SON KORUYUCU

251 56 8
                                    

    Bedahşan mağarada ilerleme kaydettikçe etrafın daha da aydınlandığını gözlemledi. Mağaranın içi dönemeçli bir yoldu ve her anı gergin bir gizem barındırıyordu. Bedahşan sol tarafa doğru yönelen yolu takip etmeye devam etti temkinli adımlarla. Artık önünü daha iyi görebiliyordu.

Mağarayı aydınlatan loş ışık, Bedahşan'ı adeta kendisine doğru çekiyordu. Bedahşan da o kısma doğru yöneldikçe loş ışığın parıltısı artış göstererek açık bir aydınlık gözler önüne seriyordu. Simetrik kıvrak güzergah, loş ışığın Siyah Taş Mağarası'nın duvarlarına işlenmiş ilginç motiflerine yansımasıyla gün yüzüne çıkarıyordu.

Bedahşan içten içe Kadeh'e çok yaklaştığını düşündü. Çevresinden gelebilecek ansız tehlikelere karşı yavaşça ve tedbirli bir şekilde yürüyüşünü sürdürüyordu. Bedahşan ilerleyişleriyle artık yol bitimine gelmiş gibi gözüküyordu. Çünkü o alanda ki ışık yoğunluğu oldukça yüksek bir seviyedeydi. Bedahşan'ın önünde son bir dönemeç kalmıştı.

  Heyecanlı duygulara kapılarak, yüreğinin boğazında attığını hissediyordu. Kalbinde ki cesaret iktidarlığını koruyor, zihninin bilinmez diyarlarında gezinen düşünceleri gözlerinde ki ışıltıyı canlandırıyordu. Sonunda ağırdan aldığı adımlarıyla son dönemeçten saptı ve yolun sonuna gelmiş oldu.

Bakışlarını karşısına doğrulttuğu an göz bebekleri ihtirasla büyüdü. Yüzüne yansımış şaşkınlık, etki altında kalmış bedeni, yozlaşmış düşünceleri, hislerini büyük tutkulara sevk etmişti. Duyguları olumlu ve değişkendi. Ve sadece pür dikkat bir şekilde gözlerini karşısında ki noktaya dikmişti.

  Mağaranın bitim noktasında ki ücra alanında çamurdan meydana gelmiş toprak parçaları, üzerinde ki süslemeleriyle ağaçtan masayı andırıyordu. Etrafa saçtığı ışıltıyla, altın bir renge sahip, kırmızı ve mavi renkli zümrüt işlemeleriyle büyük Kadeh heybetiyle gözler önünde duruyordu. Oldukça büyük ve üzerinde yer almış değerli taşları göz alıyordu.

Bedahşan kısa bir an Kadeh'in büyüleyici görüntüsü karşısında öylece baka kalmıştı. Daha sonra yeterince, hatta fazla uzun beklediğini bile düşündü. Artık Kadeh'i yerinden alıp, bir an önce buradan gitmeliydi. Lakin Kadeh'i almaya kalkıştığında veya yerinden aldığında başına neler geleceğini kestirmek istemiyordu. Bildiği tek bir şey vardı, o da bir bedeli olacağıydı ve olmamasını umut ediyordu.

Bedahşan'ın, Kadeh'le arasında oldukça mesafe bulunuyordu. Bu mesafeleri de tüketmek istermişçesine Kadeh'e doğru bir kaç adım attı. Elinde kılıcıyla Kadeh'e doğru usulca yaklaşırken gözlerini Kadeh den ayırmıyordu. Bu esnada da toprağın altından siyah sarmaşıklar baş vererek toprak üstünde bitmeye başladılar. Tehlikenin Kadeh den geleceğini düşünen Bedahşan, maalesef gafil avlanıyordu. Zira siyah sarmaşıkları farketmemişti.

  Siyahın, yeşil tonlarına sahip sarmaşıklar hızla büyüyüp, oldukça kalınlaşmıştılar. Ve adım atmak üzere olan Bedahşan'ı da ansızın ayağından yakalamıştı. Bedahşan tökezleyerek, öylece yerinde durdu ve bakışlarını ayağına doğrulttu. Ayağına dolanmış sarmaşığı görmesiyle hemen kılıcını kullanıp kesti. Bu durum hoşuna gitmemişti ancak önemsedi de.

Tekrar rotasını Kadeh'e çevirip şöyle bir baktı. Daha sonra arkada kalan ayağını önüne aldı. Tam adım atmak üzereydi ki o anda siyah sarmaşıklar Bedahşan'ın iki ayağına da sıkıca dolandılar. Üstelik bu kez ayaklarıyla sınırlı kalmayıp tüm vücuduna yayılmaya başladılar. Bedahşan'ın canını sıkan bu sarmaşıklar küçük bir paniğe de sürüklemişti. Kılıcıyla sarmaşıkları hızla kesmeye başladı.

Karınca sürüsü gibi toprağı parçalayıp delerek baş veren sarmaşıklar hızla çoğalmışlardı. Adeta Bedahşan'ın tüm vücudunu sarıp sarmalamışlardı. Kılıcını kullanarak sarmaşıkları kesen Bedahşan, ne kadar çabalarsa çabalasın sarmaşıklar ekseriyetle çoğaldığından eksilmiyorlardı.

BEDAHŞAN KADEHİ KAYIP NEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin