2 yıl önce:
"Merhaba," diyerek şaşkın gözlerle gülümsedi Ellie.
"Uh...selam. Burada çalıştığını bilmiyordum."
Elindeki not defterini açarken başını salladı.
"Bir yıldır burada çalışıyorum. Eh...ne isteyeceğine karar verdin mi?"
Yanaklarıma kanın hücum ettiğini hissettim.
"Evet...uhm...krep ve kahve lütfen."
Kurşun kalemle bir şeyler karalayıp,
"Sadece filtre kahve var," dedi.
Omuz silktim.
"Bana uyar."
"Tamam...hemen getiriyorum."
Kafenin mutfağına doğru ilerledi. Üzerindeki önlük fazlaca kirlenmişti. Kızıl, uzun saçlarını tokasıyla toplamıştı.
Birden onu öpmenin nasıl hissettireceğini düşündüm.
Aptal olma, Shawn. Erkek arkadaşı var.
Başımı iki yana sallayıp aptal düşüncelerimi dağıtmaya çalıştım.
Kafenin acınası haline bakarken onun da benim gibi geçimini biraz zor sağladığını anladım.
Birkaç dakika sonra Ellie elindeki tepsiyle göründü."Keyfini çıkar. Umarım kıl falan bulmazsın," deyip kıkırdadı.
Bir kahkaha atıp,
"Teşekkürler," dedim.Tam arkasını dönüp gidecekken onu aklıma gelen şeyle durdurdum.
"Sana bir şey sorabilir miyim?"
"Tabi...yalnız çok vaktim yok. Patron müşterilerle konuşmamıza izin vermiyor."
Kahvemden bir yudum aldım.
"Merak etme.Fazla vaktini almayacağım."
"Seni dinliyorum," dedikten sonra kollarını birbirine doladı.
"Buralarda metro durağı var mı? Ben sokak müzisyenliği yapıyorum ve..."
Gözlerini şaşkınlıkla açtı.
"Vay canına. Bu çok havalı."
Bakışlarımı kaçırdım, çok utanmıştım.
"Uhm...sağol. Şey metro durağı..."
"Buraya en yakın 6. caddede bulunan metro durağı var.Eğer tabelaları takip edersen yürüyerek gidebilirsin."
"Çok teşekkür ederim. Bu şehirde doğdum ama tam olarak burayı bilmiyorum."
"Ontorio karışık bir şehir, bazen benim de kaybolduğum olur."
Sonra şişman bir aşçı Ellie'yi çağırdı. Kahvaltımı yaparken aklımı işgal eden şey rüzgarla savrulan kızıl saçlardı.
-
Metronun işlek bir köşesinde durup gitarımın akorunu kontrol ettim.Hafiften ritimler tutturup insanların dikkatini çekmeye başladım.
Son kez öksürüp bir yıl önce yazdığım 'life of the party' adlı şarkıya başladım.Azımsanmayacak bir kalabalık beni dinlemeye başlamıştı bile. Benden küçük görünen bir kız beni cep telefonuyla çekiyordu, sanki ünlüymüşüm gibi hissettim.
Daha sonra insanlar gitar çantamın içine para atmaya başladı. Bazıları 10 dolarlık banknotlar atıyor, bazıları ise floresan lambanın ışığında parlayan metal sentler.
Bu şarkım bittikten sonra birkaç kişi alkışladı ve metro gelince metroya binmeye gittiler.Aralarında tek bir kişi gitmemişti. Siyah dikdörtgen gözlüklü, zayıf, orta boylu bir adamdı bu. Gülümseyip cebinden çıkardığı parayı gitar çantama attı, sonra hızlı adımlarla uzaklaştı.
Adamın bana yüz dolar verdiğini o an fark etmiştim, bunu kabul edemezdim.
Parayı elime alıp adamın gittiği koridora girdim ama kimse yoktu, çoktan gitmiş olmalıydı.
Böyle cömert ve iyi insanların hala varoluşu beni mutlu etmişti.Saat sekizde yürüyen merdivenlere binerek duraktan ayrıldım. Bu çevredeki insanlar gerçekten bonkördü, onlara minnettardım.
Yavaş adımlarla, rüzgarlı ama hoş havanın tadını çıkararak motele vardım. O kadar yorgundum ki hemen bir duş alıp uyumak istiyordum. Tahta merdivenlerden ağır ağır çıkmaya başladım.
Fakat duyduğum sesle hemen arkamı döndüm. Frankie Ellie'yi motelin otoparkında duran sarı arabasına zorla bindirmeye çalışıyordu."Yapma Frankie! Gelmek istemiyorum.Bırak kolumu!
"Bin şu arabaya Ellie. Konuşacağız, beni kızdırıyorsun."
Ellie Frankie'yi itti.
"İstemiyorum. Neden anlamıyorsun?"
Bir erkeğin bir kıza böyle davranması sinirimi oldukça bozmuştu. Oraya doğru yürüyüp müdahale etmeye karar verdim.
Frankie Ellie'ye,
"Ne halin varsa gör," diye bağırıp arabasına bindi ve gaza bastı.
Ellie yanındaki kaldırıma çöktü ve buradan bile duyulacak hıçkırıklarla ağlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Treat You The Best - Shawn Mendes
FanfictionBu hikaye 'Treat You Better' klibinden esinlenilmiştir. Shawn, ailesi olmayan bir sokak müzisyenidir. Annesini, babasını ve hatta kardeşi Aaliyah'ı araba kazasında kaybetmiştir. İki yıl önce taşındığı motelde kalan komşusu Ellie'ye aşık olur. Fakat...