Bölüm Şarkısı; Burcu Tatlıses - Ay.
|Çocukçasına sevdiğin insan kemiklerini kırınca asıl o zaman büyümüş olursun.|
23.Bölüm ♧ "YABANCI.."
Kelimelerin anlamını yitirdiği saniyelerde zaman sanki ağır çekimdeymiş gibi ilerlemeye devam ederken öfkeyi en derinlerinde barındıran gözlere baktım.
Bir çok ifadesizliğin içinde hayal kırıklığı ile baştan aşağı beni süzdü. Elimde sıkıca tuttuğum telefon yere düşüp tok bir ses çıkardığında silkelendim.
Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp karşımdaki adamın yok olmasını diledim. Fakat gözlerimi açtığımda yine tüm canlılığı , gücü ve gerçekliğiyle karşımdaydı.
Kerim Uluhan..
Tüm yıkık dökük anılarla bir geçmiş girdabına hapsettiği bedenim can çekişmeye başladığında titrek bir nefes aldım ve kısa bir an omzumun üzerinden bir kaç adım arkamda duran Araf'a baktım.
Donuk gözleri Kerim Uluhan'ın ve benim aramda gidip gelirken en son kapının önünde can almak için bekleyen karanlık adamda kaldı.
Ahh , lanet olsun! İşte şimdi bittin , Farah. diyen iç sesimle ortamda oluşan kasvetli havadan yanmaya başlayan gözlerimi kapatıp açtım.
"Kerim Uluhan?" Kulağıma dolan sorgulayıcı tok ses Araf'a aitti. Yeşil gözlerimi ona çevirmeye korkarken adım sesleri yanıma yaklaşmaya başladığında heyecan , üşengeçlikten kış uykusuna yatan hücrelerimi uyarıyordu.
"Düğün davetiyesi eline ulaştı demek!"
Araf'ın tıslayarak söylendiği cümle beynime çakıldı bir anda. Düğün davetiyesi mi?
Anlaşılan Araf Talya'yı sana kuma getirmeye kararlı , Güneş. Adam düğün davetiyelerini bile bastırmış! , diyen iç sesime gözlerimi kısıp korkunç bir bakış attığımda kafasına terlik yemeden sesini kesmişti.
Gözlerim Kerim Uluhan'a kilitlenirken yüzündeki tehlikeli gülümsemesi , Sana o düğün davetiyelerini tek tek yedireceğim , der gibiydi.
Aldığım hızlı nefeslerden dolayı inip kalkan göğsüm zorlanmaya başlamıştı. Sanki üzerime tonlarca ağırlık binmişte , bende bu yükleri taşımak zorundaymışım gibi hissediyordum.
Tam ortasında kaldığım üçüncü dünya savaşına bir son vermek adına Kerim Uluhan'a doğru adımlar atmaya başladım. Aksi halde ikisi de birbirlerine olan bakışlarından anladığım kadarıyla her an kavganın ilk kıvılcımını doğuracak gibilerdi.
Ona yönelmemle Araf'ın kaşları çatılırken umursamayıp Kerim Uluhan'a , Burada ne işin var? der gibi sorgulayıcı bir bakış attım.
Şuan Araf'ı ne düşünmenin ne de onunla ilgilenmenin zamanıydı. Talya'dan duyduklarımla Araf'ın hareketlerini karşılaştırdığımda söyledikleri doğrulanıyordu. Bunu her ne kadar istemesemde..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARDENYA MEVSİMİ
General Fiction"Kabuk bağlayan yaranı her kaşıyışında canın aynı şekilde yanar , acıyı kanatırsın. Bir zaman sonra tekrar kabuk bağlar yaran.. Konu gönül yarası olunca hiç bir zaman iyileşmez. Geçmesini istesende kanar durur sürekli." Yeşil gözleri denizin sesini...