"SANA İHTİYACIM YOK"

155 85 25
                                    

Neden yorgunsun sorusuna cevap aramaktan, ‘Ve bunu sormasınIar diye güIümsemekten yoruIdum…
                                       - cemal süreya

BÖLÜM 3

"Çay koy " 

dedi yengem. 
Aa, Size evde kaç kişi yaşadığımızı söylemedim galiba.
Şimdi diyeyim ozaman. Babam, babannem, yengem ve onun pislik kocasıyla yaşıyordum. 
Ben çok geçmeden mutfağa yüremeye başlamıştım. Bizim evimiz normal büyüklükte, krem rengi ağırlığın da bir evdi.

Kırık dökük yerler vardı ama durumumuz kötü değildi. Galiba bir tek benim odam koyu renkteydi. Odam siyahın ve grinin karışımıydı. Mavi rengi de sevmeme rağmen sadece yastıklarım maviydi...

Neyse, sofraya dönüp çayları doldurmuştum. Küçük masamızın irice sandalyelerine oturup yemek yemeğe koyuldum. Ha, bir de yan komşumuzun mevzusu var dı dimi? O olayın üzerinden 3 gün geçmiş o günden beri de ateşi görmemiştim.

Arada bir annesiyle karşılaşıyordum o kadar.

"Simit alsana kızım bana canım istedi"

"Şimdi mi babanne? "

" Ne zaman alıcaktın, akşam yemeğinde mi? Te allahım"

"Huysuzlanma  hemen. " dedim kızarak. Sonra kavvaltıdan kalkıp içeriye geçtim. Altıma şort üstüme de t shırt geçirip odadan çıktım.

Komidinin üstüne bırakılmış parayı alıp çıktım. Küçüklüğümden beri beni tanıyan Hüseyin amcanın marketine yürümeye başladım.

Havanın sıcaklığı vücudu mu kavurmuştu. Oturduğumuz semt güzeldi, en azından bana göre.

Markete girmiş hüseyin amcayı arayışa koyulmuştum.

"Nasılsın hüseyin amca? "

Hüseyin amca sarı saçlı, heybetli vücutlu eli ayağı düzgün biriydi. Ah, tabiki de tontiş yanaklı bir amcaydı.

" İyiyim yavrum sen nasılsın? "

" Her zamanki gibi. "

Hüseyin amcanın yüzün de buruk bir gülümseme oluşmuş gözlerin de şevkat belirmişti. 

" Asma suratını bakıyım gülümse, üzme Hüseyin amcanı"

Yüzüme tatlı bir tebessüm yapıp hüseyin amcaya gülmüştüm.

"Ben 3 tane simit alıcaktım, Hüseyin amca. "

" Dur, getiriyim hemen kızım. Sende şuradan kendine çikolata seç bu Hüseyin amcandan hediye. "

Dedi hüseyin amca gülümseyerek.

" Olur mu öyle şeyle Hüseyin amca parasını vericem."

"Şimdi sinirlendiriceksin beni olur olur çok iyi olur. Kızdırma beni."

" Tamam ozaman sağol Hüseyin amca"

Ben parayı ödeyip simitleri almıştım. Hüseyin amcaya görüşüp diyip eve yürümeye başladım. Çok sürmeden eve varmıştım.
Tam kapıyı açıp içeriye geçicekken,

"Aa burcu nasılsın? " dedi ateşin annesi."

"Her zaman ki gibi siz nasılsınız? "

" bende iyiyim sağol kızım bu gün gelsene bize sohbet edelim seninle. "

" Ne hakkın da? "

" Ne alem kızsın. havadan sudan, ben seni çok sevdim senle daha yakın olmak istiyorum. "

Ateşin annesi o kadar sıcak kanlılıkla söylemişti ki, o kadar içinten çağırmıştı ki beni açıkçası kırmak istememiştim. 

" Tabi gelirim."

" Tamam canım istediğin zaman gel bekliyorum. "

" Peki "

Diyip eve girdim.

Eve girdiğim anda hissettim acı,yüzümde ki sıcaklık, dudağımda ki metalik tat...
Bunların hepsini  1 dakika'nın içinde gerçekleşmişti.
Yengemin pislik kocası ali, bana tokat atmıştı.

" Seni sürtük seni! "

Saçlarımdan tutmuş yerlere sürüklüyordu. Acı bütüm bedeni mi ele geçirmişti sanki, vucüdum da bir yılan geziyor, her an beni sokucakmış gibi hissediyordum. 
İçim intihar etti, bedenim ne zaman pes edecek merak ediyordum.

Hiç kimse beni o iğrenç adamın elinden kurtarmamış öylece izliyorlardı.

Yüzüm kanlar için de kalmış bir darbeyi daha beklerken, öyle olmadı.
Gürültü bir ses patladı ve o pisliğin yere serildiğini görmüştüm.
Ateş, işte o gelmişti.
Kolumdan tutup beni evden çıkarmış çatı katına doğru götürüyordu.

Çatı katına gelince beni kenara otutturup sinirle konuştu.

"Aptal, aptalmısın kızım sen neden karşılık vermiyorsun? Dayak yemek hoşuna mı gidiyor? "

Ateş acıyarak yüzüme bakınca daha da sinir olmuştum. Bana acımasını istemiyordum, bana kimsenin acımasını istemiyordum.

" Evet hoşuma gidiyor" dedim sesimin çıktığı kadar. "

" Cidden bir insan bu kadar mı kendinden nefret eder. "

" Biliyormusun kendim dışında daha çok nefret ettiğim bir şey var. " dedim bağırarak. Bende ayağa kalkmış karşısında durmuştum.

" kim? Seni döven o şerefsiz mi? "
Öyle bir bağırmıştı ki şu an burda can verebilirdim. Bende onun kadar olmasada bağırarak konuştum.
Artık çileden çıkmıştım, ne olursa olsun kafasındaydım.

" Hayır! Sen, benden senden nefret ediyorum en az kendimden nefret ettiğim kadar. "

Ateşin yüzü kızarmış, dokunsam patliyacak gibiydi. Ağzımdaki kanı elimle silerek biraz olsun o iğrenç tadı azaltmıştım.

" Ben olmasam  ne bok yiğcektin ha? Senin bana ihtiyacın vardı. " dedi iğneliyerek.

" BENİM SANA İHTİYACIM YOK ateş. Sen yokken de benim hayatım böyleydi, sen varsın diye de değişmicik."

"Haklısın. biliyormusun? senin bana ihtiyacın yok. Çünkü sen zaten ölmüşsün son çırpınışların bunlar. "

Ateş çekip gitmiş beni yalnızlığımla baş başa bırakmıştı. 
Bir insan hiç görmediği Annesini özleyebilirmiydi?
Ben özlemiştim, Çok özledim Anne seni. Hiç almadığım kokunu, hiç duymadığım sesini, okşayamadığım saçlarını çok özledim.

Bedenim kaldırmıyor Anne.
Acı O kadar fazla ki, Ölüyorum Anne.
Yanına gelmek istiyorum , her gün biraz daha.

Hani, her gün acı çekiyorsunuz ama ölemiyorsunuz ya. Ben ölümü sadece erteledim anne.

Her gün ölmek dileğiyle...

BÖLÜM SONU

Umudun Pençesinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin