Bomba gibi bir bölümle karşınızdayım. Ancak kitabımı sevdiğinizi, yeni bölüm beklediğinizi bilmek istiyorum. Hikayem ilgi görmediği için bölüm yazmak istemiyorum. Emin olun kitap bu bölümlerden itibaren çok hareketli ve duygu yoğunlu olacak. Çok ama çok etkileneceğinizden eminim. Bu saatten sonra kitabı yarıda bırakmak istemiyorum yorum ve desteklerinizi bekliyorum. Gerçekten çok emek veriyorum gerçekten...İyi okumalar...
Medya: Melike &Deniz
Melike'nin Ağzından ;
Sırtımı mutfağın tezgahına dayayıp, gözlerimi sıkıca kapatıp, derin bir nefes aldım.
Her zaman ki gibi heyecanlıydım işte.Ocakta kaynamakta olan çaydanlıktaki suyu kapattım ve demliğe sıcak su döktüm çay demlensin diye.
Daha sonra elimde çaydanlıkla masaya döndüm. Masaya dönerken annemle Deniz'in sohbet ettiklerini gördüm. Bu ikisi iyi anlaşacaktı hissediyordum.
Ben gelince susmuşlardı. O ayrı meseleydi tabi. Çayları doldururken onlara ben yokken neler konuştuklarını sordum. Annem Deniz'e işiyle ilgili sorular sorduğunu söyledi. Her ne kadar yememiş olsamda yemiş gibi davrandım.
Daha sonra kahvaltıya başladık ve neşeli bir sohbet halinde kahvaltımızı ettik. Kahvaltımız biterken annem bize dönüp bugün ne yapacağımızı sordu. Ben cevap verecekken Deniz, çekingen ama tatlı haliyle anneme eğer izni olursa ona gidip film izleyeceğimizi söyledi. Annemde şakayla karışık eğer sizli bizli konuşmazsa izin vereceğini söyledi. Bulaşıkların tamamını anneme kitleyerek vedalaştık ve motora binip Deniz'in evine doğru yol almaya başladık.Her zaman böyle miydi bilmiyordum ama ben varken Deniz çok dikkatli ve orta hızda kullanıyordu motoru.
* * *
Yaklaşık 10 dakika sonra Deniz'in evinin önündeydik. Motordan inip kaskı Deniz 'e uzattım. Gülümseyerek kaskı aldı ve motoru kilitleyip indi.
Buraya ilk geldiğim günü hatırladım. Hiçte iyi bir ruh halinde değildim. Ama bugün oldukça mutluydum. Merdivenlerden çıktık ve Deniz kapıyı açtı. İçeri geçer geçmez burnuma Deniz'in parfüm kokusu geldi. Oldukça ağır bir parfümdü. Ve çikolata kokuyordu. İçim birden kıpır kıpır oldu. Bu kokuyu sevmiştim. Buraya daha önce geldiğim için odaları hatırlıyordum.
Oturma odasına geçtik. Ben televizyonun karşısındaki koltuğa otururken Deniz, elindeki ev ve motor anahtarlarını orta sehpaya bıraktı."Evet... Ne izliyoruz?" diye sordu.
Tek başına her gün film izleyen ben'in aklına bir şey gelmiyordu.
"Bilmem. Benim için farketmez." dedim.
"Bu iyi. Çünkü ben güzel bir film biliyorum. Ve eminim çok seveceksin." dedi.
Gülümseyip,
"Adı ne?" diye sordum.
İzlemiş olabilirdim. Sanki aklımı okumuş gibi,
"Daha önce izlemediğine eminim." dedi.
Küçük çaplı bir şok geçirsemde aklımı okuyamayacağını biliyordum.
Deniz harddiski plazmanın yan tarafındaki bölüme takarken,"Sadece Sen." dedi.
Dalgın dalgın anlamayan gözlerle ona baktım.
"Filmin adı. Sadece Sen." dedi tekrar.
Filmin adını sevmiştim. Adından anladığım kadarıyla film romantikti. Ki bencede romantik olmalıydı. Başroldeki oyuncuları merak ederek sordum.
"Başrolde kimler var?"
"İbrahim Çelikkol ve Belçim Bilgin." dedi.
Vaaavv. İki oyuncuyuda tanıyor ve seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Bırakma
Roman d'amour"Kirpiğine kadar sevdiğim bir adam vardı benim. Kokusu cenettim, yüreği servetim." Karanlık sokakta , gözyaşlarımı akıtmak için sırtımı döndüm mavi gözlü adamıma. Beni böyle yıkık görmesini istemiyordum. Ayaklarımı yerde sürükleyerek karanlığa yürü...