Sararıp solmaktansa yanmayı tercih ederim.
17.BÖLÜM
NOT :HİKAYEDE GEÇEN EFSANE BANA AİTTİR,KURGUDUR.
İYİ OKUMALAREllerimi yıkadıktan sonra koltuktaki yerimi aldım. Zil çalınca hizmetliler kapıya doğru yönelmişti.
Annem ve ecrin teyze terasta yemekten sonra kahvelerini içerken bizde Ateşle salonda oturuyorduk. Ayak sesleri duyunca kafamı o yöne çevirdim.Ayaz?
Ayaz beni görünce yüzünde tatlı bir gülümseme yerleştirdi. " Burcu ne işin var burada?" Ateş homurdanıp oturduğunu koltuğa sanki daha fazla yayılabilecekmiş gibi yayıldı.
"Akşam yemeğine gelmiştik ya sen?" Ateş yüzündeki sert ifadeyi bozmadan ayaza bakmaya devam etti.
"Kuzenimi özledim." sesi alay ederken yüz ifadesi en az Ateş kadar sertti.
" Yavşak." Ateş dişlerini gıcırdatdı.
" Aaa ayıp ediyorsun kuzen. Herkes beni ne kadar çok sevdiğini bilir dimi?" Ayaz alay etmeyi sürdürmüştü. Yanıma oturup ateşe baktı.
" Siktir git amcık, ağzını siktirme! " sesi buz dağı gibiydi, korkutucuydu. Ayaz hiç oralı olmamış hatta yüzüne yaramaz bir gülümseme yerleştirmişti." Burcu 'nun yanında hiç ağzına yakışıyor mu, böyle pis kelimeler?" Ayaz elini omzuma atıp kendine çekmişti. Rahatsız olduğumu belli etmek için öksürmüştü ama pek faydalı olmamıştı.
" Sikik elini bir yerlerinde monte edilmiş görmek istemiyorsan -" Ayaz, Ateşin sözünü kesmiş elini benden çekmişti. Ateş yapmacık bir şekilde gülümseyip aferin dercesine hafifçe kafasını salladı.
" Neyse bu günde rahatsızlık verdiğime göre gidebilirim." sırıtarak yanımdan kalkmış, Ateşe de öpücük atmayı ihmal etmemişti.
Ateş de bunun üzerine homurdanıp, küfür savurmuştu. Benim en başta tanıdığım ateşe pek benzemiyorduKüfürbazdı.
Sert görüntüsünün altında cidden sert bir kişilik vardı. Fazla gülmüyordu. Benim yanımda iken hep pis pis sırıtırdı. Şimdi farklılıkları görmem normaldi. Ne de olsa öncesi yalandı gerçek olan şuandı.
Saçımı kulağımın arkasına alıp homurdandım, sıkılmıştım.
Ateş ayaklanınca göz ucuyla ona baktım. " Gel" dedi komut vererek. Normal de olsa tersler, yanına gitmezdim. Ama şuan çok sıkılmıştım.
Bende ayaklanıp ateşin gittiği yöne yürümeye başladım.
Terasın olduğu yere gittiğimde ne yapmaya çalıştığını merak ettim. Puflardan birine oturup, cebinden sigara paketini çıkarttı. Zippoyu yakıp eğrelti duran sigarayı yaktı. Ben de oyalanmadan yanında ki puf oturdum. Ateş bir süre sigarayı içine çekmeye devam etti." Deniz'e Aşık Adam ın efsanesini biliyor musun?" düşündüm. Ne böyle bir efsane duymuştum ne de dinlemiştim. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
" Anlatmamı ister misin?"
" Anlat." dedim. Kediden korkan bir fare gibi. Birbirimizin kulvarında durmassak canımız yanmazdı ama doğanın kanunu buydu kedi fareyi kaptığı zaman yemeden bırakmazdı.
" Eski zamanlarda yaşayan bir adam varmış. Saat 12 oldumu evinin yakınlarında ki denize gidip ağlarmış. Adamı gören herkes ona hüzünlü gözlerle bakar giderlermiş. Bu böyle aylarca devam etmiş bir süre sonra adamı deniz ile konuşurken görmüşler bu sefer de acıyan gözlerle bakmışlar, deli demişler. "
Ateş duraksayıp tekrar bir sigara yaktı. Sigarayı içine çektikten sonra dumanı yavaşça ait olduğu yere bıraktı.
" Adam sence delirmiş mi? " tereddüt etmeden " Hayır. " dedim.
" O halde devam edeyim. " kafa salladım.
" Adama her gün denize gidip gelmek yetmemiş oraya gidip kamp kurmuş. Bu sefer insanlar dalga geçmeye başlamış, deli diye lakap takmışlar. Adam hiç birini kulak asmamış, küçük bir çocuk adamın her gün bu uçsuz bucaksız denizle ne konuştuğunu merak etmiş. Takip edip saklanmış.
Adam hep şu kelimeleri sayıklamış.' Seni görmedikleri için bana deli diyorlar. Çok gülünçler, beni yargılıyorlar ama kendileri bir kere bile aynaya bakıp çirkin yüzlerini görmüyorlar.' çocuk korkmuş. Adam denize doğru ilerlemiş.
' Şimdi bende yanına geliyorum, çok özledim seni' adam vücudunun tamamını denize sokup gözlerden kaybolmuş. Hiç kimse cesedini bulamamış.
" Denize kavuşmuş." Ateş dediğime kafa salladı.
" Hiç var olmayan birine o kadar aşıkmış ki onun için ölmüş."
" Öyle" dedim buğulu bir ses tonuyla.
İkimiz de konuşmadan bir süre yüzümüze baktık.
Bana neden bunu anlatmıştı bilmiyordum ama İyiki de anlatmıştı." Ben gitsem iyi olucak." oturduğum yerden kalktım. Ateş bileğinden tutup durdurdu. Yüzüme bakmıyordu, gözlerini ileriye dikmişti. Sigarası elinden düştü düşecekmiş gibi duruyordu.
" Sabah ki tepkimi siktir et. Düşman olmamızın bize bir yararı olmaz."
Kuşkusuzca" Neden? " dedim.
" Annelerimizin üzülmesini istemezsin. " ne ecrin teyzenin ne de annemin üzülmesini istemezdim.
" İstemem bende. " kolumu bıraktı. Yüzüme hâlâ bakmıyordu, üstelemedim. Daha fazla oyalanmadan yanından ayrıldım.
#
" Güzel kızım? " yüzüme tatlı bir gülümseme yerleştirip, anneme döndüm."
" Efendim güzel Annem?" korkuyordum, bu mutluluğumun bozulmasından.
" Bu gün birlikte uyuyalım mı? " Anneme sarılıp yatağıma çektim. Annem de bana sarılıp saçlarımı okşamaya başladı.
" Artık bitti kızım, herşey. Mutluluk bizimle artık. "
Huzur?
Hiç tatmadığım şuan içinde bulunduğum o büyüleyici andı. Annemin kolları arasında hiç bir korkusu olmayan bir anka kuşu gibiydim.
BÖLÜM SONU
ARKADAŞLAR LÜTFEN YORUM VE OY ATALIM. ❣️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umudun Pençesinde
Teen Fiction"Birlikte öleceğimiz güne içelim." Wattys deki ' Umudun Pençesinde' adlı ilk eserdir. Bu isim daha önce hiç kullanılmamıştır...