BALROGLAR VE RAGNAROS

444 180 4
                                    

    Bedahşan doğru olup olmadığını bilmediği bu ormanda iyi veya kötü uzun bir süredir ilerliyordu. Bir an duraksayarak etrafına bakındı. Ne tarafa gitse, hangi yöne devam etse kâr etmiyordu. Gelişine verdiği bir kararla yürüyor olduğu düz güzergah üzerinde ilerlemeye devam etti. Kısa bir süre daha adımlamasının ardından ilerlemekte olduğu güzergahın sağ tarafına doğru şöyle bir göz ucuyla baktı. O anda birdenbire aniden yerinde kaldı.

Bedahşan adımlarına son vererek olduğu yerde kıpırdamadan öylece bekledi. Daha sonra gözlerini tamamıyla o yöne doğru odakladı. Öyle bir yerden geçiyordu ki tehlikenin tam ortasında kalmıştı. Dakteller'in büyük bir bela olduğunu düşünürken şimdi nasıl bu kadar hızlı bir şekilde daha kötü bir durumun içine düşebilmişti, anlayamıyordu. Böyle bir eşikte kalmaktansa, Dakteller'in saldırısına maruz kalmayı tercih ederdi. Bedahşan'ın az ilerisinde ki yan tarafında üç tane iri yarı Balrog bulunuyordu.

  Balroglar oldukça büyük, neredeyse Ozaklar'ın boylarında bir devi andırıyorlardı. Çirkin suratlarının, kıran saçlarının yanı sıra üzerlerinde yarım yamalak bir zırh, ellerinde ise yarım ay şeklinde bir balta mevcuttu. Yalnız bununla da bitmiyordu. Bir de zincirlere vurulmuş olan bir Ragnaros gözler önündeydi. İşte bu tahayyül edilemeyecek bir olaydı. Göklerin hakimi olan bir Ragnaros Bedahşan'ın gözlerinin önünde duruyordu.

  Ragnaros; ejderha görünümlü, yaklaşık üç buçuk, dört metre boylarında, yırtıcı devasa kanatlara sahip, güçlü ve vahşi bir yaratıktı. Balroglar, Ragnaros'un etrafını çevirmişlerdi. Sanırım bu Balroglar, bir şekilde Ragnaros'u tuzaklarına düşürmeyi başarmışlardı. Ragnaros'un boynunda ve birçok yerine geçmiş olan zincire rağmen, Balroglar yakınına yaklaşmaya cüret etmekte kararsızlık yaşıyorlardı.

Prof. Enrique hızlandırılmış süreçte bu tür yaratıklardan Seçilmişlere bahsetmişti. Üstelik Bedahşan'ın, bu yaratık hakkında Prof. Enrique'ye bizzat sorular sorduğu bir yaratıkta şu an bu olayın içindeydi. O yüzden Bedahşan bu iki yaratığı da görür görmez tanımıştı. Kendi duyabileceği çok kısık bir sesle

BEDAHŞAN: Balroglar!

Bedahşan bir an olsun şaşkınlığıyla duraksadı. Dağılmış düşünceleriyle aklından geçen tepkiyi diline döktü.

BEDAHŞAN: Bu bir Ragnaros mu, yoksa düş mü görüyorum!

Bedahşan haddinden fazla şaşkındı. Öyle bir tehlikenin ortasına düşmüştü ki bir an önce buradan uzaklaşmalıydı. Bu sırada Ragnaros boynuna takılmış yedi, sekiz zincirli bir tasmayı zorlayıp duruyordu. Balroglar ise temkinli davranıyordu. Ragnaros'a yaklaşmaya cüret etmeye kalkıştıkları anda bu cesaretleri aniden kırılıyordu. Bedahşan buradan bir an önce gitmeliyim diye düşündü. Balroglar'la arasında fazla bir mesafe yoktu. Fakat önünde ki ağaçlar sayesinde kolayca fark edilmiyordu.

Bedahşan dizlerini kırıp hafifçe eğilerek, geriye doğru yavaş ve oldukça sessiz bir adım attı. Sonra da diğer ayağıyla geriye doğru gitmeye devam etti. Tam üçüncü adımını attı ki basmış olduğu sert bir yaprak hışırtılı bir ses çıkardı. Bedahşan'ın bu sesle heyecanı doruklara ulaşmıştı. Teri soğumuş, boğazı düğümlenmiş, endişeli rüzgarlar esmeye başlamıştı yakınlarında.

O anda Balroglar ise hışırtılı sesin gelmiş olduğu yöne doğru dönüp bakışlarını keskinleştirdiler. Şimdi Bedahşan ve Balroglar göz göze gelmişlerdi. Balroglar aniden garip ama kükreme dolu bir sesle nara atmıştı. Bu savaş çağrısı biraz olsun Bedahşan'ı ürkütmüştü gerçekten.

  Bunun üzerine İki Balrog, Bedahşan'a doğru hızla saldırıya geçti. Bedahşan ise kılıcını çekerek bu dev yaratıklara karşı kendini savunmaya çalışacaktı. İlk olarak önde gelen Balrog Bedahşan'a doğru baltasını sağlı sollu sallamaya başladı. Bedahşan ise bu saldırıları kılıcı ile karşılayarak, eğilerek, yan taraflara doğru çekilerek kaçmaya ve püskürtmeye çalıştı.

BEDAHŞAN KADEHİ KAYIP NEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin