Kahvaltımızı yapınca direk odaya geçtik. Mark'a güzel görünmem lazımdı."Kızlar Mark'la sevgili olunca anladım. O cidden sapık!"dedim ve güldüm. Beni habire öpmek istiyordu. DanBi arkamdan sarıldı ve yanağımı öptü.
"Ee teyze olmak bizimde hakkımız!"
"DanBiiii!!!"değince hızla kaçtı.
"Off neyse! Ben Mark'la buluşmaya gidiyorum."dedim ve çıktım odadan. Otelin çıkışına gelince Mark'ı gördüm ve hemen sarıldım.
"Aşkııım!"
"Wori'mmm!"dedi ve yanaklarımı öpmeye başladı.
"Ne yapalım? Ne istersin?"dediğim de bana öyle bir baktı ki! Hemen anladım.
"O şey hariç!"değince elimi tuttu ve öptü. Şu an yürüyorduk.
"Tamam ya! Ama şunu söylemek istiyorum ki! Evlendiğimiz de bunların acısını fitil fitil ödeyeceksiniz." gülümsedim ama içim bir garip olmuştu. Evlenmek...Mark ile evlenmeyi gerçekten çok istiyordum ama babam...
"Neyin var?"
"Babam izin vermez. Hem senin ailen yabancı birini ister mi?"
"Benim ailem sorun etmez ama babanı bilemem."
"Sorun eder."dedim ve başımı önüme eğdim.
"Üzülmene gerek yok. Eninde sonunda seni kendime alacağım."
"Ama Türk adetine uygun olmasını ister hep."
"Zor olacak ama öyle olsun. Fark etmez." Bu söylediklerin de ciddiyse cidden mutlu olmuştum.
En sonunda AVM'ye gitmeye karar vermiştik.
"Nereye girelim?"diye sorunca etrafıma bakındım ve topuklu botların olduğu bir mağazayı gördüm.
"Şu!"diyince sesim bebek gibi çıkmıştı yine!
"O ses."diyerek bana güldü.
"Ya sus! Zar zor rap yapıyorum bu sesle zaten!"deyince saçımı öptü. Gülümsedim ve mağazaya girdim.
"Yaaa!"dedim vw hepsini elime aldım. Öyle alışverişi çok çok yapan biri değildim ama konu topuklu botsa!
"Mark o siyahlı mı yoksa kahverengi olan mı?"diye sorduğumda Mark'ın uyuduğunu gördüm. Saate baktığımda iki sattir burda olduğumuzu fark ettim. Ayakkabıyla kafasına vurdum ve tonlarca ayakkabıyı kasaya koydum.
"Ha! Bitti mi! Alalım o zaman."dedi ve parayı verdi. Hiç 'Ay yok ben öderim!' havasına giremezdim.
"Aç mısın?"
"Ya değilim de çikolata falan alalım! Mısır da alırız! Ayyy!"dedim ve AVM'de olan kocaman markete girdim. Mark'da gülerek arkamdan geliyordu. Neyse ki maskeler vardı! Ben çikolata vb. şeyleri alırken Mark'da içecekleri alıyordu. Tam yanına gidecekken Regl olduğumu hatırladım. Bu sabah olmuştum. Mark'a gözümeden o reona girdim ve küçük paketlerden aramaya başladım. Benim kullanmadığım bütün marka vardı! Mark görmeden şu işi halletmeliydim!
"Güzelim."dedi Mark ve belime sarıldı. İşte şimdi rezil olmuştum.
"Efendim."dedim mırıltıyla. Göz ucuyla baktığında reonlara bakıyordu.
"Ah! Hangi markayı arıyorsun?"diye sorunca cevap vermekle vermemek arasında kaldım.
"Güzelim söyle."
"Kotex."dedim ve gözlerimi yumdum.
"Al bakalım."büyük paketti ama olsundu. Elimi tuttu ve kasaya yöneldik. Neyseki önümüzde biri vardı sadece. Sırayla hepsini geçerken bende poşete koyuyordum. Sıra o şeye gelince yine utandım...
Otele gelince hızla giyindik ve dışarı çıktık. Mark beni görünce ilk kıyafetimin boyuna baktı. Tatmin olunca koluna girdim ve yürümeye başladık.
Bara gelince kocaman ayırdığımız masaya oturduk. Herkesin muhabbeti çok iyiydi. Ben herkesle konuşurken Mark'ın Jackson'a dediklerini duydum.
"Dayanamıyorum abi! Sen dayanabilir misin? Sen dayanma zaten! Off dayanamıyorum! Çok güzelsin!" Hafifçe başımı omzuna yasladım. Hemen belimden kavradı ve oramı buramı öpmeye başladı -no fesat-
"Mark. Canım sıkıldı."
"Benim de. Gidelim mi?"değince 'Saçmalama' der gibi baktım.
"Sen çok güzelsin."dediğinde korumalar gidiyordu. Az sonra kızlar gelmişti. Duyduğuma göre eğlendireceklerdi. Bir kız tam Mark'a geliyordu ki Mark'ın bacağına dokununca direk uzaklaştı. Aferin ona!
"Noldu?"dedi Mark elimi göstererek. Bacağını oynatıyordu.
"Hiiç."dedim ve önüme döndüm.
"Dayanamıyorum."dedi ve elimi tutarak kaldırdı beni. Ben Mark'a sorular yağdırırken çoktan bardan çıkmıştık.
"Mark sakin ol! Nereye?"diye bağırdım.
Az sonra orman gibi bir yere gelmiştik. Ben tam konuşacakken beni ağaca hızla yasladı ve vücudunu vücuduma birleştirdi.
"Mark..."
"Dayanamıyorum anladın mı? Nefesimi kesiyorsun..."dedi ve elini belime bastırdı. Canım acıyordu. Mark iyi değildi!
"Mark çekil!"dememe rağmen beni öpmeye başlamıştı bile. Bende ona karşı gelemedim ve öpmesine karşılık verdim. Ellerimle saçını çekince inledi. Birkaç saniyeliğine ayrıldığında boynumu ve omzumu öpüyordu.
"Benim ol! Anladın mı?"dedi ve tişörtünü çıkarttı. Etrafa göz attığım da ağaçların arasındaydık. Onun dudaklarını dudaklarımda hissedince karşılık verdim. Elleri elbisemin fermuarını açınca omzumdan yavaşça indirmeye başladı. Omzumun altına gelince elini tuttum. Lanet olsun! Ona yetemiyordum! Onu mutlu edemiyordum."Sorun ne?"diye sorunca ağlamaya başladım. Hemen sarıldı. Aynı zamanda da sırtımı kapatıyordu.
"Korktum.Sana yetemiyorum. Seni mutlu edemiyorum!"dedim ve daha şiddetli ağlamaya başladım.
"Hayır güzelim. Sen haklısın! Korkmakta haklısın. Türkiye'nin adetlerini biliyorum ve...Herşey senin istediğin gibi olacak. Sadece...Ben erkeğim ve bazen çıldırabilirim."dedi ve alnımı öptü.
"Seni seviyorum Mark."
"Seni seviyorum güzelim."