Masaya döndüğümüzde alkolsüz meyve kokteylim gelmişti.Araz kendi içeceğini içerken bende pipet ile oynayarak hem içiyor hemde etrafa bakınıyordum.
Bir grup doğum günü kutluyordu bir grup başka bir şeyler kutluyordu herkes dans ediyordu en köşedeki masada bir çift vardı ve ne yaptıklarını fark ettiğimde gözlerimi kaçırıp diğer dans edenleri izlemeye devam ettim.
Başıma saplanan ağrı ile yüzümü buruşturmamaya çalıştım.Yüksek müzikten dolayı olsa gerek.
Sanki tornavida sokuyorlardı beynime.Hande ve Batuhan hala deli gibi dans ediyorlardı.
Bardağı tuttuğum ellerim titremeye başlayınca bardağı hızlıca masaya koymuş ellerimi bacaklarımın arasına sıkıştırmıştım ki Araz eğilip bileklerimden tutup ellerimi ellerinin arasına alıp ikisini de birer birer öptü.
Hala zangır zangır titriyordu ellerim.
Sanırım Nöroloji ile bir görüşsem iyi olacaktı.Çoktandır olmuyordu ve tekrar başlamıştı. Hastalarımı riske atamazdım.Böyle gidemezdi mesleğimden olmak istemiyordum.
"sorun ne?"diye Araz'a kafamı kaldırıp baktım fakat yüzüm allak bullaktı.
"bilmiyorum, hava almam lazım. Çıkabilir miyiz?"diye sorduğumda kafasını sallayıp beni ayağa kaldırdı.
Asma kattan inip lavaboya giden koridora girdik ve en sondaki geniş kapıyı açıp geçmem için yer verdi.
Kocaman bir terasa çıkmıştık.Hava soğuk olduğu için sigara içen iki kız ve bir erkek dışında kimse yoktu.
Onlardan uzak bir köşeye gidip trabzanlara yaslandığımda derin nefesler almaya başlamıştım.
Karşımdaki drniz manzarası nefes kesiciydi.
Araz yanıma gelip ellerini iki yanımdan trabzana yasladı ve başımı öptü.
"bir şey ister misin?"dediğinde kafamı salladım ve '"ağrı kesici bulabilir misin?"diye sorduğumda kafasını aşağı yukarı sallayıp bir adım geri çekildi ve arka cebinden telefonunu çıkararak bir numarayı tuşlayıp terasa ağrı kesici getirmelerini söyledi.
Bardağı yanımızdaki çocuğa verip gitmesini bekledikten sonra Araz'a sokulup ellerimi sırtına doladım.
O da beni kollarıyla sarmalarken hem üşümem geçmiş hem de başımdaki ağrıyı unutmaya başlamıştım.
"birine görünmeni istiyorum,kaç zaman oldu hastalarına nasıl bakıyorsun bu ellerle?"
"ameliyatları devrediyorum.Sanırım korkuyorum,çünkü bir şeyim olduğunu biliyorum ve tahminimde var tabi."
"neymiş tahminin?"
"Parkinson,aslında benim yaşımdakiler de çok sık görülmez, nadirdir ama yine de bir yüzde var tabii"
"o zaman en kısa zamanda bir doktora görüneceksin Eyşan"
Kafamı sallayıp ona biraz daha sokuldum.
"eve dönebilir miyiz?"
"Hande'ye değil mi?"diye mırıldanıp elimi tuttu.
Ona göre minik kalan ellerim onun avucunda kaybolurken "görmesin beni böyle"diye mırıldandım.
"o zaman seni kendi evimde misafir edeceğim doktor hanım"dediğinde kaşlarımı çattım.
"evde annenler vardır. Yanlış anlarlar şimdi"dediğimde kafasını hayır anlamında salladı "Buralarda bir apartman dairem var"