EybiJungkooku o kadar çok özlemiştim ki...Ama çok kırmıştı kalbimi. Kolay kolay affetmem ben onu!
"Eybiiğğ!!! Kalk artık ya!"dedi Gri Na ve üstüme atladı.
"Bırak ya! Depresyondayım ben!"
"Yok ya...Banane kalk!"
"Siz iyisiniz maşallah! Sevgili falan olacaksınız artık!"değince yüzü birşey oldu...Sonra düzeldi.
"Aman! Wori'de sucuklu yumurta yapmıştı."demesiyle odadan çıkmam bir oldu. Hızla mutfağa girdim ve hayvan gibi yemeğe başladım.***
Öğleden sonra bisikletime bindim. Hava o kadar güzeldi ki. Arada birkaç fan beni farkedince sessizce onlara yaklaştım ve bağırmamaları için rica ettim. Heyecanla kabul ettiler hepsi. Hepsi çok tatlıydı...Deniz kenarına doğru sürerken bir adamın ayağını ezdim. Bisikleti hızla durdurdum ve adamın yanına gittim. Yerde bacağını tutarak inliyordu.
"İyi misiniz? Çok özür dilerim ya..."
"Sen..."dedi adam ve gözlüğünü çıkarıp bana bakmaya başladı.
"Lütfen bağırma. L.M.L'den Eybi ben."
"Biliyorum ama daha da önemlisi...B-beni tanımadın mı? Kim Han Yeol ben! Hani...Fanboy Han Yeol! İnstagram'dan tanışmıştık."hadi canım! Vallaha o!
"Aaa! Han Yeol!"dedim ve boynuna sarıldım. Hemen belimden kavradı.
"Seni gördüm ya..."
"Han Yeol sensin!"
"Evet. Ben!"dedi ve yavaşça ayrıldı bedenimden.
"Ee birşeyler yapalım ya! Bu arada bacağın iyi mi?"
"Bacağımı unuttum bile. Nereye gitsek?"
"Bara gidelim."dedim. Aniden aklıma gelmişti.
"Ooo...Peki. O zaman hazır olunca bana mesaj at, seni almaya geleyim."dedi ve yanağımı öptü.
"Tamamdır. Hoşçakal."dedim ve bisikletimi kaldırıp bindim. Son kez el sallayıp yavaşça yurda doğru yol aldım...
Yurda gelince bir-iki saat kızlara Han Yeol'u anlattım. Onu o kadar çok seviyordum ki! Hani 'kankam' derler ya...Hah! Ondan işte!
"Kızlar size doyum olmaz ama hazırlanmam lazım."dedim ve kalktım. Benle birlikte onlarda kalktı.
"Ne oluyor ya?"dedim gülerek.
"Ne sandın kızım! Modacı başıyız biz!"dedi Miso ve kahkahalarla odama gittiler. Bende şaşkınca gülerek arkalarından odama gittim.
"Şimdi seni sexi yapalım ki, Jungkook İnstagram'dan görünce kıskansın."dedi DanBi. Nerden buluyorlardı bu beyni!?
"Aynen aynen! Bak mesele! Şu kırmızı-"derken Miso'ya çemkirdim.
"Hayırğğ!!! O olmaz! Yapışık, açık seçik birşey zaten!"dedim.
"Tam bizim işimize yarar işte!"dedi Miso ve dolabı kapattı.
"Giy hemen!"dedi Gri Na.
"Hay-"devamını getiremedim. Ne yani! Dört deli bana gözlerini kısmış bakıyorlardı.
***
Tamamen hazır olunca yurttan çıktım. Önceden mesaj attığım için gelmişti. Hemen bindim arabaya.
"Çok beklettim mi?"
"H-hayır. Çok güzel olmuşsun."dedi ve dudağını ısırdı.
"Teşekkürler. Sende fena sayılmazsın."dedim ve güldüm. O da gülünce yolculuk başladı...
Bara girdiğim andan itibaren kulaklarımı hissetmiyordum.
"İçki içsene."
"Ya ben kullanmam."dedim ve meyve suyu istedim.
"Benim hatrıma içseydin."
"Seni seviyorum Han Yeol. Ama kullanmak istemem. Kötü olurum."
"Peki. Ama beni seviyorsun."
"Seni seviyorum."dedim ve kahkaha attım. Cidden iyi anlaşıyorduk.
"Hadi dans edelim."dedi ve elini uzattı. Biraz düşüldükten sonra 'ne olur ki?' dedim ve elini tuttum. Piste çıkınca belimi kavradı ve kendine çekti. Biraz rahatsız olsamda ses etmedim.
"Cidden kaç sene oldu?"dedi ve güldü. Bende tebessüm ettim ve düşünmeye başladım.
"Üç veya dört."
"Vay be! Ne kadar olmuş. Ama birşey söyleyeyim mi?"
"Evet."dedim ve dinlemeye başladım.
"Canlı canlı seni görünce, daha bir güzel olduğunu fark ettim..."dedi ve başını saçlarıma, yani boynuma gömdü. Dışardan biri görse sevgili zannederdi. O her ne kadar bu kadar yakın olmamızda bir sorun bulmasa da, ben yeterince rahatsız olmuştum. Dosttuk. Öyle de kalmalıydık.
"Hemen. Çek. O. Vücuduna. Bağlı. Olan. Organlarını." Han Yeol yavaşça benden ayrıldı ve söyleyen adama baktı. Bende döndüm ve şok oldum.
"Jungkook..." Hayır! Hayır! Han Yeol bir fanboy ve...Ve Jungkook'la hep tanışmak istemiştir.
"Jungkook. L-lütfen sakin ol! Onun kötü bir niyeti-"sözümü kesen bağırması olmuştu.
"SEN SUS! O ADAMA! AHHH! DELIRTTIN BENI İYİCE!" Tamam abi vurma.
"Benim niyetim o değildi. Sadece yakın bir dost olduğumuz için sarıldık."dedi Han Yeol.
"Aa öyle mi! Ben çok pardon ya! Nasıl da yanlış anlamışım seni! Başlatma lan! Benim alnımda 'SALAK' mı yazıyor!?"
"H-hayır tabiki..."
"Yürü!"dedi ve kolumu sıkıca tutup beni bardan çıkarttı.
BTS'in yurduna gelmiştik. Daha içeri girer girmez bağırmaya yeniden başlamıştı. Üyeler bize 'deli mi bunlar? ' bakışı atıyordu.
"Ya sen...Aklım almıyor Eybi! Benden ümidi kestin, yakışıklı erkeklerle yeniden şansımı deniyeyim mi dedin?" Ne? Bu fahişeliğe girerdi!
"Bana fahişe mi dedin sen?"bunu söylerken sinirden gözlerim dolmuştu.
"Aa yoksa seni üzdüm mü?"dedi alayla.
"Gerizekalı! Ondan ağlamıyorum! Sinirlerim bozuldu! Azıcık beni tanımadın! Tanısaydın..."dedim ve karnına yumruğu geçirdim. Onu sevmesem şu an öldürebilirdim.
"Ben. Fahişe. Değilim."
"Sen...Fahişesin..."sinirle yerde yatan gıcık öküzün karnına tekme attım ve hızla yurttan çıktım. Sevdiğim adamdan bunları duymak kalbimi acıtıyordu...