Hayat...Neden bu kadar zor olmak zorunda? Hayat...Neden bu kadar adi olmak zorunda?"Bir!İki!Üç!"dedi Wori ve hepimiz aynı anda döndük. Nerdeyse çıkış yapalı bir yıl oluyordu. Artık amatör değildik. Fanlarımız vardı. Peki aşk?
"Ayy yeter! Ben Sevgilimi özledim!"dedi Miso ve yere oturdu. Peki sorun ne miydi? Ben haricinde herkesin aşkı yerindeydi. Chen bana kötü davranıyordu. Bizde tamamen bitirmiştik. O zamandan beri ölüydüm. Ama şu da var, ben kısa sürede olsa Chen'le sevgili olmuştum. Öpmüştüm.
"Ben biraz hava alsam iyi olacak" dedim ve pratik odasından çıktım. Topuzumu düzeltirken hızla arka bahçeye gittim. Kapşonumu kafama geçirdim ve duvara yaslandım. Derin derin nefesler almaya başladım. Herşeyin iyi gitmesi lazımdı. Peralar tutuklandı ama Chen...O beni yanlız bırakmıştı.
"Fare?"gelen sesle gözlerimi açtım.
"Aa enişte?"
"Yaa enişte...Wori içerde mi?"
"Pratik odasında."
"Tamamdır." dedi ve elinde ki bebekle içeri girdi. Tekrar gözlerimi kapattım. Hafif esen rüzgar tenime değdikçe ürpersemde takmadım.
"DanBi." Huh?
"Baekhyun?"dedim ve yavaşça Baekhyun'un yanına gittim. Elleri arkasında tedirgince duruyordu.
"Nasılsın?"
"İyiyim sen? Sadete gel."
"Ah...Bunu al. C-chen yolladı. Neyse. Ben gideyim."dedi ve elime beyaz zarfı tutuşurdu. Açmak istemiyordum. Altıncı hissim kuvvetliydi ve... İyi birşey hissetmiyordum. Kızlara mesaj atıp şirketten çıktım.
Yaklaşık yarım saattir elimde zarf bankta oturuyorum. Ah...Tamam. Şimdi açacağım. Yavaşça zarfı açtım ve okumaya başladım.
Sevgili DanBi...
Bu mektubu sana göndermem doğru mu bilmiyorum ama...Biz güzel şeyler yaşadık. Bana aşkı öğrettin. Ben daha önce âşık olmamıştım. Biri için deli gibj korkmamıştım. Ben sende aşkı tattım. İyi ki varsın. Biliyorum şu an aramız kötü ve bana olan aşkın bitti. Ama hâlâ arkadaşsak, seni düğünüme beklerim...
Sevgilerimle...
Kim Jong Dae...Göz yaşlarım kağıdı ıslatırken buruşturdum ve cebime koydum. Deli gibi ağlıyordum. Ben...Ben yıllardır, ergenlik diye sevdiğim adamdan düğün mektubu almıştım ya...Bu...Bu nedir ya?
"Haaaaaayyyyyıırr!!!"diye bağırdım ve yere attım kendimi.
"Niye böyle olmak zorundaydı ki? N-niye?"bedenim titremeye başlayınca kendimi çimlere bıraktım. Ağlıyor ve titriyordum. Üşüyordum ama alnımdan terler aktığını hissediyordum.
"S-seni seviyorum Jongi..."
***
"Panikatak geçirmiş. Birkaç saat dinlensin, sonra taburcu edilebilir."doktorun sesiyle yavaşça gözlerimi araladım.
"DanBiiii!!! Öldürdün bizi! Bebeğim iyi misin?"dedi Eybi ve sarıldı hemen.
"Sakin olun. İyiyim."
"Neden bize soğuk davranıyorsun?"diye sordu Gri Na.
"Üzgünüm. Moralim bozuk." Herşeyi hatırlıyordum.
"Sorun ne?"dedi Wori ve elimi tuttu. Miso'da saçımı okşuyordu. Derin bir nefes aldım ve elimi cebime attım. Ordaydı. Buruşuk kağıdı düzeltmeden Wori'ye verdim. Kızlar hemen kağıdın başına toplandı. İlk başta yüz ifadeleri güzelken sonlara doğru hepsinin kaşları çatıktı.