Kadın karnına bir can sığdırır, bir can doğurur, bir can büyütür. Dövmeyin, sevin. Bağırmayın, uğruna şiirler yazın. İtmeyin, elinden tutun. Bir kadının yüzü gördüğü şiddet yüzünden değil de, öpüldüğü için kızarsın.
Dünya küçük
yaşam kısa
ölmek istemiyorum.Bu bölümü kadınlara ithaf ediyorum. Hepimiz çok değerliyiz ve yaşamayı hak ediyoruz. İyi ki varsınız.
Bölüm Parçası: Bülent Ortaçgil, Yağmur (Spotify'da Gölgedeki Papatya adlı çalma listesinde tüm şarkılar mevcut)
+ Kendime ait birkaç listeyi daha paylaştım
"Yaşlı adam, denizi üretken ve özverili bir kadın olarak benimsemişti. Arada bir öfkelenip saldırıya geçmesini ise ay ışığına bağlıyordu. Ona göre ay bir kadını nasıl etkisi altına alırsa, denizi de öyle etkiliyordu." demişti, Hemingway.
Haklıydı da aslında ama benim merak ettiğim, Pars'ın 'Denizi etkisi altına almış olan ay' olma ihtimaliydi.
Pars kimdi?
Onu tanıdığımı düşündüğüm zamanlar da dahi bana olan yabancılığının farkındaydım. Bir yanım benim aksime onun beni tanıdığını düşünüyordu. İşte bu oldukça düşündürücüydü.
Az önce gözlerinin içine bakarak şarkı söylediğim, avucumun içini öpen adam kimdi?
Pars kimdi?
Abimin kaybıyla hayatıma girmiş olması düşündürücüydü. Abimin eksikliğini tam anlamıyla yaşayamamışken yaşantıma dahil olmuştu. Bu bir rastlantı mıydı?
Pars kimdi?
Gözleri düşündürücüydü. Bakışlarındaki bulmacayı çözebilmek için çoğu şeyi göze alabilirdim.
"Bulunmayı istemeyen birini aramak yanlış mıdır?"
Abimi aramayı düşünüyordum. Aramaya nereden başlayacağımı bilmiyordum ama düşünüyordum. Düşünmeyi düşünmek kolaydı. Beni korkutan, düşündüğüm şeyi eylem hâline getirmeye başlarsam doğuracağı olumsuz sonuçlardı.
"Yanlış olduğunu söylersem aramaktan vazgeçebilir misin ki? Aklına düşmüş olan tohumu sulamaya başlamışsın bile Sezin. Bu durumda yapabileceğin tek şey filizlenmeye başlamış olan fidanına sahip çıkmak, sararmasını engellemek."
Ona yüzündeki yaranın nedenini sormamıştım. O da arabada bulunduğumuz süre boyunca bu konu hakkında konuşmamıştı.
Bakışlarımı arabanın ön camına çevirdiğimde yeniden yağmur yağmaya başladığını fark etmiştim. Saat daha altıyı geçiyor olmalıydı ama etraf sis yüzünden oldukça karanlıktı.
"Yağmuru sever misin Pars? Ben severim. Yağmur damlalarının camdan akışını izlemeyi de severim. Yağmurla beraber gelen güzel kokuyu solumayı, gözlerimi kapatıp yağmuru hissetmeyi, dinlemeyi..."
Cevap vermesini beklemediğim için kapımı açıp dışarıya çıkmıştım.
Yüzüme vuran her damlada yaşadığımı hissediyordum.
"Arabaya dön Sezin!"
Yanıma gelmiş olan Pars'ın sesindeki öfke bana annemi hatırlatmıştı.
Soğuk su içme Sezin, hasta olacaksın!
Üstüne kalın bir şeyler giy Sezin!
Artık uyuman gerekiyor Sezin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgedeki Papatya
ActionAbisinin beklenmedik gidişi sonrasında sarsılan Sezin Akman'ın hayatına aniden girecek olan Pars Tekin ile birlikte değişen hayatı... Belki de şu dünyada güvenmemem gereken tek adama güvenmeyi tercih etmiştim, bilmiyordum. Sezin Akman & Pars Tekin