-Siz yaptınız, biliyorum-

530 27 3
                                    

Herkese iyi okumalar :D

Sabah kalkar kalkmaz Enes'in yanına gitmeye karar verdim. Kapılarını çaldım. Ama açan yoktu. Bir iki kez daha çaldıktan sonra belki uyuyorlardır diye düşündüm. Tam gidecekken kapı açıldı.

"Aman Tanrım Enes! Ne oldu?"

"Hiçbir şey. Gel içeri. "

İçeri geçerken konuşmaya devam ediyordum.

"Gözlerin mosmor. Bana yalan söyleme. Ne yaptığını söylesene. Babanla..."

"Şşşt"

diye susturdu beni.

Ağlamaya başladım. Kahretsin. Ne kadar güçsüz oldum son zamanlarda. Enes çok bitkin görünüyordu ve onu görmeye dayanamıyordum

"Bütün gece uyumadan konuştuk. Şimdi o uyuyor. Sakinleş azcık. "

"Tamam sakinim. Kahvaltıya inelim. Sonra uyursun. Hadi gel."

"Tamam"

deyip elimi tuttu.

Beraber kahvaltı ederken yanımıza Rüzgar geldi.

"Seninle abin yüzünden uğraşıyorum Enes. Piç kurusu Berke yüzünden! "

"Benim abim yok. "

diye bağırdı Enes.

"Senin bir abin var Enes. Adı Berke. Ve o bir katil."

Enes sinirle Rüzgara yumruk geçirirken ben öylece bakıyordum. Enes'in abisi bir katil miydi yani?

"Annen şu an nerde biliyor musun Enes? Kim bilir hangi erkeğin koynunda şu an? Gerçekleri öğrenmelisin Enes. Ailenin diğer üyeleri senin kadar saf değiller. "

"Nerden biliyorsun bunları? "

diye gürledi Enes.

"Benim babamı öldürdü çünkü. Sırf annenle yattı diye. Ve şu an Berke yok. Hangi cehennemde olduğunu kimse bilmiyor. Sen onun yerini bana söyleyeceksin."

"Bilmiyorum. Küçükken bizi terk eden o aptalların nerde olduklarını bilmek istemiyorum. Anladın mı beni? Bizi rahat bırak. Git Berke'yi bul."

"Sen bilmesen bile baban biliyor Enes. Onu öğreneceğim."

Rüzgar arkasını dönüp gittiğinde Enes sandalyeye tekme attı. Ayağa kalkıp onu tuttum. Odaya çıktığımızda babası odadaydı. Enes'e orda beklemesini işaret edip odaya girdim.

"Hoşgeldin Mavi. Enes burada değil. "

"Ben sizinle konuşmaya gelmiştim."

Yatağın üzerine oturdum.

"Ailenizin diğer üyeleriyle konuşuyor musunuz? "

"Sana konuşmadığımı söylemiştim. "

"Nerde olduklarını bilmiyor musunuz?"

"Bilmiyorum. Nerden bileceğim ki? Ne ima etmeye çalışıyorsun?"

"Hiçbir şey. Sadece yarası olan gocunur Mustafa Bey."

deyip odadan çıktım.

Bu adamın bir şeyler karıştırdığı belli oluyordu. Bunu en kısa zamanda öğreneceğim.

Hızla merdivenlerden aşağı indim. Bardaki Rüzgarı görüp yanına gittim.

"Mustafa Beyin bildiğini nerden biliyorsun? "

"Çünkü o da suç ortağı. "

"Saçmalama senin babanla yatmasına göz yutacağını mı düşünüyorsun?"

"Buna sinirlendiği için Berke'yle birlikte babamı öldürdüler zaten. Hala anlamıyorsun değil mi? Enes'te de katil potansiyeli var. Seni öldürebilir."

"Hayır. Sana inanmıyorum. Enes böyle bir şey yapmaz."

"Enes'in sinirini kontrol edemediğini biliyorsun Mavi."

Haklıydı. Allah kahretsin ki haklıydı. Ama Enes birini öldüremezdi. En azından beni öldürmezdi. Bana ihtiyacı var ve beni seviyor.

"Beni öldüremez. Çünkü beni seviyor. "

"Sinirlenince gözü hiçbir şeyi görmeyecek. Eğer Enes'in iyi biri olmasını istiyorsan babasından uzaklaştır."

Derin bir nefes alıp yanından ayrıldım. Sanırım haklıydı. Babası da bu konuda şüphe uyandırıyordu zaten. Nasıl söyleyecektim ona? Bütün ailesini kaybedecekti. Eğer ailesi bir katilse ailesiz kalmasını tercih ederdim. Ama o bunu ister miydi? Bir yandan babasının gerçek suratını ortaya çıkarmadan Enes'le konuşamazdım.

Eneslerin odasının kapısı açıktı.

"Siz yaptınız, biliyorum. "

diyerek içeri girdim.

Tahmin ettiğim gibi Enes içeride yoktu.Mustafa Bey bana ters ters bakıyordu.

"Siz bir katilsiniz."

diye ekledim.

Yine ağlıyordum. Yine. Yine ve yine.

Onun söyleyeceklerine odaklanmak için kapıyı kapattım ve sertçe suratına baktım.

MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin