'şey , en belirgin belirtisi göğüs ağrısıdır. Birde ağrı göğsün ortasında baskı tarzında olabilse de; sırtta, omuzda, boyunda ve karında da hissedilebilir. genelde hastalar baskı tarzında, beraberinde terlemenin de olduğu, bazen kusmanın eklendiği, çok şiddetli, sanki göğüs kafesi bir mengene ile sıkıştırılıyormuş gibi bir ağrı olduğunu söylerler.'
'peki tedavi ?'
'en geçerli acil tedavi yöntemi, balon ve stentle tıkalı olan kalp damarlarının açılmasıdır. Eğer ilk saat içinde tıkalı damar açılabilirse hastanın kalbinde hiçbir hasar kalmayabilir. Kan akımının tekrar sağlanması ne kadar gecikirse kalp o kadar hasar alacaktır. Kalp krizi sonrası hastanın 2-7 gün hastanede kalması gerekir. Bu süre boyunca olası sancılarını azaltmak, kalp ritmini yeniden düzene sokmak, nefes alışverişini rahatlatmak, kan pıhtılaşmasını önlemek için ilaç tedavisi uygulanır.'
'aferin.Git Metin beyin hastaneye girişini yaptır.' dediğimde başını hızla sallayıp odadan çıktı.
Daha çok acemiydi bu yüzden üstüne fazla gitmek istemiyordum fakat o kadar yavaştı ki düşünürken bile onu bekliyordum.
'Metin bey birkaç gün gözetim altında kalsanız çok iyi olur.Testlere göre taburcu ederiz sizi.'diye gülümseyerek konuştuğumda karısı birden atılıp bana sarıldığında Hasan bıyık altından gülümsemeye başlamıştı.
'Allah sizden razı olsun, çok yardımcı oldunuz.Allah razı olsun'diye yanaklarımı öpünce kalakalmıştım.Bu tür şeylerde ne yapacağını bilen bir insan değildim ben.
'önemli değil görevim bu benim,geçmiş olsun'diyerek kadını kendimden uzaklaştırıp hastanın kontrol formuna imzamı attım ve odadan Hasan ile beraber çıktık.
'Hasan git 210'a bak serumu bitmiş mi' o fırlayarak gittiğinde bende aşağı kata inip sade kahve alıp bahçeye çıktığımda Araz hastanenin Doğu tarafında işçiler ile konuşuyordu. Beni görünce yanındaki işçinin omzuna dostane bir şekilde vurup yanıma gelmeye başladı.
'naber?'Kahveme uzanacağı sırada elimi kendime çektim.
'yanaşma kahveme'
Gözlerini devirip asistanına ona kahve getirmesini söyledi ve birlikte ilerideki banka gidip oturduk.
'çok yoruldun mu?' dediğinde kafamı hayır anlamında salladım ve kahvemden bir yudum daha alırken oda yanımızdan oksijen tüpüyle egzersiz için bahçeye çıkmış hastanın dik bakışları eşliğinde sigarasını yakmaya uğraşıyordu.
'Batuhan'ı gördünmü hiç?'
'hayır neden?'
gözlerimi kısarak 'gözüme gözükmedi bugün kesin kızacağım bir şey yaptı'dediğimde oda surat ifademe gülmeye başlamıştı.
