Multimedya; Tam anlamıyla Güneş'in ruhu.
Bölüm Şarkısı; Sufle- İçinde Aşk Var
•İnsanlar çatı kuracakları yerde duvar ördükleri için yalnız kalırlar.•
-İyi ya da kötü o güzel yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Düşüncelerinizi merak ediyorum..
30.Bölüm♧ "ÖLÜM UYKUSU.."
Bir an da karanlığa bürünen etraf korkuyu yüreğime peydah ederken ellerimi gözlerime kapanan ellerin üzerine koydum. Baharın müthiş kokusunun içine bir de kuş cıvıltıları karışıyordu. Tedirginliğim burnuma dolan keskin kokusuyla uçup gitmişti. Gözlerimin üzerindeki ellerini okşadım. Dudaklarım bedenimi saran adamla birlikte yukarı kıvrılırken kocaman bir gülümsemeyi sevgiye bahşetmişti. Sımsıkı sardığı bedenim onun aşkıyla adeta eriyordu. "Seni almaya geldim , güzelim." Fısıltısı kulağıma dolduğunda ellerini gözlerimden çekerek dudaklarıma getirdim ve ikisininde avuç içlerini öptüm. Canıma kast eden adam benim canımın içiydi.
Bedenim hantallaşmış bir şekilde halsiz düşmüş , başıma giren keskin ağrılar benliğimde saçlarımı çekme isteği uyandırıyordu.
Delirmiş bir kadın gibi saçlarımı çekerek çığlık atmak istiyordum. Zihnim anılarımla bir çatışma içine düşmüş, birbirine giren hatıraları ayırt etmekte zorlanıyordu.
Hangi anım gerçekti? Zihnimin içine bir yıldırım misali düşen hatıralar gerçekten var mıydı? Ya da herşey bir yalandan ibaret olabilir miydi? Şizofren olma olasılığım yüzde kaçtı acaba?
Maratondan çıkmış bir yarışmacı gibi nefeslerim ardı kesilmeden hızlandığında bacaklarım bedenimi taşıyamaz bir haldeydi. Arkamdaki güçlü beden bunu anlamış olacak ki ellerini gözlerimden çekerek bedenime sarıp ona yaslanmamı sağladı.
"İyi misin , Güneş?" diye sorduğunda eğer gücümün yeteceğinden emin olsaydım o karizmatik yüzüne narin yumruğumu geçirecektim.
"Beni korkutmayı ne zaman bırakacaksın?"
Tüm sakinliğimle sorduğum sorunun üzerine bedenime daha çok sarılarak çenesini arkamdan omzuma yaslayıp kulağıma biraz daha yaklaştı.
"Hiçbir zaman." diye mırıldandı net bir şekilde. "Hoşuma giden hiçbir şeyi hiçbir zaman bırakmam. Adetim değil."
Arkamda olmasaydı da keşke en son söylediğine gözlerimi nasıl devirdiğimi görseydi diye içimden geçirdiğim sırada sanki duymuş gibi beni etrafımda 180 derece döndürerek karşısına aldı.
"Dikkat et, sende hoşuma gidiyorsun." diyerek göz kırptığında gözlerim irileşti. Bu adam resmen benimle dalga geçiyordu.
Parmaklarını parmaklarımın arasından geçirerek elimi tuttu ve beni arkasına alarak yürümeye başladı.
"Sana katlanamıyorum , Araf!" dedim dişlerimin arasından. Sayesinde tüm sinir uçlarım uyarılmış, savaşa hazır bir vaziyetteydi.
"Biliyorum , güzelim." dedi yüzünde kendini beğenmiş gülümsemesiyle. "O kadar yakışıklı ve karizmatiğim ki bana dayanamıyorsun." Sözleri beynime ok gibi saplandığında ben ne kadar adımlarımı durdursam da o devam etmişti. Onunla birlikte bende.
"Duygularını saklı tutmana gerek yok hani, ben senin kocanım sonuçta. Kaslarıma dokunmak istediğin zaman bunu dile getirebilirsin."
Boşta kalan kolunu gücünü gösterir gibi kaldırmış yumruğunu sıkarken gözleriyle şişen kaslarını işaret ettiğinde elimi şiddetle elinden çektim ve göğsümün altında birleştirdim. Bir ayağım önde bir şekilde ritim tutarken Araf'ta durup omzunun üzerinden arkasına kısa bir bakış atmıştı sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARDENYA MEVSİMİ
General Fiction"Kabuk bağlayan yaranı her kaşıyışında canın aynı şekilde yanar , acıyı kanatırsın. Bir zaman sonra tekrar kabuk bağlar yaran.. Konu gönül yarası olunca hiç bir zaman iyileşmez. Geçmesini istesende kanar durur sürekli." Yeşil gözleri denizin sesini...