Treat You The Best - Shawn Mendes

Karanlık ve Kaza

Cameron ile şakalaşırken Camila uzaktan beni çağırdı, mekanın arkasında duran büyük pastayı taşımasına yardım ettim. Işıkları söndürüp hep birlikte doğum günü şarkısını söylemeye başladık.

"İyi ki doğdun Cameron!"

Cameron çok mutlu görünüyordu. Herkes hediyelerini masanın üzerine bıraktı.

"En pahalı hediyeyi senden bekliyorum Shawn! Sonuçta ünlüsün !"

Herkes güldü, aklıma yarım saat önce benimle fotoğraf çektirmek isteyen kızlar geldi.

Camila sevgilisini öpünce kalabalıktan 'ooooo' sesi yükseldi. Biraz kıskanmadım desem yalan olur.

-

Mekanın tuvaletinden çıkıp partiye dönecektim ki yeni giriş yapan Frankie ve Ellie'yi gördüm. Frankie Ellie'ye başıyla gitmesini söyledi. Beni görünce dışarıyı işaret edip sinsi sinsi gülümsedi. Bu resmen bir meydan okumaydı. Sinir katsayım oldukça dolduğu için onu takip ettim. Bana yaşattıklarının intikamını alabilirdim.

Issız bir sokakta durup arkasını döndü.

"Demek sandığım kadar korkak değilmişsin Mendes!"

Sinirle güldüm.

"Herkesin bir sınırı vardır Frankie."

Sokaktaki bir şişeyi tekmeleyip bağırdı.

"Sınır ha? Sen geldiğinden beri Ellie ile birçok kez kavga ettim! Ve tahmin et bakalım kimin yüzünden?"

Gülüp,

"Senin salaklığın yüzünden," dedim.

Yüzüme çok sert bir yumruk attı, hemen doğrulup karşılık verdim. Sırtını duvara yapıştırıp karnına yumruğumu indirdim. Bacaklarıma indirdiği darbe ile yere yıkılmıştım.

İkimiz de ayların sinirini birbirimizden çıkarıyorduk.

"Ellie'den uzak dur!"

Ağzımdaki kanı tükürüp,

"Yoksa," diye sordum.

Cebinden çıkardığı bıçağı görünce yutkundum.

"Sana Ellie'den uzak dur dedim!"

Elindeki bıçağı sertçe karnıma soktu, yere yığıldığımda da karnıma bir tekme attı. Acıyla inledim.

Üzerime eğilip,

"Yoksa bir dahakine bu bıçak kalbini parçalar," dedikten sonra koşarak uzaklaştı.

Bilincimi hızla yitirdim.
Gözlerimi açtığımda kendimi bir ormanın kıyısında buldum. Bunun bir rüya olduğunun farkındaydım.
Yolun sonunda kaza yapmış bir araba vardı. Fazla...tanıdıktı.

Arabanın önünde anne ve babanın cansız bedenleri vardı. Ters dönmüş arabanın yanında ise kanlar içinde küçük bir kıza sarılan küçük bir çocuk...

Hemen çocuğun yanına gittim.

"İyi misin," diye sordum

"Korkuyorum."

"Adın ne?"

"Shawn."