Seher Başer
Umursamaz görünsede yaklaşık on dakikadır duvara bomboş bakıyordu beni korkutmadığını söylesem yalan olurdu.
Düşüncelerine,ona bakarak ulaşmak tabiki imkansızdı.
Duvarla yarışır bir dinginlikteydi,yüzünde tek bir mimik bile oynamazken parmağımı omzuna hafifçe değdirdim.
-Hey iyi misin?
Bana bakmadan kafasını salladı.
Gözünden akan sıvıyla kendime geldim,sanırım bir şey olmuştu ve bu onun inek kalbine ağır gelmişti.-Ne oldu?dedim kafasını çevirdi.
Elini sol göğsüne koyduğunda anladım.
Acı çekiyordu.
-Hey inek,aşık mı oldun?
Tepkisizliği süregelen devam özelliğine sahipti.
-Cevap vermiyorsan asaletinden değil,hüznünden değil mi?
Bu kadar saçma bir cümleyi kurmuş olamazdım herhalde derken güldüm.
Ev arkadaşım aşktan ağlarken gülmek ne kadar doğru bilmiyordum.
Belkide hiç doğru değildi.
-Özgür dedi zorla anlayabiliyordum onun olduğunu zaten.
-Evet dedim devamını getirmesini beklerken.
Sustu ve sustu..
Ne kadar sustuğu hakkında bir fikrim olmasada gecenin bir yarısı yanına gelmiş olduğum için biraz içim geçmiş olabilirdi.
Gözlerimi açtığımda hala öyle bekliyordu.
Ayağa kalktım.
-Bak seni gölgesinden korkan inek,birine aşık oluyorsun ama o çok mantıklı beynin aşkı açıklayamıyor diye varlığını gözden çıkarıyorsun.
Herşeyin bilimsel bir tanımı olmak zorunda değil bunu da beynime açıklayamassın tamam mı artık şu atan şeyle düşün bilirsin o klasik sözü
"Kalbinin sesini dinle"
Dediğimde gülümsedi.
-Sen dinliyor musun ucube?
Dediğindede ben gülümsedim.
-Dinlemesem herşeyi bırakıp gitmiş olmazmıydım?
Dediğimde
-Ilk kez mantıklı konuştun dedi,ben yatmaya gidiyorum.
Uzaklaştı odasına doğru giderken odama gitmeye üşenip bulunduğum koltuğa uzandım.Ne yapacağımı bilmez bir haldeydim.
Aslına bakarsan Baran'a olan karşılıksız hislerimi kendime itiraf etmeyi başarabilmiştim.
Bunun bir gelişme olduğunun elbetteki farkındaydım.
Sırada ne vardı bilmiyordum.
Ama o Selin cadısına beyaz atlı prensini kaptırmaya niyetim yoktu.
Önce o görmüş olabilirdi.
Ama o kural sadece çocuklar için geçerliydi.
Gözlerim yavaşça kapanırken gülümsedim.
Kendime inanıyordum.
Herşey düzeltebilirdi.
...-Kalk,kalk hadi be amma uyumuşun annem geliyo hadi kalk.
Kafamdan aşağı dökülen suyla kendimden geçerken gözlerimi açtım.
-Önümüzdeki Bayram ne biliyorsun değil mi tatlım?
Kurban bayramı seni ucuza satar aldığım paraylada mor saç boyası alırım.
Anlıyor musun?
Bana ne,bu komikmi?der gibi baktıntan sonra elindeki mavi hırkayı üzerime attı.
-çabuk evden çıkman lazım annem ev arkadaşımla tanışmaya geliyor.
Dediğinde güldüm.
-Sanırım o ben oluyorum.
-işte sorunda o ya senin olmaman lazım,eğer annem senin gibi biriyle aynı evde yaşadığımı duyarsa beni kesinlikle mekiğe atıp uzaya gönderir.
-Şuna bek be neyim varmış benim?
-Soruna alfabe sırasıyla mı cevap veriyim yoksa karışık mı?
Dediğine gülerken gözleri mavi buklelerimle buluştu.
-Tamam be mesaj alındı bugün eve gelmiyorum.
Annen arkadaşını sorarsada uydur bişeyler dedikten sonra odama koşup çantamı ve telefonumu aldım.
Üzerimi giyinme fırsatım olmamıştı.
Bugün okulu asma düşüncesiyle mücadele erdemde galip gelmişti.
Bu yüzden Taksiciye Baran'ın okul adresini verdim.
Neyseki bu seferki taksici sessiz bir tipti.
Camdan dışarı bakmaya başladım.Sabahın erken saatlerinde bile yoğun bir kargaşa mevcuttu.
Herkes farklı bir uğraş peşindeyken insanların bu heyecanı beni gülümsetti.
Görüş alanıma giren kocaman binaya taksiciye parasını vermem birkaç saniye farkla birbirini takip etti.Yollar ayağımın altında ezilirler gözlerim etrafı tarıyordu.
Baran bahçede değildi.
Nerede olduğu hakkında bir fikrimde yoktu.
Okulun içine girdikten sonra yolunu daha önce öğrendiğim kantine doğru ilerledim.
Kahvaltı eden topluluğun arasında onu görememiştim biraz daha dikkatle baktığımda karşı tarafta yalnız başına oturduğunu gördüm.
Neden yalnız diye düşünsemde yanında biri olmadığı için mutlu olmuştum.Özelikle bir kız olmaması beni cidden rahatlatmıştı.
Yavaş adımlarıma hız katarak ilerlerledim.
Karşısındaki sandalyeyi çektikten sonra gözlerime baktı.
Sormuyordu neden geldiğimi.
-Naber demeye gelmedim merak etme,
Ve evet okulu astım ama bir sor neden diye bir sor.
-Konuşmama izin versen soracaktım zaten.
Evet geldiğim andan itibaren başladığım için konuşma fırsatı bulamamıştı.
-Şey aslında,beni bir güncük evinde misafir eder misin diyecektim?
Dediğimde elindeki çayı bir kenara bırakıp gözlerimin içine dikkatle baktı.
Küçümseyen bakışlarının altındaki merakı görebiliyordum.