aramışlardı onu.

Öyleyse eskisi gibi olmak istiyorlardı.
Hoseok bunu yapabilir miydi?

"Pek bir şey olmadı. Aslında, gittikten sonra ilk bir hafta bir ağaç evde kaldım."

"Annenle inşaa ettiğin yer. Oraya da gittim. Seni oradan buldum."

Hoseok gülümsedi kısa bir süreliğine ve anlatmaya devam etti.

"Sonra bu oteli buldum. Biraz param vardı, burada kalmaya karar verdim. Beni sevdiler, param da bitmişti, ben de burada çalışmaya başladım. Bu oda da artık benim evim."

Taehyung başını salladı anlamışcasına ve uzun süredir tuttuğu eli bıraktı. Parmakları Hoseok'un yanağına dokundu ve okşadı.

"İyi olmana sevindim."

Hoseok gözlerini kapattı bir süre yüzündeki küçük gülümsemeyle. Sessiz ortam kendini korurken, Taehyung bir soru daha yöneltti.

"Peki ya Jungkook'un babası?"

Büyüğü yutkunmuş, konuşmak istemediği konular gelip çattığından dolayı gerilmişti. Fakat anlatmak zorundaydı, hem, bunca zamandır dillendirmediği her şeyi dile getirme fırsatı bulmuştu.

"Arıyor işte ara sıra. Bana kimseye söylemememi tembihliyor, Jungkook'u soruyor ve telefonu kapatıyor."

Taehyung kaşlarını çattı bir kez daha. Siniri bozulmuştu.

"Jungkook Seokjin'in yanında kalıyor artık. Annesi ve babası arıyor ama fazla üstelemiyorlar. Bir ara babası aramış ve onu bulmasını söylemiş."

Hoseok başını iki yana salladı.

"Amaçları ne anlamıyorum. Neden üvey çocuklarına böyle bir şey yaptılar? Neden yapıyorlar? O kadar saçma ki."

"Ben de anlamıyorum. Ama bunu da çözeceğiz. Sen bir geri dön, her şeyi çözeriz."

Söylediklerinden sonra merakla baktı Hoseok'a. Büyüğünün yüzünde artık eski umutsuz ifade yoktu.

Belki burada daha iyi bir hayat yaşıyordu, daha mutluydu.

"Döneceksin değil mi?" diye sordu büyük bir cesaretle fakat cevaptan hiç umutlu değildi.

"Bilmiyorum Tae."

Hoseok gergince parmaklarıyla oynadı. Başını yere indirmişti.

"O kadar çok şey yaşandı ki... Benden nefret ediyorlardı. Sen de tabii."

Bacaklarını öne uzattı ve Taehyung onun yanına geçti. Tek kişilik yatakta yan yana oturmuş, Taehyung kolunu Hoseok'a sarmıştı.

Umutsuzdu. Hala umutsuzdu.

"Senden nefret etmiyoruz. Ne desem kar değil, ama etmiyoruz. Pişmanız."

Hoseok bir iç çekti usulca, parmakları Taehyung'un parmaklarını okşadı, gözleri kapandı. Taehyung kalbinin gerginlikle hızlandığını hissetti.

Özlemişti ve ne olursa olsun, eskisi gibi olamayacaksa bile altı arkadaşı ile birlikte olmak istiyordu.

Çok zor değildi bu fakat bir o kadar da güçtü.

Kabul ederse dönmeyi, Jimin ve Namjoon ile araları nasıl olurdu? Peki ya Seokjin ile? En çok onlar nefret kusmuştu Hoseok'a. Bütün kustukları duyguları ise içlerinden gerçekten geliyor gibi hissettirmişti. Hoseok'tan gerçekten nefret etmiş bile olabilirlerdi.

"Dönmek istiyorum Taehyung ama... korkuyorum."

Taehyung onun zorlandığını anlayabiliyordu. Asla Hoseok'u suçlamıyordu. Bundan böyle de suçlanan tarafın o olmasını engelleyecekti.

"Yanında olursam? Elini tutarsam? Yine de korkar mısın?"

Hoseok gülümsedi içten bir şekilde. Bu durumda bile küçüğünün sözleri onu neşelendiriyordu.

"O zaman korkmam."

Taehyung Hoseok'un çenesine koydu parmaklarını ve başını kaldırdı. İçleri gülen gözlere bakarken konuştu.

"O zaman her an yanında olurum."

Hoseok'un gülümsemesi genişlerken kollarını Taehyung'a sardı ve sıkıca sarıldı.

"O zaman dönerim."

***

Son.

gospel #btsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin