2- İnat, Seni Kurtaramayacak Kör Kuyu

619 153 1.3K
                                    

Yeniden 2. Bölümümüzle merhaba. Arkadaşlar bu bölümü biraz geç atıyorum. Henüz 2. Bölümdeyken yaptığım aksaklıktan dolayı özür diliyorum. Mezun sonrası malum sınavlarıma odaklanmıştım. Bu yüzden sınavlarla işim bittiği için hemen oturdum ve yazdım.

Bu bölüm sempatik çocuğumuz Olgunay ileri konumda olacak biraz daha.. Onu da biraz tanımanızı istiyorum.

Eh her şeyin bir sebebi vardır elbet. Bu arada, bölümleri uzun tutmam sıkıcı oluyor mu?

Kısa ve çok bölümden oluşsun istiyorsanız buraya nokta dahi olsa yorum atın.

Uzun ve az bölümden oluşsun istiyorsanız buraya nokta dahi olsa yorum atın.

Bölümlerimi bundan sonra ona göre bir uzunlukta tutacağım. Tamamen sizin istediğiniz şekilde ilerleyeceğiz.

Buraya da bir adet Nehir bırakalım.

                          GURFA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                          GURFA

                        2. BÖLÜM
      İNAT, SENİ KURTARAMAYACAK
                       KÖR KUYU.

Güçlü olmalıydım, öyle olunmalıydı. Ama neden böylesine zayıftım? Dokunsalar yıkılacakmış gibi, malzemesinden çalınarak örülmüş duvar gibi. En küçük enkazda, bedenim yerle bir olacakmış gibi. Daha büyük yara açılır mıydı ki? Bu kadar canım yanarken, acıtır mıydı başka yaralar?  Merak ediyorum da... Çıkar mı bir günüm karanlıktan aydınlığa? Yoksa sürüklenecek miyim ben bu taşlı yolda?

Henüz daha 19 yaşında olmam mı zorluyordu beni? Ben daha önce hiç babamdan ayrı kalmamıştım ki. Okuduğum şeye hala inanamıyordum. Babam sağ elini yemek haricinde hiç kullanmadı, kullanamazdı. Nefeslerimi derin ve düzensiz alıyordum. Avuç içlerim terliyor, ruhum bedenimde sıkışıyor gibiydi. Hızla ayağa kalktım. Kısa süreli gözlerim kararsa da çabuk toparladım, çantamı ve dosyayı alarak evden dışarıya attım kendimi.

Aklım karman çorman haldeydi. Bu halde araba kullanamazdım. Denk gelen taksiyi durdurdum ve soluğu direk müdürlükte aldım. Arabadan elim ayağım titriyerek indim. Hızla içeriye girerken, etraftakilerin bana deli gözüyle baktıklarına yemin edebilirdim. Aldırış etmedim, çünkü delirmiştim.

Şimdi ne yapacaktım ben? Nasıl anlatacaktım derdimi? Babam öldürülmüş olabilirdi, ve buna kimse kulak asmıyordu. Ne arkadaşlarım inanıyordu, ne polisler şüphe duyuyordu. Gidip söylesem bile bir şey değişecek miydi? İnanacaklar mıydı ki bana? Bir aydır bir kez bile inanmamışlardı ki. İnanmayı denememişlerdi bile. Kaç kere daha hüsrana uğrayacaktım ben böyle?

Kafam karma karışıktı. Adımlarım hızlı, koridordan merdivenlere doğru ilerledim. Bir üst kata merdivenleri tırmandım. Köşeyi tam döndüğüm esnada birisine çarpmak üzereyken durdum.

GURFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin