33. Bölüm "Sırlar 2"

12.2K 1.5K 247
                                    

"Bölüm bir çok şeyi, açıklıyor aslında

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bölüm bir çok şeyi, açıklıyor aslında. Dikkatli okursanız anlayacağınızı düşünüyorum. Umarım seversiniz.   Seviliyorsunuz. Keyifli okumalar. 

,****

Genç adam ilk kez arabası yerine atının üzerine atlayarak belirlenen yere gitmeye karar vermişti. Akşamın çökmesine az bir zaman vardı ve acele etmesi gerekiyordu. Ahırların olduğu bölüme geçtiğinde bokslardan gelen haşin sesi duyduğunda kaşları çatıldı. Seyis atların arasında dolanıyor ama bir tanesini bir türlü sakinleştiremiyor gibi görünüyordu. Seri adımlarla seyisin yanına giderken "Ne oluyor burada?" diye sormuştu. Adam Asaf'ın sesini duyduğunda birden irkilse de kendisini hemen toparlamıştı.

"Beyim bu at yanına yaklaştırmıyor kimseyi? Son iki gündür yemekte yemiyor." Asaf adamın gösterdiği atı görünce istem dışı gerilmişti. Gözlerini kısarak "Desene sahibi gibi inatçının teki!" diye söylenirken Asaf'ın ne dediğini anlamayan adam söylemlerine devam ediyordu. "Beyim at yakında açlıktan ölecek, ne yapacağız?" Asaf adamı geri çekerek atla göz göze gelmeye çalışmış ama hırçın at ona pas vermekten ziyade ayağını yere vurarak tehditkar bir şekilde tepki vermeye devam ediyordu. Elini ata doğru uzatan genç adam bir yandan onunla iletişim kurmaya çalışırken diğer yandan yanında ki adama kendi atını hazırlamasını söylemişti. "Hadi oğlum, sana bir şey yapmayacağım." Asaf'ın yumuşak tonda çıkan sesi hayvanın dikkatini çekmiş olacak ki ayağını sabitleyerek burnundan solumaya başladı. Asaf başını iki yana sallayarak "Sahibin olacak inatçı, seni de kendi gibi eğitmiş anlaşılan." Asaf eline kenarda duran kovadan bir elma alarak ata doğru yaklaşmaya başladı. Onun her adımında rüzgar bir adım geri gidiyordu. Arkasında ki ahşap duvara dayandığında ise gidecek bir yeri kalmayan at, Asaf'ın kendisine yaklaşmasını huzursuz tepkilerle beklemişti.

"Al oğlum, sen açlıktan ölürsen sahibinde bizi öldürür!" Asaf aklına gelen görüntülerle gülümserken rüzgârın yeniden soluyarak kendisine bakmasını izlemişti. "Hadi... Gel oğlum!" Rüzgâr bir süre daha inat yaptıktan sonra Asaf'ın kendisine iyice yaklaşması ile bağırarak iki arka ayağının üzerine şaha kalkmıştı. Asaf geri kaçmak yerine iyice ata yaklaşmış ve atın yelelerini tutmaya çalışmıştı.

"Sen inatsan, bende inadım... Bunu sende o çok bilmiş sahibinde yakında öğrenecek." Rüzgâr korkutamadığı genç adama başını sallayarak tepkisine devam ederken Asaf elinde ki elmayı atın ağzına yaklaştırarak yedirmeyi başarmıştı. Başardığı şeyle gülümseyen genç adam bir elini atın ensesindeki yelelerine gezdirirken diğer eliyle de atı yedirmeye devam ediyordu. Seyis'in gelmesi ile yeniden huzursuz olan at Asaf'ın dikkatinden kaçmamıştı. Anlaşılan bu siyah savaşçı ile kendisi ilgilenmek zorunda kalacaktı.

"Beyim, ata fazla yaklaşmasaydınız? Geçen gün birini yaraladı." Asaf adamın uyarısına gülerek atın yüzüne bakmıştı.

"Bundan sonra bu atla ben ilgilenirim. Kılına zarar gelirse sahibi konağı başımıza yıkar." Genç adamın sözleri ile gülümseyen Seyis atın hazır olduğunu söyleyerek Asaf'a elinde ki yem kovasını uzatmıştı. Genç adam bir süre daha atla ilgilendikten sonra geç kaldığını fark ederek hızla atına binmiş ve oradan ayrılmıştı.

KARA DUVAK (Yeniden)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin