18| Korkunun Eceli..

4.6K 294 31
                                    

Bölüm Şarkısı; Deniz Tekin - Kendine İyi Bak.

| Bir bebek özleminde seni arama var ya.. Bu hep böyle böyle gider mi?|

 Bu hep böyle böyle gider mi?|

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

18. Bölüm "KORKUNUN ECELİ.."

Hızlanan nefes alışverişlerim sözleriyle içimde tıkanıp kalırken korku yavaş yavaş bedenimde kendini başlamıştı.

Biraz daha yaklaştı sanki uzakmış gibi. Nefesi yüzümü yalayıp geçerken ne diyeceğimi bilemez hale gelmiştim. Bedenim yakınlığıyla uyuşmuştu ve başım dönüyordu.

"Araf..Yapma."

Zorlukla sarf edebildiğim kelimeler üzerine bir iki santim gerileyip gözlerime baktı. Keskin kahvelerinde kayboldu yeşil ormanım. Bir kez daha yakıp kül ettiği ağaç bedeniyle yapraklarımı da yakıp küle çevirmişti. Kor bir ateş onu yaktıktan sonra bana sıçramış , beni alevler içinde bırakmıştı. Bu gün birlikte yanmıştık biz. Birlikte kavrulmuş , birlikte yanıp kül olmuştuk.

Gözlerimin içine uzunca baktı. "Onu özlüyor musun?" diye sorduğunda bir süre bekledim. Kimden bahsettiğini adım kadar iyi biliyordum.

Tek bir gözyaşı ısınan yanaklarımdan aşağı doğru aktığında gözü oraya kaydı. Ardından tekrar ait olduğu yere , gözlerimin içindeki saklı cennete.

"Hatırlamadığım o yabancı adamı özlüyorum."

İki dudağımın arasından zorlukla dökülen kelimelerin ardından gözlerini sıkıca kapatıp dudaklarını gözyaşımın üzerine bastırdı. Dokunduğu yer anında alev almaya başladığında bende gözlerimi sımsıkı kapattım. Yanağımdan yavaşça aşağı doğru kayan sıcak dudakları tam dudağıma denk geleceği sırada başımı ani bir hareketle yana çevirdim. Dudakları boynuma denk gelmişti.. Bu daha kötü olmuştu sanırım.

"Hadi cenneti hatırlat bana , Güneş." dedi boğuk sesiyle. "Bugün , bu gece yine birlikte yanıp kül olalım."

Ellerimi kaldırıp düşmemek için omuzlarına hafifçe tutundum. Kendimi düşecek gibi hissettiğimde Araf belimde duran elini sıkılaştırıp ayakta durmamı sağladı.

Birbiriyle savaş haline giren zihnim , bulanıklaşan gözlerimle birlikte hissiyatını kaybetmiş bacaklarım bedenimi taşıyamaz hale geldi. En son hatırladığım şey , Araf'ın yatağa yığılmak üzere olan bedenimi sımsıkı ayakta tutmaya çalısmasıydı.

Sesi kulağıma boğuk geliyordu artık. Kaybolmuştu , onu duyup duymadığımdan emin değildim. Bu bana zihnimin oynadığı kötü bir oyun da olabilirdi.

¤¤¤

"Daha önce verdiğim vitamin haplarını kullandınız mı?"

Neredeyse dört saattir hastanedeydik ve şu iğrenç gıcık kadının yüzünü görüyordum. Bi bayılmayla hastaneye gelmenin ne anlamı vardı? Ne vardı şimdi şu sünepenin karşısında oturmak yerine evde kahvaltımızı ediyor olsaydık?

GARDENYA MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin