*
"Ne oldu" dediğimde zor konuşurcasına gözlerimin içine bakarak "Isırıldı" dedi ve gerilerek sözüne devam etti "En iyi adamlarından birisi , ne yapacağım konusunda bir fikrim yok . Öylece durup ölümünü izleyeceğim" dediğinde gözleri dolmuştu . Komutanı ve Aliyi çağırıp alt kata indik , oldukça geniş bir yer olmasına rağmen sadece mum ışıklarıyla aydınlatılması insanı daraltıyordu . Odaya girdiğimizde adam yarı baygın bir şekilde masanın üstüne yatırılmıştı , Ayhan kaygılı gözlerle bakarak "Ne yapacağız" dedi . Buraya kadar gelip , onca şey atlattıktan sonra ısırılan kişinin kolunun kesilmesi gerektiğini bilmemesi garibime gitmişti ama sesimi çıkarmamıştım . Benden önce davranan Komutan "Kolunu kesmemiz lazım , eğer biraz daha beklersek virüs bütün vücuda yayılacak elimizi çabuk tutmamız lazım" diyerek uyarı yaptı Ayhana . "Onu bende düşündüm Komutan , fakat ısırılan yer omuzuna çok yakın bütün kolunu kaybedecek " dedi sessizce . Komutan kızının da aynı duruma düştüğü için Ayhan'ın kaygısını çok iyi anlayabiliyordu , "Hiç değilse şansımızı denememiz lazım" diyerek sertçe çıkıştı Ayhan'a . "Kim yapacak peki " dedi bize bakarak . Komutan gözlerini bana dikip "Hadi be doktor yaparsın sen" dedi gaz verircesine . Doktor mu ? Bu nereden çıkmıştı ki şimdi . Bana taktığı lakap hoşuma gitse de böylesine büyük bir sorumluluğu üstlenebilirmiydim bilmiyordum , yapabilirmiydim ?
*
Hemen bir şeyler yapmazsam adam dönüşmeye başlayacaktı , aklım çok karışmıştı . Ayhan'a dönüp "En kısa sürede dediğim bütün malzemeleri getirin" dedim . Ayhan minnet dolu gözlerle bana bakıp başını salladı . Bir taraftan adamın yanına gidip yarasını açıyordum diğer taraftan gereken malzemeleri söylüyordum . "Alkol , sargı bezi , yarayı kapatıp kanın durmasını sağlayacak bez gibi bir şey ." Gömleğini omuz kısmından yırtıp çıkartmıştım , büyük bir iç geçirerek Ayhan'a baktım ve "Arkandaki duvarda asılı olan palayı ver" dedim . Yarayı tamamen açıp ısırıldığı yere yakından baktığımda , sanki açık olan yaraya asit dökmüş gibi zavallı adamın damarları eriyip gidiyordu . Bez parçasını yuvarlayıp uzun bir top haline geldiğinde adamına ağzına götürdüm ve sıkıca ısırmasını söyledim , daha başlamadan acısından dolayı bez parçasını koparırcasına ısırıyordu . Palayı elime alıp sıkıca kavradım ve yukarı kaldırıp var gücümle omzunun biraz yukarısına eklem yerine vurduğum sırada adamın feryatları bütün binayı sarsar hale geldi . Aradan 1 saniye geçmeden tekrar yukarı kaldırıp 2. sefer aynı yere vurduğumda palanın ucu masanın metal yerine çarpıp ses çıkarttığı sırada kopan parça ayaklarımın önüne düştü . Miğdemin kalktığını hissettim fakat bir işe başlamıştım , bitirmem gerekiyordu . Hiç fazla vakit geçirmeden alkolü adamın omuz kısmına döktüm , sanırım bu daha fazla canını yakıyor olacaktı ki adamın gözlerinin içine baktığım sırada yavaşça kapanmakta olduğunu gördüm . Ayhan arkamdan gelerek panikle "Ne oldu neden kapattı gözlerini , ne oluyor söylesene" diyerek sorguya çekiyordu beni . Cevap vermeye tenezzül etmeden diğer adamın elinde tuttuğu ipliği alarak amatörce dikiş attım . Baygın olması benim işime gelecekti , yoksa acıdan istemsizce de olsa kendini kasacak elimdeki iğneyi yanlış yere batırmamı sağlayacaktı . Çok fazla dikiş attığım için sayısını bile aklımda tutamıyordum , zor da olsa işimi bitirip adamın koluna baktım ve ardından da Ayhan'a . "Kusura bakma profesyonel değilim ancak elimden gelenin en iyisi bu" dedim . Daha sonra ise vakit kaybetmeden sargı bezini alıp omuzunu sarmaya başladım . Kafasını kaldırmalarını söyleyip adamlardan yardım istedim , onlarında gördükleri karşısında eli ayağına dolaşmıştı . Zor da olsa sargıyı bitirmiştim ve kıyafet getirmelerini