-Hhapşuuuu,hhapşuuuu
Ses kulaklarıma baskı yaparken uykum 20.kez falan bölünüyordu.
Artık güneş doğdu diyip saatlerdir hapşuran baykuşun yanına gittim.Yatağın içine gömülmüş minik vücudu,hasta olduğunu gösteriyordu.
Saçları dört bir yana dağılmış uzun zamandır takmadığı gözlüğünün izleri yüzünden kaybolmuştu.Güzel bir kız olduğunu kesinlikle inkar etmezken elimi alnına doğru getirdim.
Ateşi yoktu,ama halsizlik belirtileri grip olduğunu falan gösteriyor olmalıydı.Gözlerini açtığında,onunla ilgilendiğimi anlayacak diye deve kuşu olup kafamı kuma gömesim gelmişti.
-Hapşurup duruyordun,yastıkla seni boğmaya geldim.
Dediğimde cevap vermedi.
Bana laf sokma girişiminde bulunmaması cidden kötü olduğunu gösteriyordu.
Tabiki eve gitmeyi hala düşünmüyordum.
Burada kalmak için boşuna uğraşmış olamazdım.
Yapacak birşeyim olmadığını anlayınca,çalışmaya başlayan telefonumla Baran'ın numarasını çevirdim.-Efendim uykulu sesi odasına gidip yanaklarını sıkma isteğiyle dolup taşmamı sağlarken kendime hakim olmaya çalıştım.
-Baran bizim odaya gelin!Zeliha iyi görünmüyor.
Dedikten sonra cevap beklemeksizin telefonu yüzüne kapadım.
Odaya dün gece geç gelmiş olmasına karşın üzeride oldukça ıslaktı.
Önemsenecek kadar ciddi görmediğim için yataktan kalkmamıştım.Bu kadar hızlı hasta olması cidden tuhaftı.
Kız barbi bebek gibiydi.
Ben günlerce ıalansamda bu kadar halsiz olmazdım.Doğama aykırıydı.
Kapının çalmasıyla bir Patron edasıyla"gir"diye bağırdım.
İçeri üzerinde eşofmanla Baran ve Özgür girince bizim yarıçıplak uyuyan baykuşun üzerini kapattım.Baran'ın gözleri uykudan açılmazken,Özgür oldukça endişeli görünüyordu.
Az önce benim yaptığım gibi elini bizim ineğin başına koydu.-Ateşi yok,ama iyi görünmüyor ne yapacağız.
Hemen gitmeyi düşünmediğim için,tabiki gitmek yönünde bir fikre tamamen karşıydım.
-Bilmiyorum,hastaneye falan mı gitsek?
Baran'ın parlak fikrine verecek cevap bulamazken,baykuş konuştu.
-Gerek yok sadece biraz yorgun hissediyorum.Ayrıca olası bir hastahane başvurusunda anneme haber gider.Sonra tabiki onu burda bulmak hiçbirimizin hoşuna gitmez.
Onu kafa sallayarak onayladıktan sonra Özgür yatağının köşesine otururken,Baran'da odadaki alaturka koltuğun üzerine oturmuştu.
Bende alaca renkli yer karosuyla bakışıyordum.-Tabi kızı böyleyse annesini düşünemiyorum.
Sesli söylemiş olduğum düşüncelerime sessizlik çok güzel cevap olurken,gitmemiz gerektiğine emin olmuştum.-Ne yapacağız peki? Özgür'ün sesine karşı düşüncelerimi hızlandırıyordum.
-Pekala yarın burdan gidelim.
Şimdi ben bilet almaya gidiyorum.Çünkü hasta bakmaktan hiç anlamam.Özgür sende o potansiyeli görüyorum.dedikten sonra banyoya girip üzerime yeni aldığımız şeyleri geçirdim.Banyonun temiz olması gerçekten harika bir lütufken güzel iç tasarımına hayran kaldım.Bu kadar beyaz olmasını işkencemsi hijyen koşullarına bağlayarak yüzümü bırkaç defa yıkadım.Soğuk su uyanmamı tabiki sağlamıyordu.Gümüş ayrıntılı aynanın içine bakmaktansa dışını süzmeye devam ettim.
Saçlarımı serbest bıraktıktan sonra aynadaki yansımamdan memnun olmasamda odadan çıktım.Telefonuma gelen mesajla kapının önünde Baran'ı beklemeye başladım.
Benimle geleceğini yazmıştı.
Aslına bakarsanız ondan kaçmaya çalıştığımı anlamış gibiydi.
Sormamasını istiyordum.
Ona bağlanmamak için kaçtığımı bilmemeliydi.
Sonuç olarak benimde bir gururum vardı.