"HAYKIRIŞ"

196 109 69
                                    

Ne belli yerim var, ne de sevdiğim biri sürünüp gidiyorum.
- cahit sıtkı tarancı

2.BÖLÜM

Islak saçlarımı kurutmadan yatağıma girmiştim. Başım feci halde ağrıyordu ama alışmıştım artık,bunun yanı sıra daha fazla alıştığım bir şey vardı her doğum günümde bana yazan arkadaşlarım...
Hepsine sahte gülücekler atıp teşekkür ediyordum.

Küçükken sevdiğim çoçuk bile doğum günümü kutlamıştı, biliyorum acıyolardı bana biliyorlardı durumu..

Her gün biraz daha ölüyorum, biraz daha acı çekiyorum...
Aa size kendimi tanıtmadım , ben burcu galiba bu kadar tanımanız yeter beni.
Yine o sinir bozucu şarkı sesini duyunca karşı komşumuzu merak
etmeye başlamıştım. Sakin olmaya
çalışarak tekrar yatağıma yattım.

"Burcu! "
İşte o acımasız ses.
babamın ağzından uzun bir zaman sonra adımı duymuştum.
Saçlarımı gelişi güzel toplayıp yanına gittim.

" Efendim " dedim, sesimin çıktığı kadar.

Babam, siyah saçlı ve kahverengi gözlüydü aşırı heybetli bir vücudu yoktu aksine yıllar geçtikçe daha çok çöküyordu.
Yüzüme dahi bakmadan konuşmaya başladı.

" Git şu yeni taşınan komşuya müziğin sesini kısmasını söyle, deli etmesin beni. " dedi hafif sesini yükselterek kafa sallıyarak yanından ayrılmıştım ayağıma ayakkabılarımı giyip kapıya çıktım.

İlahi bakış :

Kız ayakkabılarını giymiş, ne diyeceğini bilmeksizin zile basmıştı. Gergin olduğu her halinden belliydi,
Yere bakmış tırnaklarıyla oynuyordu.

Kapı açılınca kız hemen kafasını kaldırmamıştı, açıkçası biraz korkmuştu.

Kız kafasını kaldırınca siyah gözlerle kesişti. Bu dünkü çoçuktu.
Çocuk yüzünde menmuniyetsizlikle kıza baktı.

"şey, müziğin sesini kısabilirmisiniz? Babam sinirli bir insandır." dedi kız.
Çocuk siyah saçlarını karıştırıp kıza baktı, bu kızı tanımıştı. Tekrar kıza bakıp kapıyı kapattı.

Kız ne olduğunu anlamamıştı. Sinirle mırıldandı.
"Uyuz şey "
Müzik sesinin kısıldığını fark edince yüzü yumuşamıştı kızın eve geri gitti.

---------
Telefonumla biraz uğraştıktan sonra, en sevdiğim kitabı okumaya başladım. Gurur ve aşk ciddi anlamda beni içine çeken bir kitaptı.
Bir süre okuduktan sonra yarın giyineceğim kıyafetleri ayarladım.

Yarın şeker bayramıydı. Yerimden hiç kalkmak istemesemde babannemim katı kuralları yüzünden komşularımızı gezmek zorundaydım.

Bütün hafta, cumayı beklersin. Bütün yıl, yazı beklersin. Bütün hayatın boyunca mutlu olmayı beklersin."
Ben sadece ölmeyi bekliyordum.

Bütün yaşadıklarım beni ölüme iterken mutlu olmamı nasıl beklerlerdi ki.

Gözlerimle son kez karanlığı taradım, ardından uyku bedenimi esir aldı.

-----------
Üstümü giyinmiş babannemin hazırlanmasını bekliyordum.
" hâlâ hazır değilmisin? "

" Bilmişe bak sen, süsleniyorum kızım. ben senin gibi pasaklımıyım. "

Evet yine başlıyorduk babanne dırdırına. Hayır yani anlamıyorum bu kadını kaç yaşına gelmişsin hâlâ süslenme peşindesin, bir tek bana mı garip geliyor?

" Pasaklı değilim. Bak sen kızma diye tırnaklarıma oje bile sürdüm. "
Dedim somurtarak.

" Onu da becerememissin ya neyse. " dedi hafif iğneliyici bir sesle.

Zaman ilerledikçe ilerlemiş çoğu kişiyi gezmiştik. Ben yorulmama rağmen, babannemden bir tek şikayet cümlesi bile duymamıştım.
Apartmandan aşşağı inemeye koyulmuştum, taki babannem kolumdan tutana kadar.

" Dur kızım nereye? yeni taşınan komşumuza da uğrıyalım ayıp olmasın. "

Ne kadar mızmızlansam da o sefil suratlı maynumu görmek zorundaydım.
Ben babannemi geri dönmek için ikna etmeye çabalarken o çoktan zile basmıştı.
Kapı çok geçmeden açılmış. O siyah gözlerle tekrar kesişmiştim.

" Merhaba oğlum annenler evde mi? "

Çocuk ilk başta afallasada çok geçmeden bizi içeriye almış. Salonlarına götürmüştü. Ben hem sinirden hemde utancımdan kafamı kaldıramıyordum,ne de olsa beni, kendimi öldürmeye çalışırken görmüştü.

Çocuğun annesinin de elini öpünce rahat koltuklara konulmuştuk.
Ev tamamen değişmişti. Grinin ve beyazın ağırlıkta olduğu koltuklar en çok göze batan parçaydı sanırım. Ev sade ve şıktı. Varlıklı olduklarını belliydi lakin niye böyle bir yere taşınmışlardı bu aklıma takılmıştı.

"Nasılsın kızım? Ah, kendimi tanıtmadım ben ecrin. Senle tanıştığıma çok menmun oldum"
Çok sıcak kanlı bir kadın olduğunu söylemişmiydim? Söylemediysem de artık anladınız.

"şey, teşekkür ederim efendim. Bende menmun oldum sizle tanıştığıma. "
Dedim zorla değilde cidden içimden geldiği için demiştim bunları.

" Ateş, hadi siz gençler içerde takılın bizde asiye hanımla dedikodu yapacağız siz anlamazsınız. "

" geç" dedi soğuk nevale, adı neydi? Hah ateş.

Hiç bir şey söylemeden onu takip etmeye başladım. Kendi odası olduğunu tahmin ettiğim bir kapıyı açıp içeriye girdi. Bende peşinden girdim.

Odası, nasıl desem beklediğimden farklıydı. Gök mavisi ve siyahın karışımıydı. Ciddi anlamda odasına aşık olmuştum.

"Otur" dedi,siyah saçlarını karıştırarak.
Cidden bu saçma emir kiplerinden sıkılmıştım. Oturmayacağımı belli etmek için kafamı salladım.

"dilin yok mu senin, konuşamıyormusun? " dedi iğneliyici bir sesle.

Kaşlarımı çatıp ateşe baktım.
" Benle konuşmak zorunda değilsin ayrıca bende sana cevap vermek zorunda değilim. Dün olanlar yüzünden Bana acıma "

Gür bir kahka atınca kafamı tekrardan ateşe çevirdim.

" Acımak? Komiksin, sana acımıyorum. Bir insan sadece kendini acıyabilir sen zaten bunu iyi başarıyorsun. "

Sözleri canımı acıtmamıştı, aksine benle bir kere konuşmasına rağmen bu tespiti koya bilmesi şaşırtmıştı.
Bende sahte bir kahkaha atarak ona döndüm .

" İnsanlar ikiye ayrılır. Su kadar aziz olanlar, su kadar ucuz olanlar. Sen hangisisin?"

Ne olduğunu anlamadan sırtım duvarla buluşmuştu. Boynum da bir sıcaklık hissedince kafamı eğdim iri ellerini boynumu kavramış aynı bir yılanın kıvraklığıyla tutmuştu.

" Eğer bir daha bana laf yetiştirmeye çalışırsan çekemediğin tetiği ben çekerim.! "

BÖLÜM SONU.

Umudun Pençesinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin