Trivago reklamı.

45 4 0
                                    

ZELİHA ER

Başımda çalan kocaman çalar saati görmezden  gelmeye çalışsamda bu sadece yatakta yetenek gösterisi haline geliyordu.

Annemin ev hediyesi anlayışı gittikçe  düzeliyordu,geçen ay aldığı elektronik planlayıcıyı Seher hurdacıya verip günlük harçlığını çıkartmıştı.
Tabiki gizlice!

Seher demişken jeopolitik önemi sadece tümsek olan ama kendisini dağ zanneden ev arkadaşım aramadığına göre kendisine kalıcak baya güzel bir ev bulmuş. Ve sanırım hemcinsim değildi.

Annemin evdeki son günü olduğu beynimde gülen suratlı havai fişekler attırırken bir yandan da aşağıdan söylenmelerini dinliyordum.

-Kahvaltı hazır.

Sesinde son derece tedirginlik vardı,bunu suratını görmesemde anlayabilecek kadar tanımıştım kendisini.

Genelde bu ruh halinde olur cünkü. Birşeylerin hep ters gideceğini düşünerek tedirgin geçirir bütün günü veya bütün ömrüünü.

Herneyse.

Giydiğim dar kot ve gri t-shirtümü çekiştirerek aşağı indim. Uzun zamandır çok sevdiğim ev arkadaşımdan mı bilmiyorum ev yanık kokusu ile harmanlaştığı için normal  kahvaltı kokusu tuhafıma gitmişti.

-Günaydın Anne neden sabahın  5 inde kalktık acaba? sesimde sitemkar bir tavır oluşu durumdan çokta memnun olmadığımı aşikar etmişti umarım.

-Çünkü 9 da dersin var.

Verdiği cevabı geniş kapsamlı düşünmeye gerek yoktu. erken kalkan yol alır atasözünü hayatımızın ortasına yerleştirdik. Hatta yerleştirmekle kalmayıp yaşam felsefesi haline getirmiştik.

Yaşam destek ünitesine ihtiyacım var. MORFİN DE OLUR.

-Anne okuduğum okul Adapazarında değil hadi orda olsun arabayla gidip geliyorum. 7 de kalksam yine yetişirim.

Cevap vermemişti. zaten geri kalan zamanda da derslerim ve geleceğim hakkında konuşup durduk.

Beni uğurlamaya gelen annemin gözleri yine dolmuştu.

-Kendine dikkat et uçağım 10 da kalkıcak bir daha görüşemeyiz. Sesi titremişti benim için endişeleniyordu haliyle. ona sarıldım.

-Tamam anne sende kendine iyi bak sonra  ararım.seni seviyorum.

Uzattığı çantamı alıp gözlüklerimi taktım. arabaya bindiğim an melankoli yaşamaya son vermem gerektiğini hatırladım.ağlamıyordum ama boğazımdaki o şey.

AH lanet olsun.

Yoldan geçerken birbirine lego gibi yapışmış vıcık vıcık sevgilileri görünce duygu patlaması yaşamaktan korktum .
Aklıma o geliyordu.

Özgür fizik problemi gibiydi,Çözmekten zevk alıyorum fakat sonuç sıfır olunca hevesim kaçıyordu.Bende en iyisini yapıyorum,
çözemeyeceğim problemlere girmiyorum. Telefonum çaldı sağa çekip kulaklıklarımı taktım.Yol fazlasıyla sakindi.

-Bende beni unuttun diye seviniyordum tatlım. diye neşeli bir giriş yaptım ruh halimi anlamasını istemiyordum ona zaten yeterince yakalandım.

-Neden bu kadar erken uyandığımı sormayacak mısın?
dedi her zamanki ruh haliyle. Evet saate bakınca bu saatte uyanması Poyraz Karayelin ''Bir mucize olsun'' sözündeki beklenen mucize gibiydi.

-Senden bir konuda izin alacağım ve bu saatlerde çözemedğin bir matematik sorusu olmadığı için uysal oluyorsun. söylediği cümleye gülümsedim.

HAYATA SIRIT #WATTYS2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin