O eski tatlar mı yok desem o eski sevmeler mi?
Zaman bir şekilde geçiyor aynaya bakan bir beden;göz altları her geçen gün biraz daha koyulaşıyor,gözleri gülmekten değil de kederin omuzlarına bindirdiği yüklerden mütevellit kırışıyor.
Bir pencereden bakmak diyor hayata birileri bir garda gelmeyen bir treni beklemek ya da ben henüz bir tanım bulamadım onu yaşamaktan.
Zaman denilen kavramı çok iyi biliyorum ama.Pişmanlık dediğimiz şeyle kardeş bile olabilir hatta.Bir süre sonra hayallerinden vazgeçiyor insan tıpkı bir annenin cebinde ki üç kuruşluk parayla eve üç yüz gram zeytin daha fazla almak yerine yavrusunun kalbi kırıklığı tatmasın bu küçük yaşta diye onun istediği oyuncağı alması zeytin tanelerinden vazgeçmesi gibi.
İş anne olmakta mı ya da zeytinde mi bilmiyorum ha neden zeytin onu da kestiremiyorum henüz.
İnsan için en kötüsü sevdiklerini kaybetmek değil aslında,hayallerini toprağa vermek..Sevilen insan ölür,ölecek de elbet fakat yas vardır..fakat gözyaşları vardır,o yıpranan yürek ağıtlarla hafifler.
Fakat insan elleriyle toprağa verdiği hayallerinin yasını tutamıyor,bazı şeyler iki göğsün arasında kalıyor ve bir süre sonra üstü küllenen bir volkan gibi yanıyor insan,alevleri püskürtmek ne mümkün içten içe kavruluyor.
Bir süre daha geçiyor ve artık kendisi için gülümsemek ikinci belki de onuncu plana kalıyor.Gece yalnız kalmak istemiyor insan,düşünmeye vakit bulmak istemiyor.İş bu ya,ya uyku tutmuyor ya da sabah olmuyor.Bir süre daha geçsin bakalım yüzsüzleşiyor insan,gurur denen o illet rafa kalkıyor insanların içinde başlıyor o sıcak ve tuzlu su gözlerden kaymaya.Gecenin de manası kalmıyor gündüzün de bir süre sonra..
Daha küçüğüm ama ben diye mızıkçılık yapası geliyor,hadi başka bir oyun oynayalım diyemiyor çünkü Tanrı başka bir hayat daha bahşetmiyor.
Ağır şeyler duymaya başlıyor insan çok ağır şeyler,kalbini kıran şeyler..Annesine anlatamadığı,öpünce geçmeyen şeyler..
Ve diyor ki 'Ben bu kadar kötü bir insan mıyım?'
Hâlbuki ki içinde kefeni sararan çocuk çırpınıyor 'Sen kötü biri değilsin!'
Çocuğun sesi çok uzaklardan geliyor o kötü kalpli insanlar duymuyor tabi.Eh bir süre sonra..kötü olmaya başlıyor insan.Tam oldu derken birileri geliyor teşekkür ediyor,omuzunda ağlıyorlar..Düşünüyor tabi bu insan kim kötü birisine teşekkür eder ki kim ona sarılır ki annesinden başka?Anne demişken o hep yanında insanın,olması ve ait olduğu yerde, yanlış olan yola giren bir arabanın nagivasyonu gibi mesela.
Demem o ki kötü mü yoksa iyi miyim bu bir çelişki,bir çıkmaz da mıyım yoksa düzlükte mi?Ben o oyuncağı isteyen çocuk muyum zeytinden vazgeçen anne mi?
Gurur benken rafa kaldıran kim?Zehir zemberek sözler benden dökülürken onlar kim zihnimi meşgul ediliyorlar?Anne,en güçlüsü ve en güzeli senin kızın değil mi?Benim öyle değil mi?Bir kuyuya düşsem orada kumdan kaleler yapar ve kraliçesi ben olurken kim benim üstüme toprak atabilir ki anne?Onlar dediğim kim?
Her şey çok karışık ama zeytinin tadı güzel keşke üç yüz gram daha alsaydın.