Zeliha Er
Uyandığımda burnuma gelen yanık kokuları sonucunda Seher'in amacını gerçekleştirip evi Satürne uçurduğunu düşündüm.Sorun şu ki genelde yanılmazdın ama bu konuda inşallah yaniliyorumdur diye dua ettim.Ayağıma giydiğim pofuduk terliklerimden çıkan rahatsız edici seslerle aşağı koştum. Mutfakta gördüğüm manzara, başrolde Seher olduğu için hiç şaşırtıcı değildi.
-Sadece yapman gereken yumurtayı yağın içine kırmaktı. Bunda zor olan ne?
Dedim sinirle.
-Zor değil mi sen iyi misin resmen o yumurtayı kırıcağım diye yumurtayla akraba oldum. Dedi bu kız benimle cidden alay ediyor olmalıydı okula geç kalacağım aklıma gelince daha fazla konuşmadan üzerimi değiştirmeye çıktım. Önceki adım,insanın en rahat ettiği yer olan banyoydu.Dış fırçalama aynada kendimle bakışma azıcık da saçlarıma uğraşma ritüellerini yerine getirdikten sonra banyodan çıktım.
Banyo sonrası puantiyeli siyah elbise ve deri ceketimi giyip aşağı koştum.Mutfağın bu hali bana rahat koltuğun Luneti olma fikrini aşılıyordu.Vaktim olmadığı için gelince hallederim düşüncesiyle anahtarları alıp dışarı çıktım.Tabiki bu arada evde bir su samuru beslediğimi unutmuştum.
Tekrar içeri girip bağırdım.
-Hemen buraya gel su samuru.
Cümlemi bitirir bitirmez koşarak aşağı indi. Giydiği mor pantolon ve turuncu kazağa bakıp kahkaha attım.
-Bugün okulda açılış falan varda benim mi haberim yok? Dedim alayla.
-Neden ne alaka? Dedi unutmuş olmalıydım,bu kız en mal insandan biraz daha maldı.Unutuyorum.
-Uzaktan bakınca açılışlarda oynatılan palyaçolar gibisin. Dedim
Hala anladığından şüpheliydim.
-Espiri anlayışının gelişmesi için ne yapmalıyım? Dedi .
Hiçbir şey söylemeden arkamdan geleceğini düşünerek kapıyı çarpıp çıktım. Arabaya atlayıp ısınmasını bekledim. Su samuru arabaya binip kapıyı kapattı.
-Nereye? Dedi ciddi olmadığını düşünmek için çok fazla hayal gücüne ihtiyacım vardı.Nereye gideceğimizi düşünüyordu ki Samanyoluna çıkıp bir tur atacağımızı falan mı?
-Okula dedim. Bu kez onun zekasına hakaret etmeyecektim.hiçbir işe yaramıyordu,bunu kanıtlamak için yeterince fazla zamanım olmuştu.
-İyi de bugün temel matematik var.
Dedi. Cidden Bu kadar salak olmazdı.
-Ülkemizde temel matematik ders olarak sayılıyor. Hala nasıl eve aldığıma inanmadığım ev arkadaşım.
Dedim umarım anlamıştır. Cevap vermesine fırsat vermeden indim.
Hergün bu okuldaki sigara kokusunu içime çekerken artık pasif içici olamanın bir parmak daha ilerisinde olduğum aklıma geliyor. Ben bunları kara kara düşünürken dersime daha bir saat olduğunu öğrendiğim,kağıdı yakma isteğim arttı.
Hemen sağ tarafında olan Seher 'e dönerek;
-Bir saat var daha. Bahçeye çıkıp oksijen almalıyım.Yanımda gelme de seni tanıdığımı düşünmesinler.
Diyerek uzaklaştım.Arkamdan birşeyler diyordu fakat pek umurumda değildi.Banka oturup birbirinden asla ayrılmayan kulaklıklarımi çıkardım.Güzel bir bahçeye sahip olduğumuzu düşünsemde,şuan bahçenin dekoru konumunda olan tiplerden hiç haz etmiyordum.Hayat tuhaf bir oyundu,çözülmesi imkansızdı daha tuhafı oynayanda kazanabiliyor,oynamayanda kazanabiliyordu.Teomanın kusursuz sesi beynime doğru yol alırken hayatın,esnek kuralları olduğunu düşündüm.Sorunda buydu,otoriteyi sağlayamamıştı.
Yanıma birinin oturmasıyla irkildim. Kafamı çevirmek yerine gözlerimi kapatıp,huzur arayışıma devam ettim.
Kulaklığımın teki çıkınca huzur diye bir şey olmadığına karar verdim.
-Ne yap.. derken suratını tanıdığım çocuk umursamazca gülüyordu.
-Sen şu bana asla dönüp bakmayacak olan megolaman değil misin? Ne değişti?
Diye sordum. inşallah kullandığım kelimelerin anlamını biliyordur.
-Şarkı zevkine bayıldım. Keşke bu performansını hayatının gerikalanında uygulasan. Dedi evet daha fazla dayanamayacaktım.Ona cevap vermek gibi bir saçmalık yapmak istemiyordum,Ukala bakışlarının ve umursamaz tavrının yarattığı atmosferden rahatsız olmuştum.Kalkmaya hazırlanırken kolumdan tutup oturttu. Ilk kez böyle bir şey yaşıyor olmam tedirgin olmamı sağlıyordu.Sıcak eli kolumdan ayrılmazken,vücudum endişe sinyalleri veriyordu.bu kadar sakin olması beni sinir ederken sakin bakışlarına kenetledim sinirimi..
-Müzik bitene kadar seni yemem merak etme. Dedi. Sesindeki tanıdıklık beyin hücrelerimi zorluyordu.Daha önce onunla konuşmuş falan olmalıydım.
Benim gibi zor unutan biri için cidden sıkıcı bir durumdu bu..
Hiçbir şey söylemedim buna dayanabilirdim. Müzik bitince kulaklığı çıkartıp bana döndü.
-Beyninin büyük olmasına karşın bir o kadar aptalsın. Demesiyle beraber sinirim son raddeye geldi.
Ayağı kalkıp konuşmaya başladım.
-Şu aralar tanıdığım salak insan sayısı zirvede zaten seninle uğraşacak ne zamanım var ne de sabrım. Uğraşmandan hoşlanacak kızlardan değilim ,olmadım,olmam. Şu andan itibaren beni tanımıyormuş gibi yapmaya ne dersin? Çünkü ben öyle yapacağım Dedim. Sesim normalden biraz daha yükselmişti.
Gülerek ayağı kalktı.
-Kendini ne zannediyorsun bilmiyorum. Derslerin çok iyi olabilir bu anneni ilgilendirir. Pohpohlanarak büyüdüğün için dünyanın senin etrafında dönüyor olduğu düşüncesinden bir an önce kurtul. Dedi sinirliydi ama korkmuyorum. Ayrıca egoist falan değilim ah lanet olsun.
-Biraz daha konuşursan ödün vermediğim prensesligimi bir kenara bırakacağım. Zaten terbiyemin raf ömrü bitmek üzere,şansını zorlama. Artık yüksek ses seviyesinden bağırma seviyesine gelmiştik.
Bu kez cevap vermesini beklemeden ordan uzaklaştım. Bugün gerçekten derse girmek istemeyeceğim kadar iğrenç bir gündü. O yüzden arabaya bindim ve uzaklaştım.
Böyle aslında sahil olmayan ama deniz olan bir yere geldim . Ufak tefek sessiz ve acımasız olan sonsuz mavilik. Kaskatı kesilmiş vücudum, buz gibi ellerim eşliğinde ahenkle titriyor. Hüzün mü bilmiyorum içimdeki. Usulca indim arabadan . Üzerine bastığım her kum tanesinin sesini dalgaların melodisiyle beraber iliklerime kadar hissettim. Huzur mu bu adını koyamadığım rahatlama hissi yoksa insan olmayışı mı etrafımda çözemiyordum. Onca mükemmeliyeti görünce
Bu zamana kadar dünyaya bilimsel açıdan baktığım gerçeği can yakıcı. Kütüphanemde okumadığım o kalın kitabın üzerindeki toz taneciklerini anımsatan,karahindiba
çiçeğinin küçük yaprakları tenime degerken vücudumda oluşturduğu his paha biçilemezdi.Bu kadar huzur ruhuma fazlaydı.Her ne kadar sonsuza kadar burda kalmak istesem bile hayat şartlarım buna izin vermiyordu.Telefonumun cebimde titremesiyle dünyaya döndüm.
-Ne var bilimin hala açıklayamadığı böcek türü? Diye açtım telefonu.
-Nasıl olurda beni temel matematigin acımasız kollarına bırakıp kaçarsın? Diye yakındı. Onu tamamıyla unutmuştum.Keşke bunu her istediğimde yapabilseydim,havalimanında unutulan bir valizle aynı duyguları paylaşmak belki kafasındaki eksikliği yerine getirirdi.
-İnsan olduğum için haliyle yanında yabancılık çekiyorum. Ayrıca sana neden gittiğim konusunda tabiki açıklama yapmayacağım. Anneme bile yapmıyorum.dedikten sonra anneme buraya geldiğimi söylemeyi unuttuğum aklıma geldi. Tabiki anneme açıklama yapıyordum,O su samurunu bile hizaya getirecek bir annem vardı.
-Bulunduğum yerden araba bile geçmiyor hemen buraya gel ve beni burdan kurtar asosyal tuvalet kağıdı . Dedi bağırarak.
-Etrafındakilere benimle konuştuğunu sakın belli etme.Orda ki itibarımı seninle yerle bir edemem. Geliyorum. Diyip suratına kapattım.Bir şekilde bu kızın benim olduğum yerleri nasıl öğrendiğini öğrenmem gerekiyor. Bununla ilgili düşünürken arabayı çalıştırdım ve radyoyu açtım.
Radyodan yükselen sesle unuttuğum bir şey aklıma geldi.
-Merhaba Marjinal Radyo dinleyenleri. Hayata tutunma çabanız göz yaşartıcı. Belki de önünüze çıkan ilk uçurumdan atlamalısınız. Şaka yapıyorum. Sizden değerli yok.Hadi ama sizden bir tane daha yok. Sınav notları, burç yorumları ,kötü fal sonuçları,iğrenç geçen toplantılar,ipini kaçırdığımız uçan balonlar işte bunları bir kenara bırakın ve önünüzde duran tadını çıkarmanız gereken şişko dünyanın en mükemmel yerine seyahate çıkın yanınızdaki kimse önemli değil.
Ben değil dünya fahişe diyorsanız gelin bunu birde Teoman'dan dinleyelim. Dediği anda şarkı başladı Teoman olmasa anında kapatırdım. Teoman deyince bugün sabah yaşadığım tatsız o olay geldi aklıma pis çocuk. Küfür etmeye terbiyem el vermedi,pis de kötü bence.Seyehata çıkıcakmışız,şimdi bir hayâller patlatırdım ama sınavlarıma çalışmam gerek. Ah gereksiz insanlar.
Okulun önüne geldiğimde tepesinden alevler çıkan Seher'i görünce gülesim gelmişti. Ama tabiki hala ödün vermediğim bir gururum vardı.Arabaya bindiğinde suratı yeni kızarmış sulu domatese benziyordu.
-Tepeden çamaşır suyu boşalttığımda neden diye sorma diye söylüyorum.İki saat matematik dersine girdim ve şuan ölmeni garantilemek için direk çamaşır suyu denizinde boğmaya karar verdim. Dedi bir hışımla.
-Benim senin iyiliğin için seni derse sokuyorum sen benim üzerimde değişik fantazi şekilleri düşünüyorsun. Dedim dehşet alaycı tavrımla.
Gözlerini bu kadar büyütebildiğini gerçekten bilmiyordum korkmaya başlamıştım..
-Beni iş yerime bırakırsan seni affedebilirim. Benim harika sesim eşliğinde bugün kaçırdığın yada kaçtığın demek daha doğru olur matematik dersini çantamdaki o büyük kelime kutularından biriyle telafi edebilirsin ha? Dedi yumuşamış bir şekilde.
-Onlar kelime kutusu değil dilimizde onlara kitap diyoruz ayrıca senin o kelime kutusu dediğin kitaplar sayesinde senin evinin bütün duvarlarını kaplayacak şekilde problem çözebilirim. Ve "kitap" kelimesini sana 5 dilde daha söyleyebilirim .
Dedim kurduğum bu uzun cümleden hicbirsey anlamayacağından emin olsamda.
-Sanırım bu evet demek.Dedi manasız bir yaşamım var evet ama gerçekten bu sadece bir haftadır böyleydi.Oxford' a gitseydim böyle olmayacaktı. Cafenin önünde geldiğimde arabadan öyle bir atladı ki ölmüştür kesin diye dans etmeye başlayacaktım fakat asıldı bir haber olduğunu sağlam bir şekilde yürümeye başladığında anlamıştım.Arabayı park edip cafeye girdim. Bir masaya oturup kitaplarımı çıkardımGerçekten telafi etmem gereken koca bir matematik dersim vardı.Kafedeki herkes değişik ve saçma işlerle meşgulken elinde tek kitap olan bendim.Bana kalırsa bu benim ne kadar özel bir varlık olduğumu kanıtlıyordu.Yaklaşık 20 dakika sonra Seher'in sahneye çıkmasıyla bütün konsantrasyonum yerle bir oldu. Şarkıya girişi ile hazreti Allah ' ın bir yerden alıp bir yerden verdiğine tamamıyla inandım.
Demek beyni olmadanda insanlara yararlı olabiliyor.Şarkı bitene kadar onu pür dikkat izleyen taş garson Baran dikattimi çekti. Seher amacını gerçekleştiriyor gibi görünüyordu.Hala bu çocuğun ona taviz vereceğini düşünmüyordum.Arkadaki kızlarda bizim su samurunu izleyen Baran'a pirzolaymış gibi bakıyorladı.İşte bu yüzden Seher'in işi birazcık zordu.Neyse beni ilgilendirmez diye düşündüm.Yarın şu radyocu işini bitiriyim. Şu konu kapansın da marjinal radyo kanalını arabamdaki radyonun favorilerinden çıkarıyım.Biri görse ne derdim.