söylemiştim , Ayhan az önce sorduğu soruları tekrarlayıp duruyordu . Komutan sinirlenip Ayhan'ı kenara çekti ve "Bir şey olmuyor , ümitsizliğe kapılma hemen . Çok fazla kan kaybettiği için ve çok fazla acı çektiği için bayıldı sadece o kadar . Eğer biraz şansı varsa virüs vücuduna yayılmadıysa iyileşecek tamam mı " diyerek sert bir şekilde bağırdı . Ayhan kendini bırakmış , ne olacaksa olsun durumuna gelmişti . Ali kolundan tutup arkasındaki sandalyeye oturttu ve o sıra adam için istediğim kıyafeti getirmişlerdi , adamın üstüne giydirmeden önce belimden bıçağımı çıkartıp sağ omuzundan ince bir kesik attım . Daha sonra iki parmağımı sokarak kesiği genişlettim ve tamamen yırttım . Diğerlerinden yardım alarak yeni atılan dikişlere zarar vermeden giydirmeyi başarmıştık . Dikkatli bir şekilde kaldırıp yan odaya yatağa yatırmıştık , Ayhan yanında kalması için bir adamınıda orada bırakmıştı . Biraz oturup Ayhan ve diğerlerine teselli vererek üst kata diğerlerinin yanına çıkmıştık , herkes oturmuş kimsenin ağzından bir kelime çıkmıyordu ki Ayhan konuşma başlatarak gülümser bir yüz ifadesiyle "Hangi rüzgar attı sizi buraya Komutan" dedi . Komutanın evimize olanlar için yüzü düşmüştü fakat hemen kendini toparlayarak başımızdan geçenleri kısaca anlattı . Konuşması bittiği sırada Ayhan şoka uğramış bir tavır takınarak "Başınıza gelenler için üzgünüm , bundan sonra burası sizinde eviniz sayılır . İstediğiniz kadar kalabilirsiniz" dedi ve güldü . Bir nevi sevinmiştim en azından başımızı sokacak bir yer bulabilmiştik , böyle bir zamanda dışarıda asla yaşanmazdı . O gece fazla havadan sudan konuşulmadı . Genellikle Ece'yi ararken yaşadıkları ilginç olayları ve buldukları mekanları anlattılar . Bir kaç güne tekrar bir ekip toplanıp bulunan yerleri araştırmaya ve erzak aramaya çıkmak için kararlaştırılmıştı . Gece olduğu sırada her zaman yardımcı olan Turgay yine aniden belirerek "Üst katta soldan 1. oda Ece ve Savaş'ın bebek onlarda kalacak , 2. Oda Doktor ve Ayda'nın , hepinize iyi geceler" Bana doktor demeleri hoşuma gidiyordu fakat ben doktor değildim ki . Gülerek Turgay'a baktığım sırada o da gözlerini bana dikmiş gülüyordu . Arkasını dönüp gidecek gibi olduğu sırada Ali alaycı bir tavırla "Biz kapının önünde yatıyoruz herhalde Turgay bey" dedi . Turgay , Ali'nin biraz yanına giderek "Ayhan siz ikiniz için çok daha özel bir yer ayarladı" dedi gülmeye başlayarak . Ali ve Komutan bir taraftan şaşırmış bir taraftan da Turgay'ın gülüşüne gülüyorlardı . Daha fazla dayanamayıp gülmeye bende katıldım . Uzun süre , hatta asla bu kadar sıcak bir aile şefkati göremem diye düşünüyordum ama yanılmıştım . Ali yarı güler bir şekilde "Şaka bir yana nerede kalacağız biz ya ?" diye sordu . Turgay arkasını dönüp gülerek "Beni takip edin" dedi . Nereye gideceklerini merak etmiştim fakat eninde sonunda öğrenecektim , çok yorucu bir gün olmuştu . Uyumam gerekiyordu . Üst kata Ayda ile beraber çıktığımızda hemen üstümü değiştirip yatağa uzandım . Ayda odayı incelemeye dalmış öylece etrafa bakınıyordu . "Ne duruyorsun hadi uyu sende çok yoruldun" dediğim sırada bana bakıp o tatlı bakışlarından atarak "Tamam doktorum geliyorum" dedi . Özellikle doktor kısmını bastırarak söylemişti ve gülmüştü . Ardından "Üstümü değiştirip geliyorum" dediği sırada Ayda'yı beklerken yorgunluktan uyuya kalmıştım çoktan .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zombi Salgını (Düzenleniyor)
Misterio / SuspensoKorktuğu için çıkarmıştı silahını , zarar vermek istemiyordum onlara. Komutan'a doğru doğrultmaya çalıştı silahını fakat Ozan ikisinide neredeyse şarjörün yarısını boşaltarak öldürmüştü." Napıyorsun lan ? " diye bağırdım Ozan'a. "Ben yapmasam o yapı...