*
"Ali nereye gitti o gelmiyor mu " diye sorduğum sırada silahları almaya gitmiş olacağını düşündüm . "Silahları ve bıçakları almaya gitti" dedi Savaş . "Doğuya gideceğiz geçen sefer gördüğümüz grubun oralara bakacağız " dedi Komutan , başımla onayladım . Zaten ne derse yapacak durumdaydık hepimiz , karşı gelenimiz olmamıştı şuana kadar . Ali elinde 2 çanta ile koşarak geldi , gerekli malzemeleri ve silahları eşit bir şekilde paylaştırdı . Bıçağı belime silahı ise boynuma asarak beklemeye başladım , Komutan pusulasını cebine koyarak hırslanmış bir şekilde " Hadi gidelim artık " dedi . Yine macera başlıyordu , yine bir tehlike ve yine bir ölümle yarışma söz konusu olacaktı . Zaten uzun süredir başka hiç bir şey yapmıyorduk , bir nevi alışmıştık . Ama bu hepsinden farklı olacaktı , bu sefer kalbimi evde bırakarak gidiyordum .
*
Yola çıkalı yaklaşık 2 saat olmuştu ve 2 saattir durmadan yürüyorduk . Şuana kadar bir kaç zombi grubu haricinde kötü bir şey yaşamamıştık . Yorulmuştum ve susamıştım , Ali ye baktığım sırada yalnız olmadığımı fark ettim o da yorgunluktan olsa gerek yavaşlamıştı . Komutan herhalde anlamış olacaktı ki "İleride bir patika yol var 5 dakika kadar su içip dinlenelim , sonra tekrar yola koyuluruz" diye söze girdi . Artık sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum , mola vermemize sevindim fakat 5 dakika ne demek oluyordu . Bize birer hayvan gibi davranıyordu adeta , Komutan iyiliğimizi istiyor olabilirdi ama bu kadar biraz fazlaya kaçıyordu . Biraz daha yürüdükten sonra Komutanın dediği patika yola gelmiş kendimizi çimenlere bırakmıştık bile , çantamda ki su şişesini çıkartıp yarıya kadar içtim . Toplamda 11 su şişemiz ve 6 tane de konservemiz vardı , bir kaç tane de depodan çıkardığımız çikolatalar . 2 saat yürümüş olmamıza rağmen ayaklarımda derman kalmamıştı , bu yüzden kendime kızdım . Keşke küçük yaşta annemin sözünü dinleyip spor okuluna yazılsaydım , en azından daha pratik bilgili ve daha çevik olurdum . Ama her şey için fazlasıyla geç kalmıştım, ben bunları düşünürken Komutan üzerimize gelen 2 zombinin kafalarına bıçak sokmak için uğraşıyordu . Hiç bir tepki vermeden ayağa kalktım ve çantamı sırtıma taktım " Hadi , gitmiyor muyuz ? " dediğim sırada Komutan zombileri öldürmüş ve çantasını sırtına takarak pusulasını çıkartıyordu . Gidelim dercesine kafasını salladı Ali .
Tahmini 30 dakikalık yürüyüş sonrasında karşımıza orta çaplı bir ormancı evi çıkmıştı . Komutan evi baştan aşağı süzüyordu ki nerede olduğu belirsiz birisi " Eğer buradan 10 saniye içinde arkanızı dönüp gitmezseniz , hepinizin sonu ölüm olur " diye bağırdı ince sesiyle . Bu bir kadın sesiydi ama Ece olamazdı . Komutan tatlı bir dil ile söze girerek " Amacımız kötülük değil , çok yakın bir kız arkadaşımız kayboldu . Onu aramaya çıktık , yaklaşık olarak 3 saattir yoldayız sana veya yanında her kim varsa hiç bir zararımız olmayacaktır " dedi kendinden emin bir sesle . " Yanımda kimlerin olduğu sizi ilgilendirmez " dedi kadın ve ardından " Silahlarınızı , çantalarınızı ve her hangi kesici aletiniz varsa yere bırakıp 10 adım geriye gidin " dediği sırada yapmak için birbirimize baktık , yapmaya gönlümüz el vermese de Ece için bunu yapmak zorundaydık . Dediği şeylerin aynısını yapmaya başladık , silahlarımızı bıçaklarımızı ve çantalarımızı bırakıp 10 adım geriye gittik . Tek başına bir kadın bize ne yapabilecek , eğer başkaları da varsa şimdiye kadar çoktan çıkmışlardı düşüncesindeydim , ama yanılmıştım .
Evin sağ tarafından 3 , sol tarafından 4 kişi olmak üzere toplamda 7 kişi çıkmış ve ellerindeki silahları bize doğrultmuşlardı . Eşyalarımızı alacaklarını sandım fakat almadılar , o sırada az önce bizimle konuşan kadının sesi tekrar duyuldu " Kaybolduğunu iddia ettiniz arkadaşınızı biraz tarif edin bakalım , belki tanıyoruzdur " dedi . Sözü biter bitmez "Sarışın 1.70 boylarında tahmini 50 kilo civarında en son üstünde kırmızı siyah bir kazak vardı " dedi Savaş , çünkü en fazla bilgi sahibi oydu Ece hakkında . Uzun süreli sessizlik sonrasında "Turgay arkadaşları içeri al bir süreliğine misafirimiz olsunlar , bende az sonra geliyorum " dedi ve Silahlarımızın dibinde bekleyen iri yarı arkadaşlardan birisi çantaları alıp " İçeri geçin " diyerek kapıyı işaret etti . Uzunca bir süre tereddüt yaşadık , ilk hamleyi yapan yine Komutan oldu . " Hadi girelim beyler , unutmayın buraya Eceyi bulmaya geldik sorun çıkarmaya değil " dedi ve yürümeye başladı . Komutanı takip etmekten başka şansımız yoktu , arkamızdan ise o iri yarı turgay denilen arkadaş geliyordu . Her ne kadar iri yarı kas yığını da olsa çok samimi ve cana yakın birisine benziyordu . Kapıyı açıp içeri girdik , Turgay bize yolu gösterdi ve geçip oturmaya başladık . " Arkadaşımızı gördünüz mü onu çok merak ettik , lütfen sizdeyse bir şey söyleyin" dedi ağlamak lı bir sesle Savaş . Turgay adeta bir robot gibi " Ben hiç bir şey bilmiyorum , o geldiği zaman kendisine sorabilirsiniz " . dedi ve istemsizce 4 ümüz de birbirimize baktık , kafamın içi yine bir düşünce salonu olmuş çıkmıştı . O dediği kimdi ? Az önce bizimle konuşan kadın mıydı yoksa başka birisi ya da birileri mi vardı . " Silahlarımız ve sırt çantalarımız nerede ? " , " Giderken onlara ihtiyacımız olacak " dedi Komutan . Evet oldukça haklıydı , elimizde hiç bir şey olmadan ne yapabilirdik ki . Ayak sesleri gelmeye başladığı sırada Turgay oturduğu yerden kalkmış ve ayakta beklemeye başlamıştı . Bu gelecek kişi bu kadar önemli birisi miydi ? Kimdi bu böyle diye düşünürken kapının kolu çevrilmiş , kafamızda ki milyonlarca sorunun yanıtı anında cevaplanmıştı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zombi Salgını (Düzenleniyor)
Mystery / ThrillerKorktuğu için çıkarmıştı silahını , zarar vermek istemiyordum onlara. Komutan'a doğru doğrultmaya çalıştı silahını fakat Ozan ikisinide neredeyse şarjörün yarısını boşaltarak öldürmüştü." Napıyorsun lan ? " diye bağırdım Ozan'a. "Ben yapmasam o yapı...