Bölüm 2: Yansımayı Işık Sanmak

678 33 64
                                    

Bölüm Parçası: Harun Tekin - Bu işte bir yalnızlık var (Spotify'da Gölgedeki Papatya adlı çalma listesinde tüm şarkılar mevcut)

+ Kendime ait birkaç listeyi daha paylaştım

Koşuyordum. Yağmuru hissediyordum ama ıslanmış toprak kokusunu alamıyordum. Etraf çürümüş, uzun zamandır bulunmayı bekleyen bir ceset gibi kokuyordu. Biraz daha ilerlediğimde etrafı yosun tutmuş, kirli olduğu belli olan bir dere çıkmıştı karşıma. Dereye bakmak için başımı uzattığımda, ölmüş balıkları fark etmiştim. Dere yüzlerce balığa mezar olmuştu. Oysaki başta hayvanların su ihtiyacını karşılamayı, onlara can olmayı hedeflemişti ama balıklara mezar olmaktan ileriye gidememişti.

Bu ormanda bir katliam yaşanmıştı. Herkes susmuştu. Susturulmuştu. Cinayete tanıklık yapanlar, katillerin ismini veremeyecek kadar korkaktı.

"Sezin?"

Derenin ilerisindeki sisin yoğun olduğu taraftan, biri kısık sesle ismimi fısıldıyordu. Sanırım orman cesetleri arasına bir bedeni daha eklemek istiyordu.

Ona istediğini verecektim. Çünkü bu defa isteklerimiz aynı yöne bakıyordu. Emin ama silik adımlarla ruhumu bekleyen ormana doğru ilerlemeye başlamıştım.

Şimdi bir cinayet daha işlenecekti. Tanıklar yine susacaktı. Onları anlayabiliyordum. Susmaktan başka şansları yoktu. Giden ruhlar onların ömürlerini uzatıyordu. Çünkü ormanın açlığı bitmiyordu. Kana susamıştı. Susuzluğu dinmiyordu.

"Sezin?"

Bu defa orman bana büyük bir oyun oynuyordu. En etkili silahını kullanıyordu.

Abimin sesinden ismimi duymayalı çok olmuştu. Özlediğim ses, sise ulaşma isteğimi arttırıyordu. Bir an önce sise karışmalı, ruhumu özgürlüğe kavuşturup bedenimi cesetlerin arasındaki yerine bırakmalıydım.

"Sezin?"

Orman yavaş yavaş yok oluyordu. Adımlarım yerinde sayıyordu. Abime ulaşmamı sağlayacak olan sis yerini boşluğa bırakıyordu.

Arkasından 'Gitme!' diye seslenmek istiyordum ama dilime kelepçe vurulmuş gibiydi. Çıkmasını dilediğim kelimeler başka bir diyara sürgün edilmişti. Şu an sadece sessizliğim konuşuyordu ama onu anlayabilecek bir varlık henüz var olmamıştı.

"Sezin uyan artık."

Rüyadan uyanmak bünyeme canlı canlı gömüldüğüm bir mezardan çıkarıldığım hissini yaratmıştı.

Bu defa uyanmayı ruhsal ve fiziksel olarak da reddetmiştim. Uyku ölüme benzerdi. Beden hâlâ Dünya'da barınıyor olsa da ruh başka bir evrende başka bir hayatı yaşardı. Belki de bu yüzden insanlar uyumayı severdi. Ruhlarını özgür bırakabilecekleri tek yer rüyaları olduğu için, Dünya yerine uykuyu tercih ederlerdi.

"Kahvaltı yapmalısın."

Aç değildim. Midem fazlasıyla boşlukla doluydu. İçine besin almayı reddediyordu. Şu an bedensel boşluğumdan çok ruhsal boşluğumla ilgilenmeliydim. Onun da dolmaya hevesli olduğu söylenemezdi.

"Aç değilim."

İnsanların yalnızlığı tercih ettiğine inananlar yanılıyordu. İnsanlar yalnız bırakılırdı. Yalnız bırakılmıştım. Artık insanların ilgisini istemiyordum. Gerçi bunu hiçbir zaman istememiştim. Sadece yalnız kalmayı reddetmiştim. Çıkarlar üzerine kurulmuş arkadaşlık ilişkilerim olmuştu. Bu davada da mağlup olmuştum. Yalnızlığa hüküm yemiştim.

Gölgedeki PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin