"FISILTI "

98 45 12
                                    

Seni seviyorum. DeIi gibi değiI gayet akIı başında oIarak seviyorum.
                     - Sabahattin Ali
                      

9.BÖLÜM

Kaybolmuş bedenim acıyla harmanlanmıştı. Nerde olduğumu ne durumda olduğumu  bilmiyordum. Karanlık bir yerde kendimi bulmaya çalışıyordum.
Bulabilecek miydim?
Sanmıyorum.

---------

Ecrin teyze den :

Ateşten haberi aldığımda çok sinirlendim. Nasıl? nasıl, kendini öldürmeye çalışabilirdi.
Küçük kanadı kırık kızım. Kim bilir neler yaşamıştı, neler çekmişti bu amansız hayattan. Hastaneye vardığım da Ateşi aradım. Bir köşede oturmuş, kaşları çatık bir şekilde yere bakıyordu.
Ne düşündüğünü tahmin edebiliyordum. Ah, canım çocuğum nasıl da acı çekiyordu. Burcu iyileştiğinde kesinlikle bunların arasını yapmalıydım.
Kaçış yok...

------------------—--
Burcu'dan devam :

Küçük bir kız sesini duydum, ağlıyordu. Adım adım yaklaşıyordum.  Görüş alanıma girmişti, Yerde oturmuş minik ellerini yere vura vura ağlıyordu.
Kızın yüzünü göremiyordum.
Biraz daha yaklaştım. Kızın yüzünü görebileceğim bir yere geçtim.

Bu, benim küçüklüğümdü.!

Neden ağladığımı merak ettim. Sessizce fısıldadım.

"Neden ağlıyorsun? "
Kız şaşırmışcasına etrafa baktı, sonra gözleri bende durdu.

" Ben" dedi.

"Ben ölüyorum. " şaşırdım. İşte buradaydı ayaktayı.

" Nasıl? " dedim anlamayarak.

" Görmüyormusun kendini ben senin küçüklüğünüm. Sen, kanlar içindesin."

O ana kadar vücudumun kana bulandığını fark etmemiştim.

"Ne olursun ölme " dedi minik elleriyle beni gösterirken.

" Hem ben daha bebeklerimle oynamadım. "
Burukça gülümsedim.

" Sana söz küçük kız ölmeyeceğim. "

1 HAFTA SONRA

Tam tamına 1 hafta olmuştu. Bu gün taburcu olacaktım. Bu olaydan dolayı ecrin teyze bana çok kızmıştı ve şuanda da galiba bana trip atıyordu.

" Ecrin teyze üzülüyorum bak. " dedim sesimi masum çıkararak.

" Üzül beter ol. Sen bizi daha çok üzdün. "

Üzgün üzgün baktım ecrin teyzeye.

" Tamam bir tanem üzülme ama bir daha böyle şeyler yapma. Sende benim kızım sayılırsın üzülüyorum müstakbel geli- ay ne diyorum. "

" Tamam "  diyip kafamı salladım. Söz veremezdim çünkü tutamiyacağımı biliyordum. Rüyalarımda ki küçük kız aklıma geldi.
Ölmemi istemiyordu.

" Ateş nerde? " uyandığımdan beri Ateşi hiç görmemiştim. Sadece beni buraya getirdiğini biliyordum.

" En son işleri olduğunu söylemişti. İstiyorsam arıyım kızım.

Ara.

"Arama gerek yok ecrin teyze. "

Gülümsedim.

----------

Taburcu olmuştum. Eve gitmiş bana verilen odama çıkmıştım.
Yorgunluğum her halimden belliydi.  Ama adlandıramadığım bir yorgunluk taşıyordu yüreğim.

Ateş yoktu evde belkide olmaması daha iyiydi. Ona verdiğim sözü tutamamıştım.
Acınasıydım,kabul ediyorum.
Elim ister istemez telefonuma gitti.

Ateş yazısına basıp basmamak arasında kalmıştım ama merakım gururumun üstüne çıkıp O yazıya basmıştı.
Telefon bir süre çaldı.

"Ateş? "

" Bir şey mi oldu? "  dedi o buz gibi sesiyle. Galiba eskiye, ilk tanıştığımız günlere dönmüştü.
Yine umursamazdı.

" Nerdesin diğcektim. "

" Seni ilgilendiriceğini düşünmüyorum. "

Kalbimde ki kelebek kafesine geri kaçmıştı. Gülümsedim. Olması gereken de buydu zaten.

" Güzel. " diye fısıldadım ardından telefonumu komple kapattım.
Sonramı? Sonra bedenimi hasret olduğum uykuya teslim ettim

3 SAAT SONRA

Sesler duyduğumda yerimden kalktım. Burnuma enfens kokular geliyordu. Yüzümde tatlı bir tebessüm oluştu. Mutfağa doğru hızlı adımlarla ilerledim.

Ateş, O yemek yapıyordu. O kadar tatlı duruyordu ki sarılasım geldi. Tabi ki aklımdan geçeni yapmadım.
Zaten yapsam garip kaçardı.
Beni fark etmemişti. Sandalyeyi çekip oturdum.
Çok acıkmıştım.
Ateş başını hafifçe yana çevirdi. Kemikli yüzü daha da ortaya çıkmıştı.
Yutkundum.

"Minik yılan beni çok korkuttun. "
Tekrar yutkundum. Bu çocuk çok dengesizdi.
" Minik yılan?" dedim sorarcasına

"Hıhı " dedi ağzının içinde yuvarlayarak. Karnım guruldadı. Ateş kahkaha attı, Ah! Çok utanç vericiydi bu.
" Acıkmışsın " de sesinin soğukluğunu ayarlayarak. Kafamı salladım.
Nedense ateşin yanında hiç tatmadığım duygular  hiç bilmediğim şeyler hissediyordum.
Hastanede düşünecek çok zamanın olmuştu.
Korkak gibi kendimi  öldürmeye çalışmıştım. Ne olursa olsun sözümü tutacaktım. Zaten sonunu bildiğim bir hikaye yaşıyordum.

Ölüm.
Anlamı herkes için farklı bir olsada benim için özgürlüğü temsil ediyordu.  Ölünce içimde ki kafesten kaçıcaktım. Şimdiyse o  kafesin içinde çırpınıyor, can çekişiyordum.
Korkuyorum.
Nedenini bilmediğim bir korku vardı içimde. Düşüncelerimi dağıtıp Ateşe döndüm.
Önüme soslu bir makarna koymuştu.
Lezzetli gözüküyordu.

"Zehirlenmeyelim? " dedim imayla. Güzel olduğunu bildiğim halde onu sinir etmek istiyordum.
Beni hiç takmayarak yemeği önümden çekti.

" Ozaman yeme. " dedi ciddiyetle. Tilki dedim içimden kurnaz bir tilkiydi. Acıktığımı biliyordu ve bunu koz olarak kullanıyordu.

" Belkide zehirlenmeyiz." dedim lafı toparlamak için, ardından yemeği tekrar önüme çektim.
Ateşin yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Kafasını hafiften bir yana yatırdı. Gözlerini kısıp yemeğe baktı.

"Aklından ne geçiyor? " dedim.

" Belkide zehir katmışımdır." kaşlarını kaldırdı ciddiyetini hiç bozmamaştı.
Şaka yapıyor olmalısın.

"Sırf yemeği yemigim diye diyorsun dimi? "
Güldü.
" Belki "  ikimizde aynı anda tabağımdaki yemeğe baktık. Çatalı kaptığım gibi yemeğe başladım. Acıkmıştım ve yiyecektim.

" İguana " ağzım dolu dolu ona baktım.  Yüzümün kızardığına yemin edebilirdim.

" Ne alaka? "

" Çok çabuk renk değiştiriyorsun güzelim. "

Güzelim.
Dalgasına söylediğini bilsemde garip hissetmişim.

Güldü.

" Ve tekrar kızardın. "

Yemeği önümden itip tatlı bir yüz ifadesi takınmaha çalışarak yüzüne baktım.

" Doydum. "

" Fark ettim "  dedi gülerek. Bende güldüm. Belki de ilk defa bugün mutlu olmuştum.

İçimde ki kız sürekli beni rahatsız ediyordu.
Kulağıma bu akıma kapılmam gerektiğini fısıldıyordu.

Belki bir gün içimdeki yaramaz kızı dinlerdim.

BÖLÜM SONU.

KISA OLDU KUSURA BAKMAYIN. ELİMDEN GELDİĞİNCE HIZLI YAZMAYA ÇALIŞIYORUM ❤






Umudun Pençesinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin