Kısa bir bölüm oldu kusuruma bakmayın. Bir süre yoğunluktan böyle olacak :( Hikaye hakkında fikirlerinizi duymayı çok isterim. :)
Yıldıza basmadan geçmeyin olur mu? :)
İyi okumalar...
Başımdaki ağrıyla uyandım. Sinem'in sesi dolmuştu kulaklarıma.
"Sinem bazen susmalısın gerçekten" dedim kıkırdayarak. Ama başım sızlayınca yüzüm tekrar buruştu.
"Neredeydin sen? Çok korkuttun beni, Güvenlikteki Selim abiye de bir şey söylememişsin" ardı arkası kesilmeyen cümlelerine ara verdiği an :
"Ne demek neredesin?" diye sordum emin olmak için. Cevabını beklemeden devam ettim, hazır sözü almışken devam etmek için.
"Revire geldim başım dönünce. Ağrı kesici alıp arabaya geçecektim tekrar. Eİlaç yüzünden içim geçmiş olmalı "
"Ah kuzum" dedi şefkatle. Gelip sıkıca sarıldı.
"Başım hala sızlıyor, dur bastırma" dedim alnıma dokununca elim pürüzlü bir şeye değdi. Yara bandı vardı kafamda. Tereddütle emin olmak isteyerek tekrar dokundum.
"Kafamdaki de ne böyle, sinem?"
"Kafanı çarpmışsın, kanamış biraz da." Söyledikleri beni şaşırtmıştı.
Revirdeki yataktan mı düşmüştüm? Ama acıyı nasıl hatırlamazdım? İçtiğim ağrı kesicinin bir yan etkisi miydi yoksa? Mantıklı bir açıklama bulmaya çalışarak sıkıntılı bir halde kıpırdandım. Ama şuan zihnim bulanık olduğu için düşünmeye çalıştıkça sanki her şey daha da bulanıklaşıyordu.
"Bir de sanırım biraz şirketin içinde bir yerlerde takılmışsın bir saat kadar. Seni aramadığımız yer kalmadı. Çok korktum. Anneni aradım evde misin diye emin olmak için ama evde de değildin" sanırım bir yerde kafanı çarpmışsın ve bayılıp kalmışsın.
"Ah, şimdi de uyurgezer mi oldum? Of! Beynimde filler tepiniyor resmen canım ya" Elimle alnımı ovuştururken birden panik kapladı tüm bedenimi. Annem!
"Annem biliyor mu?" dedim telaşla.
"Hayır, hissettirmedim yokluğunu. Geç kalmayın diye söze başlayınca anlamıştım evde olmadığını merak etme."
"Ohh buna sevindim işte. Her şeye panik oluyorlar. Ayrıca duysalardı bu ufak kazayı bir daha iş miş hayal olurdu bana". Revir yatağında doğrularak:
"Nasıl geldim buraya" madem bulamamışsınız beni nerden çıkıverdim.
Kuzenim otoparkta görmüş baygın haldeyken buraya taşımış seni.
"Burada mı kendisi?" derken kafamı sanki görecekmişim gibi sağa sola çevirip "teşekkür ederim yardımcı olduğun için" dedim. Sinem cevapladı.
"Hayır canım, şuan çoktan Ukrayna'ya varmıştır bile."
Çok yorgun hissediyordum. Karnım guruldadı isyan edercesine. "Sen iletirsin öyleyse. Acıktım bir şeyler yiyelim mi?"
"Olur tabi. Ne istersin?"
İşaret parmağımı dudaklarımın üzerinde ileri geri gezdirirken düşünmeye başladım
"Hmm. Şöyle leziz bir balığa hayır demem"
"Balık mı? Ne zamandır canın balık çeker oldu?"
Gerçekten de öyle. Balığı mecbur kalmadıkça yemezdim. Durduk eyere canımın balık istemesi garipti. Üstünde durmadım. Yataktan zıplayarak yere indim. Hafif başım dönüyordu. Sinem hemen tuttu kolumdan.
"Yavaş! Düşeceksin" bir an sanki annemle konuşuyorum sandım.
"Bir şey olmaz" diyerek omuz silktim. Bana gözlerini devirdiğinden emindim.
Doktor elime reçeteyi tutuşturdu. Başıma aldığım darbeden dolayı kısa süreli hafıza kaybından, zaman içerisinde kendiliğinden düzeleceğinden ve biraz da ilaçlardan bahsettikten sonra reviri terk ettik.
Kapıdan çıkarken Sinem çantamı koluma geçirmeye çalışırken "Bir dakika bekle!" dedi. Elini saçlarımın arasında bir süre tuttuktan sonra , saçlarımın arasından hışırtıyla bir şey çıkardı.
"Sinem, sakın... sakın o böcek deme bana!" böcek kelimesini düşünmek bile kanımın çekilmesine sebep oldu. Vücudumun her hangi bir yerinde olması fikri, neredeyse felç geçirmeme sebep olabilirdi. Nereden çıkacakları hiç belli olmuyordu bu minik yaratıkların.
"Kızım dur şekilden şekle girme, yaprak parçasıydı aldım merak etme" dedi yaprağı kulağımda hışırtılarla dağıtarak. İçim rahatladı. Tüm kaslarım tekrar görevleri başına geçebildi sonunda.
Sinem farklı konulardan bir kolaj yaparak bir şeyler anlatmaya başladı.. Bense hiçbir şey demeden yanında yürümeye devam ettim.
Birkaç saatte ne kaybım olabilirdi ki? Hayatımın erkeğiyle tanışacak halim yoktu ya baygınken! Şakacı düşüncelerime dudak büktüm. Aşk kim, ben kim?
***
Yeni bölümde görüşmek üzere :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK GÖRÜŞTE... (Duzenleme Asamasinda)
RomansaTuvalindeki tek renk siyahken, bir anda diğer renkleri de tanımaya başlıyor. Ta ki beyaza ulaşana kadar. ( Belki de Karanlıkta bir ışıktı O..) Klasik bir ilk görüşte aşk hikayesi beklemeyiniz. Rahatsizligi nedeniyle herkesten uzaklaşan bir kizin a...