Şansızlıklar zinciri

256 15 0
                                    

Seher Başer
"Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır sözü varya yalan!
Şu tavuğa bir reverans yapmadığım kaldı,ne inatmış terliğimi bir türlü vermedi"

Saçımdan kopup gelen bir tutamı önünden çektim.
Popomun acısında gram değişme yokken,uyuşmaması için birkaç harekette bulundum.
Ellerim tavuklarla uğraşıp,evimizin yarısını kaplayan elmaların akıbeti hakkında düşünmekten ter içinde kalmıştı.
Pantolonuma avuç içlerimi aşındırırcasına silerken,varlığını unuttuğum Elif'e baktım.
"Seher sen şaka mısın ya,aldığın tek ders bu mu?"

Konuşurken ses tonundan önemli olan şey nedir?
Tabiki konuşurken ki görünüşün,bazı kelimeler konuşurken cama yapışmış orangutana benzememi sağladığı için lügatımdan kaldırılmışlardı.
Karşımda oturan sarı cadıya gelirsek o her konuştuğunda orangutan pembe popolu babun oluyordu
Yüzü kesinlikle asfalta yapışmış babun..

"Evet"
Kısa cevabım onu daha da sinirlendirirken kafasından duman çıktığını görür gibi oldum.
"Kurtul şu şeylerden"
Oturduğum koltuktan doğrulup,mutfağa doğru ilerledim.
Gelen takırtılar ve gıdaklamalar nedense kulağımda bir alışkanlık oluşturduğunu hissederken gülümsedim.

Elimi anahtar deliğine hızla soktuğum anahtarın üzerine getirdim.
Biraz olacak şeyleri tahmin etmek zor değildi.
Bu yüzden tahmin etmeyecektim.
"ah hadi ama civciv yapmanın sırası mı gidin kümesinize!"Birbirin üzerine çıkan tavukları yanlış anlıyordum.
Tek bir horoz olmasına rağmen bu görüntü kabul edilebilir değildi.
Tavuklarla yaptığım diplomatik konuşmalar işe yaramıyordu.
Ve tüm öğle yemeğimizi yemişlerdi.
Bu şeyleri beslemek tazmanya canavarını beslemekten zordu.
Kafamın ağırlığı artarken tavuğa dikkatli bir bakış artım.
Tek ilgimi çeken şey Tanklardan bile tehlikeli olan gagasıydı.

"Bu şeylerden kurtulmanı istiyorum Seher!"

Tavuğun biri üzerime doğru gelirken ne yapacağımı bilmiyordum.
Daha önce hiç bu kadar çaresi olduğum anlar tabiki olmuştu.
Hatta benim normal günüm geçmezdi.
Bügünde menüde tavuk var.

Terliğimin son hali içimi acıtırken saymayı bir türlü beceremediğim,tavukların yanından hemen çıktım.

"Elif ayıp ediyorsun ama koca evde yalnızız zaten,birkaç tavuktan harika ev arkadaşı olur,sabah yumurta derdimiz kalkar hem!"

Alaylı sesimde çıkan sinire hakim olamıyordu.
Acaba elmalarla tavukları mı beslesek?

Yok yok başka bir çare bulmam lazım!
"Saçmalama,iğrenç pantolonumu yedi sanırım!"
Elif'in cırtlak sesiyle kendimi koltuğa attım.
Önümde duran kasalara elmadan bir tane alıp dişledim.
Güzel tadı olması değilde,bu elmaları yiyerek bitirebileceğimi düşünmek asıl nedenim olabilirdi.
"Şu aptal çocuğu ara Seher,alsın kümesini,evimi mahvediyorlar!"
Yine cırlamalar eşliğinde kahkaha attım.
Aslında oturup gülenecek halimiz vardı.
Ben böyle olayları fıkralarda bile duymamıştım.
"Sakin ol Elif,elma ye"
Ayağımın önünde duran kasadan kan renginde bir elmayı kucağına fırlattım.
"Ben ciddiyim ara şu çocuğu!"

Evet!tüm sorunların anası olan çocuk!
Onu asla aramayı düşünmüyordum.
Yürüyen bela gibi olmamı o çocuğa borçluydum.
Aptal bir alayı bu kadar ciddiye alması benim suçum değil!
Sadece tavuklardan önce;

Okulun koridorları alışmaya başladığım kalabalıktan oldukça uzaktı.
Genelde pek gelmediğim bu koridorlara şans eseri uğraşmıştım.
Kader insanlara neler yaptırıyordu.
Koridorların,Çin sarayında geçen entrikalı hayattan gram farkı yoktu.

Cam önünde bekleyen akbaba olarak nitelendirdiğim erkek sürüsü,koridorun köşelerine sinmiş köstebek ismini verdiğim çalışkanlar tayfası,genelde koridorun sonunda yalnız takılan yarasa dediğim gözkalemi ile yasak ilişkileri olan gotikler,koşuşturup sinir bozan maymun dediğim polyanna tayfası ve son olarak da koridorun ortasında bulunan atmaca adını taktığım kamu malları!

HAYATA SIRIT #WATTYS2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin