8. Bölüm - Düşük!

12K 1.1K 137
                                    


Herkese iyi akşamlar arkadaşlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkese iyi akşamlar arkadaşlar. Kitap olarak çıkan hikayelerini ilk yazıldığı şekilde yeniden Wattpadte yüklemeye karar verdim. Hikayeleri fırsat buldukça yayınlayacağım. En kısa sürede Benim Küçük Gelinim ve Goremedigin Sen hikayelerini de yayınlayacağım. E kitap olarak Google olayda paylaşıldılar. Almak isteyenler profilindeki kitap linkten alabilir. Ayrıca burada da yayınlayacağım onlar. Keyifli okumalar...

******

Sabahın ayazı yüzüne vurdukça içindeki ateşe inat daha da hızlanıyordu. Öfkesi tüm bedenine yayılırken kendisine seslenenleri duyacak durumda değildi. Bir süre daha ilerledikten sonra çatlayacak olan atını durdurarak şefkatle yelesini okşamaya başladı.

"Sende farkındasın değil mi bana olacakların?" Atını sevgiyle okşarken soğuk havanın yüzüne vurmasıyla artık bazı şeyleri daha net görebiliyordu. Gözlerini kapatarak içine temiz havayı çekerken daha net düşünebiliyordu. Sabah kahvaltıda gelen haberi sindirmesi kolay olmayacak olsa da bir çıkar yol bulmak için sessizliğe ihtiyacı vardı. Atından inerek büyük meşe ağacının dibine oturdu. Rüzgar sahibinin sıkıntısını sezmiş gibi genç kızın yüzünü yalamaya başlarken Melek onun bu hareketi karşısında günlerin biriktirdiği gözyaşlarını akıtmaya başlamıştı.

"Düştüğüm duruma inanamıyorum rüzgar. Anneme, babama her baktığımda içimi suçluluk duygusu kaplıyor. Babamın yüzünü yere eğmiş gibi hissediyorum. Bu zaman kadar başım dik bir şekilde baktığım gözlere artık bakamıyorum. Biliyorum, benim suçum değil... Biliyorum onunda bir suçu yok ama kader bizi aynı noktaya savurmayı seçti. Neden diye sormak isyana girer mi? Annem duysa bu düşüncelerimi çok kızardı. Bu halde nasıl dolaşırım? Herkesin bakışını nasıl yok sayarım? Babam güvense de bir süre sonra konuşulanlara dayanamayacaktır. Onun kötü bir şey yapmasına dayanamam. Bu sorumluluğu alamam." Melek her zamanki gibi atıyla dertleşirken uzaktan kendisini gören birkaç çalışan ona doğru ilerlemeye başlamıştı. Melek gelenleri görürken istem dışı atının eyerine her zaman sakladığı silahına uzanmıştı. İçinde kadın da olsa son olanlardan sonra ister istemez tedirgin oluyordu.

"Melek hanımın nasılsınız?" altı kişi içindeki üç kadından biri kendisine seslenmişti. Ağır adımlarla kendisine doğru ilerlemelerini izlerken diğer iki kadının yüzünde ki ifadeden hoşlanmadı.

"Nasıl olacak, onca olanlardan sonra?" diye diğer kadın söylenirken adamlardan biri kadını uyarmak için dürttü.

"Ne dürtüyorsun yalan mı? Herkes bunu konuşuyor."

"Söyle bakalım herkes neyi konuşuyor?" Melek dişlerini sıkarak konuşuyordu. Kadın genç kızın öfkesini anlayacak durumda değildi ve pişkin bir şekilde konuşmaya devam ediyordu.

"Ne diyecekler Sulaklı köyünün kızı Geçit köyünün beyiyle düşüp kalkar derler!" Kadın son anda ne söylediğini anladığında elini ağzına kapatırken Melek hızla sakladığı silahını çekerek kadının yakasına yapışıp alnına dayamıştı. Korkuyla genç kıza bakan grup ne yapacağını bilmez bir şekilde yalvaran sesle "Hanımım yapmayın, etti bir densizlik yapmayın hanımım" diye konuşurken gözü dönen Melek tıslar gibi konuşmasına devam etmişti.

KARA DUVAK (Yeniden)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin