teklifler

179 10 8
                                    

Kahvaltımı bitirdikten sonra Cameron ve Camila ile el sıkışıp kafeden çıktım  yürürken yine düşüncelere dalıyordum.Cameron ve Camila'nın ne kadar eğlenceli bir çift olduklarını düşündüm.

_

1 hafta sonra :

Saat sabahın 10'ydu. Bugün her zamanki gibi metroya çalmaya gidecektim. Yataktan kalkıp, üstümü giyinip, kahvaltı masasına oturdum. Hızlıca bir şeyler atıştırıp evden çıktım. Aklıma dün Camila ve Cameron'la  kafe çıkışı buluşmak için sözleştiğimiz geldi. Yine dünkü kafede buluşacaktık. Ben motel merdivenlerine ilerlerken Ellie arkamdan seslendi.

"Hey Shawn, günaydın. Yine çalmaya değil mi?"

Ben,
"Evet." Diyerek başımı salladım

Ellie,
"Bir gün seni gerçekten dinlemek isterim " dedi emin bakışlarla.

"Çok teşekkür ederim," dedim gülümseyerek.

Ellie gülümseyerek,

"Rica ederim," dedi.

Ellie merdivenlerdeyken sendeleyip ayağını boşluğa basarken onu belinden düşmemesi için kavradım. Bakışlarımız birbirine kenetlendi.

Ellie,

"Ah çok üzgünüm, çok sakarım. Önüme bakamadım. Bu arada çok teşekkürler, beni düşmekten kurtardın," dedi gülümseyerek.

"Önemli değil, hem yerimde kim olsa yapardı bunu. Eğer düşseydin kurtaramadığım için çok pişman olurdum."

Ellie gülümsedi.

"Frankie geliyor," diyerek uzaktaki gelen sarı arabaya bakıyordu.
"Gitmem gerek, Shawn görüşürüz, " dedi, arabanın gelmesini bekledi.

Ben de yürümeye devam ettim, 6.caddeye giden sokağa saptım. Yürürken Ellie'nin belini kavradığım aklıma geldi. Gözleri yakından dahada güzel görünüyordu. O yeşil gözlerin içinde kaybolmak istiyordum.
Ellie'nin o güzel kızıl saçlarını okşadığımı hayal ediyordum. Ellie'nin saçlarına dokunmak istiyordum ama bunu asla yapamayacaktım, çünkü onun şiddet bağımlısı serseri bir sevgilisi vardı.

Metroya varıp yine aynı yere yerleştim, elime gitarı alıp yeni bestem something big'i çaldım.Gitar çantam yine dolmuştu. İnsanlar müthiş bir alkış kopardı,şarkı yazmak bana en huzur veren faaliyetimdi. something big ve stitches bestelerim hayalimde adeta bir hitti. Bu şarkılar gün yüzüne çıksaydı eminimki herkes beğenirdi. Şarkı bittikten ve insanlar dağıldıktan sonra yine Andrew Gertler karşımdaydı.

"Yine ve yine muazzamdın. İnsanların seni tanımasını çok istiyorum Mendes. "

İnanamayarak,

"Soyadımı nereden biliyorsunuz, " diye sordum.

"Sen söylemiştin, hatırlamıyor musun evlat? "

"Herhalde... " dedim gülümseyerek, elimi enseme koydum.

"Sizi buraya tekrar getiren ne efendim?"

Andrew Gertler,
"Beni buraya tekrar getiren eşsiz olan sesin.Ama başka bir şey daha var buraya seni çalıştığım şirketi tanıtmaya ve oraya götürmeye geldim. Çalıştığım şirketin adı Island Records," dedi.

"Benimle şirkete gelir misin? Büyük bir ekibim var ve onlara seni anlattım. Seninle tanışmaya karar verdiler.Acaba gelir misin benimle?"

Çok kararsız kalmıştım, ani bir şekilde bu adamla tanışmıştım ve bu adama güvenebilir miydim bilemiyordum. Ama hayallerimi gerçekleştirmek istiyorsam bu adam benim için bir umuttu ama bugün olmazdı.

Ben,
"Çok kararsızım ama başka bir gün olsa olur mu? "

Andrew,

"Sen yeter ki gel başka bir gün de olur. Bak, bu şirketin kartı zaten benim kartım sende var. Lütfen gel, kırma beni, " dedi.

Ben,
"Kesinlikle müsait bir zamanda geleceğim, söz veriyorum, " diyerek Andrew ile tekrar el sıkıştım. Ondan önce Camila ve Cameron'a sözüm vardı. Eşyalarımı toplayarak metrodan çıktım. Hemen dünkü buluştuğumuz kafeye doğru ilerledim. Buraya biraz yakındı. Kafeye geldiğimde karşımda Camila ve Cameron vardı.

Camila,
"Hoşgeldin," diyerek elimi sıktı.

Cameron'la da selamlaşıp masaya oturdum.

Camila,
"Cameron'la sana bir hediyemiz var, " diyip elindeki paketi uzattı  ve tekrar söze başladı.

"Bunlar benim eskiden alıp hiç kullanmadığım boks eldivenlerim. Eğer birileri seni sinirlendirirse bununla bir yerlere vurabilirsin," dedi gülümseyerek.

Cameron,

"Dostum bu sana ilk hediyemiz olsun, bu fikri Camila düşündü. Sonuçta yeni arkadaş olduk. Ben senin yerinde olsam bu eldivenlerle ilk işim Frankie'yi dövmek olurdu. Hazır elinde bunlar varken o gerizakalı sidikli serseri şöyle temiz bir dayağı hak ediyor, "dedi.

Cameron'un sözleri üzerine hepimiz güldük. Bu gibi şeyleri düşünmedim değil ama o serseriyle uğraşmak istemiyordum. Kafenin kapısı açıldı, bu sefer gelen Ellie ve Frankie'ydi.
Ellie bizi görüp şaşkın bakışlarla bu tarafa doğru gelmekteydi, Frankie ise kafenin bar tezgahının önüne oturmuştu.

Ellie,
"Ah... merhaba. Siz de mi buradaydınız? Shawn'la tanışıyor muydunuz, " diye sordu.

Kafenin kapısı açıldı.Gelen çocuk Frankie ile selamlaşıp karşı masaya oturdu. Ellie arkasına dönüp,

"Selam Matt," dedi.

Çocuk Ellie yerine Camila'ya bakıyordu,kabarık saçlı ve siyahiydi. Garip gözlerle Camila'yı süzüyordu. Ayağa kalkıp,

"O yanındaki salak seni mutlu edemez bebeğim. Bana gel sen, her gece eğleniriz biz. Seninle ikimiz, anlarsın ya, " dedi pis pis gülerek.

Camila,
"Git işine," diyerek ayağa kalktı.

Frankie ise arkadan sinsi bir şekilde gülümsemekteydi.
Cameron masanın üzerine çıkıp ayağa kalktıktan sonra Matt denen çocuğa resmen uçan bir tekme attı.

Frankie de yanımıza gelip Cameron'a bir yumruk indirdi, sonra üzerime yürürken,
  "O gün bardaymışsın, yetim çocuk. Matt kendi gözleriyle görmüş. Yine
Ellie'nin yanındaymışsın, seni uyarmıştım," diye bağırdı.

Treat You The Best - Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin