SİYAH TAŞ SARMAŞIĞI MAĞARASI

241 58 4
                                    

    Hava hafiften kararmaya başlamış yağmur ise giderek şiddetini artıracağa benziyordu. Zaman zaman gök gürleyip şimşekler çakıyordu. Kasvetli gökyüzünde devasa kanatlarıyla rüzgarı arkasında bırakan bir yaratık havayı yararak yol alıyordu. Bu görkemli yaratığın üstünde ise Bedahşan yer alıyordu. Bedahşan Ragnaros'un üzerinde Kadeh'i bulmak için zorlu hava şartlarında ilerliyorlardı.

  Seçilmişler Koruyucular Okuluna gelmiş Prof. Agarus'un odasına gitmek üzere koridorda ilerliyorlardı, diğer Koruyucuların garip bakışları arasında. Prof. Agarus ise düşünceli bir şekilde odasında ayakta bir biçimde büyük penceresinden dışarıya doğru bakıyordu. Kısa bir müddet sonra kapı çaldı ve Seçilmişler odadan içeriye giriş yaptılar. Prof. Agarus, Seçilmişleri karşısında görünce yüzüne şaşkınlıkla karışık mutlu bir ifade yerleşmişti.

Prof. AGARUS: Şükürler olsun sonunda döndünüz! Doğrusu sizler için endişelenmeye başlamıştık. Gerçekten sizler çok yetenekli ve özel Koruyucularsınız. Bunu göstermiş olduğunuz cüretkârlıkla ve kararlılıkla ispat etmiş oldunuz. Sizleri seçmekle yanılmadığımızı bize gösterdiniz.

Prof. Agarus, Seçilmişleri aniden karşısında görmesiyle çok mutlu olmuştu. Bu sevinç de diğer detayları görmesine engel olmuştu. Seçilmişlere dikkatli bir şekilde bakınca mühim bir eksiklik olduğu su gibi ortadaydı. Bunu fark ettiği esnada da önemli birinin yokluğu gözlerine dem vurmuştu adeta. Telaş kaplayan kalbini sükunete davet ederek, endişe içinde sordu.

Prof. AGARUS: Bay Saren nerede o neden aranızda yok, yoksa Bay Saren'e kötü bir şey mi oldu?

ANYELA: Endişelenmeyin Profesör... Bedahşan sizin vermiş olduğunuz özel görev için bizimle dönmedi. O nedenle Kristal Tozunu benim size vermemi istedi.

Prof. AGARUS: İyi de ben Bay Saren'e öyle bir görev vermedim ki?

ANYELA: Ama bana, sizin ona özel bir görev vermiş olduğunuzu söyledi.

Prof. Agarus dâhil Seçilmişlerde bu durumdan oldukça huzursuz olmuşlardı. Anyela ise daha da endişeliydi. Bedahşan şimdi kendisine yalan mı söylemişti, peki ne yapmaya çalışıyordu, amacı neydi?

RAZZA: İyi de Bedahşan neden böyle bir şey söyledi ki?

  Prof. Agarus'un aklını birçok fikir esir almıştı. Her türlü düşünce gelip yerleşiyordu karmaşık zihnine. Hatta ihanet ve hainlik yapmış olabilir mi düşüncesi bile getiriyordu akıllara. Neticede her olanağa bir ihtimal yüklenebiliyordu.

Ancak Prof. Agarus, Bedahşan'ın böyle bir şey yapmayacağından fazlasıyla emindi. Sadece neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Olumlu şeyler düşünüp, iyi şeyler olması taraftarıydı. En azından kötünün iyisine bile razı olabilirdi. Olabilecekleri de tahmin etmeye çalışan Prof. Agarus sanırım istediği sorunun yanıtına kavuşmuştu. Aceleci bir şekilde

Prof. AGARUS: Bayan Trensi bana hemen Kristal Tozunu verin!

  Anyela çabuk hareketlerle Kristal Tozunu heybesinden çıkardı ve Prof. Agarus'a uzattı. Prof. Agarus Kristal Tozunu alarak odasının uç kısmına doğru hızlı adımlara ilerledi, tabi Seçilmişlerde peşinden. Oldukça hoş bir görüntüye sahip büyük su haznesine benzeyen bir fanusun içine küçük kırmızı taşlara dönüşmüş olan Kristal Tozlarını döktü.

Kristal Tozları su ile birleşir birleşmez suda bir şeyler görünmeye başladı. Burada meydana gelen görüntüler çok daha anlaşılırdı. Prof. Agarus da olup biteni yakından izliyordu. Seçilmişler ise geride durduklarından sadece bazı şeyleri görebiliyorlardı ve haliyle konu ile bir bağlantı kuramıyorlardı. Prof. Agarus gördükleri karşısında oldukça şaşkın gözüküyordu. Seçilmişlerinde duyabileceği şekilde kendi kendine söylendi.

Prof. AGARUS: Kadeh yer değiştiriyor...

Prof. Agarus kapıldığı esrarengiz düşüncelerle bir an duraksadı ve sözlerini sürdürdü.

Prof. AGARUS: Bay Saren de Kadeh yer değiştirmeden bulunduğu yerden almaya gitmiş olmalı... Ama bu hiç iyi değil!

Anyela endişeyle hemen sordu.

ANYELA: İyi olmayan nedir Prof.?

Prof. AGARUS: Kadeh, güney dağlarında ki Siyah Taş Sarmaşıklarıyla kaplı bir mağarada bulunuyor. O mağara Egron adlı bir yaratık tarafından korunuyor ve Bay Saren bunu bilmiyor...

Seçilmişleri zihinlerinde dolaşan ince bir korku akıntısı sardı. Endişeleri şimdi çok daha büyüktü. Prof. Agarus hemen seriye geçerek Koruyucular Diyarından ayrılmak üzere harekete geçti. Giranka'sı ile birlikte Siyah Taş Sarmaşığı Mağarasına doğru yola çıkacaktı. Zamanında orada olabilir miydi, emin değildi. Ancak bir an önce orada olmalıydı. Yoksa her şey için çok geç olabilirdi.

  Sağanak haldeki yağmur daha da şiddetlenmişti. Lakin güçlü yaratık Ragnaros bundan hiç etkilenmiyordu. Gök gürültüsü daha da sert gürlüyor, şimşekler ise başka bir tonda çarpıyor, kıvılcımlar çıkartıyordu. Bedahşan da, Ragnaros ile birlikte uzun bir yol katetmiş aradıkları mağara ile aralarında az bir mesafe kalmıştı.

Koruyucular Diyarından ayrılmış olan Prof. Agarus ise Giranka'sı ile havada süratli bir şekilde ilerlemeye başlamıştı. Hafif karartılı havada Giranka'nın görüntüsü dikkat çekiciydi. Ateş renginde ki Giranka gökyüzünde adete kızıllıklar saçarak kendine hayran bırakıyordu.

  Bedahşan ise bu esna da Ragnaros ile Güney Dağlarının eteğinde ki zirve noktasına çevirdiler rotalarını. Bu sıralarda sağanak yağmur iyice zayıflamış, dinmeye başlamıştı. Ragnaros'un sırtında ki Bedahşan, Siyah Taş Sarmaşıklarıyla kaplı mağaranın önüne gelerek inişe geçtiler.

Bedahşan, Ragnaros'un üzerinden indi ve şöyle bir etrafına bakındı. Ortamı dikkatle inceledi. Mavinin tonlarına bürünmüş karartılı hava, etrafa gizemlilik aşılıyordu. Aynı zamanda insan ruhuna işleyen ürkütücülüğünü göz ardı etmek mümkün değildi. Bedahşan arkasına dönerek Ragnaros'u karşısına aldı. Yardımına müteşekkürde bulunarak başını hafifçe salladı ve gitmesine de izin verdi.

Bu işaretle Ragnaros bir an bekledi ve devasa kanatlarını kocaman açarak geriye doğru birkaç adım attı ve gökyüzüne doğru yükseldi. Yağmurun döküştürdüğü ince su tomarcıkları hepten durulmuş, tamamıyla kesilmişti. Bedahşan da bunu kontrol etmek istermişçesine elini hafifçe ileriye uzattı ve yağmurun yağıp yağmadığına baktı. Artık ıslanmayacağından şüphesiz emin olmuştu.

  Siyah Taş Sarmaşığı Mağarası bir uçurumun tepesindeydi. Buna rağmen yüzeysel olarak oldukça geniş bir alana sahipti. Bedahşan kılıcını çekip mağaraya doğru ilerledi. Gözü pek, yürekli ve korkusuzca adımlarken karşılaşacağı tehlikelere hazırlıklı gibiydi. Bedahşan mağaraya yaklaştığı anda mağaranın derinliklerinden gelen bir ses duydu. Elinde olmadan birden yerinde öylece kalakaldı.

Acaba yanılmış olabilir miyim diye düşünsede, sesin mağaranın içerisinden geldiğinden kesinlikle emindi. Bedahşan dikkatli bir şekilde mağaranın içerisini görmeye çalıştı. Fakat zifiri karanlıktan bir şey görebilmek mümkünsüzdü. Sonra mağarada ki gürültülü ses süreklilik kazandı. Bu bir ayak sesiydi ve bir insana ait olmadığı kesindi.

  Gürültülü bir şekilde giderek büyüyen bu uğultu, aynı zamanda giderek kendisine yaklaşıyor olduğunun göstergesiydi. Bedahşan bunu anladığında tedbir amaçlı birkaç adım geriye doğru çıktı. Gürültülü ayak sesi daha da arttığı sırada, mağaranın dışına çıkmak üzere olan yaratığın silueti göründü. Sonunda dehşete düşüren yaratık kendini gösterdi. Mağarayı koruyan yaratık dışarıya çıkmıştı. Bedahşan ise cesaretinden ödün vermek istemese de, korku dolu bakışlar arasında öylece donup kalmıştı!

BEDAHŞAN KADEHİ KAYIP NEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin