Ertesi günümü boş boş yatarak geçirmiştim.Bir ara arkadaşım Hande gelmişti onunla laflamıştık.
Odamı temizlemiş nevresimlerimi değitirmiştim ve şimdide liseden birkaç arkadaş ile buluşmak için dışarı çıkacaktım.
Siyah kısa elbisemi giyindikten sonra açık kumral sarı arasındaki saçlarımı at kuyruğu yaptım ve gözlerime rimel ve dudaklarıma koyu kırmızı ruj sürdüm.
Mekan fazla kalabalık değildi fakat ilerleyen saatlerde eminim adım atacak yer kalmazdı.Dış kapının yanında bekleyen genç kıza Emre Alaz adına rezervasyonumuzun olduğunu söyledim ve genç kızı beni masaya götürmesi için takip ettim.
Lisedeki arkadaş grubumdan birkaç kişi oturmuş sohbet ediyorlardı.Emre,Selim,Cenk,Gamze,Elif ve Seren vardı masada.
Hepsine tek tek selam verip sarıldıktan sonra yanlarına oturdum bende.
Selim hariç hiç biriyle görüşmemiştim mezuniyetten bu yana arada Whatsapp grubuna yazıyorlardı fotoğraf atıyorlardı fakat bakamıyordum çok.
'diğerleri nerede?' dedikten sonra gelen garsona bir White Lady söyledim.
'gelirler birazdan'dedi Cenk içeceğinden içmeden önce.
Cenk elektrik mühendisi olmuştu ve bir kaç ay içinde evlenecekti.Nişanlısı Gamze bu tür ortamları pek sevmediği ve migreni tuttuğu için gelmemiş selamlarını iletmiş.
Emre büyük bir şirkette yönetici olmuş ve görmeyeli baya değişmişti.Her zaman yakışıklı bir çocuktu fakat böylesine değişeceğini tahmin etmemiştim.
Selim ile sürekli görüşmeye çalışırdık,zaten mahalleden arkadaşımdı.
Hande,ben,Selim ve Giray birlikte büyümüştük.
Selim şuan bir spor salonunda eğitmenlik yapıyordu.Hande evden çalışıyordu alım satım işi.
Elif iki çocuk annesi tatlı minnoş bir kadın olmuştu, eskisi gibi manken fiziğinden eser yoktu fakat kafası hala aynıydı.
Gamze 26 yaşına gelmiş hala yalnız olan bir arkadaşımız kendisi annesi ve babasını geçen sene kaybetmişti zaten son görüşmemizdi cenaze.
Seren ise bir çocuklu boşanmış bir anneydi.Birkaç saat sonra aramıza sevgilisi Mert'de katılmıştı.
Geçte olsa gelen çiftimiz Öykü ve Kerem iş yerinden anca çıkabildiklerini söyleyerek yerlerine geçerken içkimi tazelemek için garsona ihtiyaç duymadan hemde bacaklarımın biraz açılması için bar tezgahına yürüdüm.
Blush Rose şarap isteyip barmeni beklerken yanıma uzun boylu sarışın bir adam geldi.
'merhaba?'
'merhaba'diye başımı salladım.
'içkinizi ısmarlamak isterim sakıncası yoksa?'dediğinde yüzündeki yavşak ifadeden bile amacı anlaşılırdı.
'sanmıyorum,teşekkürler'dedikten sonra tezgaha dönecektim ki kolumu tutup kendine çevirdi.
'ısrar ediyorum ama?'
'çek o elini'diye tısladığımda diğer kolumu da biri tutmuştu.
'rahatsız mı ediyor?' gelen ses çok tanıdık gelmişti, kafamı çevirdiğimde ise gördüğüm kömür adamdı.
Kömür adam, bana az kalsın çarpacak olan Batuhan'ın arkadaşı işte.
Öküz olan.
'yinemi sen?'diye baygın baygın bakıp iki kolumu da ikisinin elinden kurtarıp döndüm içkimi aldım ve tam adım atmışken yine biri kolumu tuttu.
