*
Uzun bir yol sonrası Ayhanlar'ın oraya geldiğimizde geçen sefer durduğumuz yerde yine durdurulmuştuk. Yine aynı ses ve yine aynı sözler"Buradan hemen gitmezseniz sonunuz hiçte iyi olmayacak" diye bağırdı . Hayır yani anlamıyordum gece gündüz bu kadın mı nöbet tutuyordu . Komutan ellerini yukarı kaldırıp "Bizim , geçen sefer gelenler Ayhan dostumuzdur bir konuda konuşmak için geldik" dediği sırada olayı anlamış olacaktı ki sesler kesilmişti . Turgay kapıyı açarak her zamanki gülümser yüzüyle karşılamıştı bizi "Bu sefer size bir misafirimiz var" dediği sırada kapıdan dışarı Ece çıkarak önce bizi burada gördüğü için şaşırdı sonrasında ise koşarak Savaş'a sarıldı . Savaş Turgay'ı tanıdığımız ilk zamanlarda ki robot misali donmuş kalmıştı , ne hareket edebiliyor ne de bir şey söyleyebiliyordu . İlk defa içten gülümsediğimi fark ettim , ancak bu da uzun sürmemişti arkamızdan gelen "Burada ne işiniz var ? " sesi ile hepimiz arkamıza dönmüştük.
*
Gözlerini üzerimize dikmiş baştan aşağıya bizi süzüyordu . Yüzü ve tipi bir cadıyı andırıyordu ki ilk baktığımda irkilmiştim . Uzun burunlu , kapkara saçlı yüzünde ve boynunda çeşitli bıçak izleri vardı . Sol gözünden çenesine kadar uzanan amatörce atılmış dikiş izleri onu daha da çirkin yapıyordu . Ellerini beline atmış ilk okulda yaramazlık yapıp başımda dikilen sınıf öğretmenim misali her an azarlayacak gibi duruyordu . Komutan bir adım öne çıkarak her zaman ki gibi tatlı bir dille "Siz kimsiniz?" dedi . Kadın Komutan'ın bu şekilde konuşmasından rahatsız olacaktı ki yüzünü ekşiterek "Gevezeliğin lüzmu yok , size burada ne aradığını sordum" dedi . İç sesim silahını çıkartıp kafasına mermin bitene kadar sık diyordu resmen , büyük bir iç geçirerek konuşmaya girdim . "Ayhan ile konuşmamız lazım , ne aradığımızı sana değil ona söyleyeceğim" diye sert bir şekilde çıkıştım . Turgay konuşmanın sertleştiğini anlayıp olaya müdahele etmeye çalıştı ve " Onlarla ben ilgilenirim sen içeri gir " dedi dişlerinin arasından . Kadın bizi biraz daha süzdükten sonra hayattan soğumuş bir tavırla içeri girdi . Kapıyı kapatır kapatmaz Turgay "Kusura bakmayın kendini çok önemli birisi sanan gereksizin tekidir o , sizleri içeri alayım bayağı yorgunsunuz " dedi gülümseyerek . Hep birlikte içeri geçip Turgay'ın gösterdiği yere geçip oturmaya başladık , yaklaşık 1 - 2 dakika sonra Turgay gelerek Ayhan'ın Ece'yi aramaya gittiğini fakat dün gönderdiği arama ekibinin onu bulduğunu söyledi . Tamamen Ecenin geldiğini unutmuştum , o merak ile Eceye dönerek tam ağzımı açacağım sırada eliyle susmamı işaret etti . Gülümseyerek "Kendini yorma ben anlatırım" dedi . Elimi ağzıma götürüp fermuar çekermiş gibi yaptım ve dinlemeye başladım . "1 veya 2 hafta önce tam olarak hatırlamıyorum ilk kaybolduğum gece bebeği bahçeye çıkartıp yemeğini yedirecektim , dışarıdan sesler duyduğumda bıçağımı çıkartıp kapıyı araladım ve bir grup zombinin evin yanından geçtiğini gördüm tahmini 6 veya 7 tanelerdi . Bebeği içeri koltuğa bıraktım ne olur ne olmaz diyerek , bahçe kapısından çıktım ve zaten hepsinin arkası dönük olan gruba doğru yürüdüm , tam o sırada ayağım metal bir şeye takıldı silahtı herhalde hava karanlık olduğu için göremedim . Çok ses çıkarmış olacaktım ki ben yerdeyken hepsi üstüme doğru gelmeye başlamıştı , sizlerden yardım istemek için bağıracaktım fakat o anda başka bir grubun daha geçtiğini gördüm panikledim ve hepsi üzerime gelir korkusuyla ağzımı dahi açamadım . Ayağa kalktığımda bir tanesiyle burun buruna geldik bıçağımı kafasına sokup çıkarttım fakat sayıca çok fazlaydılar . Geri geri gittim ve koşmaya başladım , yolda sürekli sendeleyip düştüm korkudan . Fazla uzaklaşmış olacağım ki yolumu kaybettim , sağolsunlar Ayhan'ın grubu beni bularak buraya getirdiler , çok korkmuştum sizleri bir daha göremeyeceğim diye ama çok şükür buradayız , hep beraberiz ." Konuşması bittiği sırada gözlerinin dolduğunu fark ettim , etrafıma baktığım sırada herkesin öyle olduğunu gördüğümde böyle bir dünyada dışarıda tek başına yaşamanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladım .
Turgay ve tanımadığım 7 kişi ile beraber akşam yemeğimizi yedikten sonra oturup herkes kendine konuşacak birisini bulmuş konuşuyordu . Ece ile Savaş hasret gideriyorlardı , Komutan ile Ali ülkenin durumunu konuşuyorlardı şehir merkezine gitmeliyiz deyip duruyorlardı , Ayda ise bebekle ilgileniyordu .Bende Turgay'ın yanına oturup buraya ne zaman yerleştiklerini sordum , kısa bir süre düşünüp "Sanırım 1 veya 1.5 ay oluyor tam olarak hatırlamıyorum" dedi . Evimiz olmadan ne yapacağımızı düşünerek kafayı yiyecek duruma geliyordum yavaş yavaş . Büyük bir topluluk sesi duymamızla herkesin bakışları dış kapıya yöneldi , 10-11 yaşlarında bir çocuk masadan kalkarak "Geldiler işte , geldiler" diyerek kapıya koştu . Bir kadın arkasından koşarak çocuğu kenara çekti ve beni göstererek yaramazlık yapmamasını yoksa benim ona iğne yapacağımı söyledi , çocukları kandırmak için söylenen en klasik ve en etkili beyaz yalanlardan birisiydi . Turgay ayağa kalkarak kapıya yöneldi ve kapıyı açtığı sırada en önden 2 kişinin koltuk altına girmiş kolu sargılı bir adam girdi , yeni yaralanmış olacaktı ki kanaması çok fazlaydı . Ardından Ayhan'ın adamları sırayla girip en son Ayhan geldi , yüzünde tıpkı 60 yaşını geçmiş borçtan kiradan kurtulamayan adamın ifadesi vardı . Bize baktığı sırada o yüz ifadesi değişerek zor da olsa yerini gülümsemeye bırakmıştı . Hoşgeldiniz diyerek karşıladı ve tokalaştık , yaralı adamı bodrum kata götürdüklerini gördüm ve Ayhan'a dönerek "Adamlarından birisi mi ?" dedim . Kafasını sallayarak onayladı ve sözüme devam ettim "Ne oldu" dediğimde zor konuşurcasına gözlerimin içine bakarak "Isırıldı" dedi ve gerilerek sözüne devam etti "En iyi adamlarından birisi , ne yapacağım konusunda bir fikrim yok . Öylece durup ölümünü izleyeceğim" dediğinde gözleri dolmuştu . Komutanı ve Aliyi çağırıp alt kata indik , oldukça geniş bir yer olmasına rağmen sadece mum ışıklarıyla aydınlatılması insanı daraltıyordu . Odaya girdiğimizde adam yarı baygın bir şekilde masanın üstüne yatırılmıştı , Ayhan kaygılı gözlerle bakarak "Ne yapacağız" dedi . Buraya kadar gelip , onca şey atlattıktan sonra ısırılan kişinin kolunun kesilmesi gerektiğini bilmemesi garibime gitmişti ama sesimi çıkarmamıştım . Benden önce davranan Komutan "Kolunu kesmemiz lazım , eğer biraz daha beklersek virüs bütün vücuda yayılacak elimizi çabuk tutmamız lazım" diyerek uyarı yaptı Ayhana . "Onu bende düşündüm Komutan , fakat ısırılan yer omuzuna çok yakın bütün kolunu kaybedecek " dedi sessizce . Komutan kızının da aynı duruma düştüğü için Ayhan'ın kaygısını çok iyi anlayabiliyordu , "Hiç değilse şansımızı denememiz lazım" diyerek sertçe çıkıştı Ayhan'a . "Kim yapacak peki " dedi bize bakarak . Komutan gözlerini bana dikip "Hadi be doktor yaparsın sen" dedi gaz verircesine . Doktor mu ? Bu nereden çıkmıştı ki şimdi . Bana taktığı lakap hoşuma gitse de böylesine büyük bir sorumluluğu üstlenebilirmiydim bilmiyordum , yapabilirmiydim ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zombi Salgını (Düzenleniyor)
Mystery / ThrillerKorktuğu için çıkarmıştı silahını , zarar vermek istemiyordum onlara. Komutan'a doğru doğrultmaya çalıştı silahını fakat Ozan ikisinide neredeyse şarjörün yarısını boşaltarak öldürmüştü." Napıyorsun lan ? " diye bağırdım Ozan'a. "Ben yapmasam o yapı...